23 Mart 2011 Çarşamba

56- ÇATLAKLARIMIZ ÇİÇEKLER AÇTIRIR DİLERİM!

BİR ÇİN ÖYKÜSÜ…

ÇATLAKLARIMIZ, ÇİÇEKLER AÇTIRIR DİLERİM…

Çin'de bir adam, her gün boynuna dayadığı kalın sopanın iki ucuna astığı testilerle dereden evine su taşırmış...
Bu testilerden birinin yan kısmında çatlak varmış...
Diğeri ise kusursuz ve çatlaksızmış ve her seferinde bu kusursuz testi adamın doldurduğu suyun tümünü taşır, ulaştırırmış eve…
Ama her zaman boynunda taşıdığı testilerden çatlak olanı eve yarım; diğeri dolu olarak varırmış iki sene her gün bu şekilde geçmiş.
Adam her iki testiyi suyla doldururmuş ama evine vardığında sadece 1,5 testi su kalırmış...
Tabi ki kusursuz, çatlaksız testi GÖREVİNİ mükemmel yaptığı için çok gururlanıyormuş. Fakat zavallı çatlak olan kusurlu testi, çok utanıyormuş.
Doldurulan suyun sadece yarısını eve ulaştırabildiği için de çok üzülüyormuş.

16 Mart 2011 Çarşamba

55-ÇANAKKALE MUHAREBELERİ VE ANIMSATTIĞI İNSANİ DEĞERLER!


Ahmet AVCI
18 MART 2011- İZMİR

ÇANAKKALE MUHAREBELERİ VE ANIMSATTIĞI İNSANİ DEĞERLER!

           
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 96’ncı yıl dönümünde, tarihin altın sayfalarında haklı yerini alan, başta Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere tüm Şehit ve Gazilerimizi, bu Muharebeleri gerçekleştiren Kahramanlarımızı Rahmet ve Şükranla anıyoruz…
Ayrıca; Gelibolu’da görev alan İşgal Kuvvetleri’nin askerlerini de bir insanlık görevi olarak, Türklere özgü vefa duygusu ile yâd ediyoruz.
Çanakkale Muharebeleri; Birinci Dünya Savaşına istemeyerek giren ya da sokulan Osmanlı Devletinin; başlatmadığı ve girmeyi de istemediği bu savaşta, İngiliz- Fransızların oluşturduğu Emperyalist ittifakına karşı yürüttüğü meşru bir savunmadır.
Birinci Dünya Savaşına; çok fazla Hans öleceğine, Mehmetçik ölsün ve sonradan da Osmanlı toprakları kendisine kalsın düşüncesinden hareket eden Almanya’nın dayatması ve ülkemizdeki yandaşlarının Yüzyılın başında yitirilen toprakların geri alınacağı kandırmacısı sonucu Osmanlı devleti bu savaşa katılmıştı.
Osmanlı Devleti; Kafkasya’da Rusların başlattığı muharebede; Sarıkamış bozgununa uğrayınca; Doğu Anadolu’yu ve Karadeniz kıyılarını Ruslara ve Ermenilere terk ederek, birliklerini Mısır seferi için Güney’e Süveyş Kanalı’na yöneltmişti.

54- TÜRK DEVRİMİNDE ÖNEMLİ BİR AŞAMA!

Ahmet AVCI
3 MART 2011- İzmir


TÜRK DEVRİMİNDE ÖNEMLİ BİR AŞAMA

HİLAFETİN KALDIRILMASI – EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN BİRLEŞTİRİLMESİ

3 MART 1924 tarihi Türk Devrim tarihi bakımından önemli bir dönüm noktasıdır.
          Ulusal Kurtuluş Savaşı başarı ile sonuçlanmış, Saltanat kaldırılmış, Lozan Barış Antlaşması imzalanmış ve Cumhuriyet ilan edilmiştir.
          Osmanlı Devletinin kabul ettiği Mondros Mütarekesi ve Sevr Barış Antlaşması, tarihe karışmıştır. Böylece, 1919–1923 yılları arasında, elde edilen Askeri ve Siyasi alandaki bu başarılardan sonra Türk Devleti yeni bir döneme girmiştir. BU ARTIK BARIŞ DÖNEMİDİR.
          Türk Ulusunun bu yeni barış döneminde, Modern ve Çağdaş ölçülerde, KALKINMASI gerekiyordu. Bunun için de Türk Devleti; modern, çağdaş, laik bir yapıya kavuşmalıydı.
          Kurtuluş Savaşının kazanılması ve barışın sağlanması; Türk Ulusu’nun yeni bir devlet ve yaşama sistemine kavuşması ortamını hazırlamıştır.
          Bu dönem, Türk Ulusunun Modern ve Uygar bir ulus, Türk Devletinin de Modern,  çağdaş ve laik bir devlet olma dönemidir.
          Cumhuriyetin korunması, Öğretimin birleştirilmesi, Dinin siyasete alet edilmekten kurtarılması” gereklidir.

1 Mart 2011 Salı

53- EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN BİRLEŞTİRİLMESİ!

Ahmet AVCI
İZMİR
21 MART 2010

EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN BİRLEŞTİRİLMESİ

“TEVHİD-İ TEDRİSAT YASASI”

EĞİTİM DÜZENLEMELERİ!            

”Bir ülkede, iki çeşit eğitim, iki çeşit insan yaratır. Bu da Ulusal Birliğin sağlanmasına en büyük engeldir”. Tevhid-i Tedrisat Yasası gerekçesi…

Türk Devriminin amacı çağdaşlaşmak, çağdaşlaşmanın gereği de geleneksel toplum yapısını değiştirerek; açık, katılımcı, etkin, duyarlı, laik, bilinçli çağdaş bir toplumu oluşturmaktır. Bu yeni oluşumda, bu değişimde, geleneksel toplumun, direnç odakları en büyük engellerlerdir. Bu engeller, ortadan kaldırılmadıkça, yasalarla sağlandığı varsayılan haklar, söylemlerdeki aydınlık sözler, kâğıt üzerinde boşlukta kalır.
O yıllarda, Türkiye nüfusunun % 80’i kırsal kesimde yaşamaktadır. Kentleşme olgusu henüz başlamamıştır. Okuma yazma oranı çok düşüktür. Eğitim, yalnızca okuma yazma öğrenmek de değildir.
Bir toplumun kalkınabilmesi, sağlam bir toplumsal yapıya sahip olabilmesi, sıkı sıkıya eğitimine bağlıdır. Bu nedenle, özellikle devrimci rejimler, eğitim sistemine büyük önem verirler. Rejimin sürekliliği ve amacın gerçekleşmesi, kuşakların eğitilmesi ile olur.

Öncelikli Amaç:
  • Eğitim karmaşasına son vermek, eğitimde birliği sağlamak.
  • Eğitimi devlet denetimine almak.

Önce geçmişteki eğitim kurumlarına bakalım:

Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar