3 Mayıs 2010 Pazartesi

NÖBETÇİ MİLLET!

Ahmet AVCI



Aziz Atam, NÖBETTEYİZ…






NÖBETÇİ MİLLET






Yaradan hey Yaradan!


Dört yıl değil bin yıl geçse aradan


Sensin ateş diye kanımızdaki


Sesin ışık diye önümüzdeki!


Ey yanımızdaki


Beş on mermere, bir avuç toprağa sığan


Sınırsız mavi umman hey!


Yeni kıyılar bulur, yeni yarlar kazardın


Sen her köpürüp taşmanda;


Her konuşmanda


Milletin alın yazısını yeniden yazardın...






Bakışların inanmayanı ezerdi


Sağ kolun bir tırpana benzerdi:


Başlardı yurt tarlasında düşüncenin hasadı.


Cümlelerin ya örsten kalkardı


Ya çıkardı kından.


Başak saçların sarkardı harman alnından:


Halk, biçilmiş ekin gibi, düşerdi dizlerine.


Milyonlar katılırdı sözlerine


Mıknatısa koşan zerreler gibi.


Köhne kanaatler, köhne küreler gibi


Sözünde çarpışıp düşerdi.


Tam sustuğun gün kıyamet oldu


Tam konuştuğun anlarsa mahşerdi:


Rab, gökte "dinleyin" derdi meleklerine;


Yıldızlar girerdi yeni mahreklerine;


Nehirler kavuşurdu yeni denizlerine:


Halk biçilmiş ekin gibi düşerdi dizlerine.


Şimdi nöbetçi olmak için Anıtkabrine


Tamamlayabilmek için tavafını


Sarmış yalın kılıçlar gibi etrafını


Tutuyor nöbet...






Bu millet:


Bu, vaktiyle ayaklarını ummanlar yalayan,


Bu, üç kıtayı atının nallarıyla damgalayan,


Bu, Timur'u, Atilla'yı, Oğuz'u


Bu, Yıldırım'ı, Fatih'i, Yavuz'u


Bu, seni yetiştiren ulu millet.


Vakar ve haysiyetle dimdik


Uyanık, tetik


Anıtkabrinde tutuyor nöbet.


Dünya dönüp dolaşıp


Boğazlaşıp dalaşıp


Er geç ve ancak


Milli misaklarda karar kılacak.






Ey en büyük usta!


Düşünen olmadı bu hususta


Senden evvel ve senden ileri.


İlk müjdeyi, ilk haberi


Senden almıştı cihan


Ta o zamandan


Anlayamadığına yansın.


Sen, dünyanın dönüp dolaşıp geleceği


Uğrunda milyonların seve seve öleceği


En büyük maksat için


Dünyaya ilk karşı koyansın.


Nasıl içimizdeysen bütün varınla


İşte öylece dünya davalarındasın!


O ışık saçların, o alev sözlerinle


O gök gözlerinle sen.






Ey ıssız geceler içinden


Bize eşsiz sabahı getiren!


Ey asırlardır dul bayrağın eşi,


Ey gece yarılarımızın güneşi,


Ey ışık saçlar,


Ey yele kaşlar,


Ey çekilmiş hançer bakışlar,


Ey fikri döven şakaklar,


Ey kalem parmaklar,


Ey ay-yıldızlı el,


Ey en güzel,


Ey en büyük,


Ey Atatürk!


Getir dudaklarını bir bir alnımıza koy,


Dağlansın ateşinle bu soy.


Oy Atatürk oy!






İrkilmez Ata çocuğu irkilmez:


Zaptedilmez, Atam, zaptedilmez


Biz varken senin hisarının burçları:


Bakışlarımız kılıç uçları,


Bekliyoruz devrimini biz.


Çökmeyeceğiz diz...






İsterse hayat zehrolsun,


İsterse refah kahrolsun,


İsterse kurşun düşsün yanımıza, belimize,


İsterse geçinmek için, bir dilim


Kuru ekmek geçmesin elimize.


Halel gelmez bizim ateşimize;


Dünya düşse peşimize,


Yer sarsılsa yerinden,


Ne senden geçeriz, ne senin eserinden...










~ Behçet Kemal ÇAĞLAR ~














Hiç yorum yok:

Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar