24 Aralık 2013 Salı

221- MENEMEN YILDIZTEPE ANMA TÖRENİ

MENEMEN YILDIZTEPE – DEVRİM ŞEHİTLERİNİ ANMA TÖRENİ
Bugün, MENEMEN-YILDIZTEPE’DE; 23 Aralık 1930 Tarihinde Menemen'de Cumhuriyet düşmanı yobazlarca; Atatürk Devrimi ve İlkeleri uğrunda katledilen, Yedek Subay Asteğmen Mustafa FEHMİ KUBİLAY ile Şevki ve Hasan adlı Bekçileri anmak ve Gericilere dur demek üzere topladık...
Önceki yıllarda, Menemen Etkinliği SONUNDA; “GELECEK YIL BU COŞKUDA ANMA YAPABİLECEK MİYİZ?” endişesiyle alandan ayrılırdık…
2001 yılından buyana her yıl katıldığım “MENEMEN OLAYI VE KUBİLAY”I anma etkinliğine önceki yıl bir yazar dostumla birlikte katılmıştım; ortak kanaatimiz şu olmuştu: TÜM OLUMSUZLUKLARA VE ENGELLEMELERE KARŞIN; 2011 YILI ETKİNLİĞİNDEKİ, KALABALIK VE COŞKU, ENDİŞELERİMİZİ GERİDE BIRAKMIŞTIR. TÜRK DEVRİMİ BAKIMINDAN, GELECEĞE DAHA UMUTLA BAKABİLİRİZ.”
Menemen Meydanı, yoğun kalabalığı bağrında toplamıştı.
Taşınan pankart ve dövizlerden, katılımcıların Ülkemizin değişik yerlerinden geldikleri anlaşılıyordu…
Kortejle, iki noktadan polis kontrolünden geçerek Yıldız Tepe'ye ulaştık.
KUBİLAY anıtı tüm görkemi ile karşımızda idi. Ve kaide üzerindeki yazı okuyanları derinden sarsıyordu:
İNANDILAR, DÖVÜŞTÜLER, ÖLDÜLER…
BIRAKTIĞI EMANETİN BEKÇİSİYİZ…
İzmir Büyük Şehir Belediyesi ve diğer yetkililerin tüm çabalarına rağmen katılımcıların büyük çoğunluğu ayakta kalmıştı. Oturacak yer bulamayanlar da oturanlar da aynı coşkuyu paylaşıyordu…
Neyse ki hava iyi idi…
İtiraf etmeliyim ki, kadınlar yine çoğunlukta idi...
Gençler de önceki yıllara göre artmıştı… Ve Tören alanına ayrı bir canlılık getirmişlerdi…
Gençlerin attığı sloganlar, alana ayrı bir hava getirmişti:
“TÜRKİYE LAİKTİR LAİK KALACAK, 
ATATÜRK GENÇLİĞİ GÖREV BAŞINDA,
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİYİZ,
HÜKÜMET İSTİFA,
HER YER YOLSUZLUK, HER YER RÜŞVET”

SLOGANLARINA TÖRENE KATILANLAR DA KATILMAKTA İDİ…
İZMİR Valisi yoktu. Törende Yardımcısı vardı…
      Ne yazık ki önceki Vali de katılmazdı…
Acaba ideolojik tepki mi?
Törene gelmeyenler, mesajlarını iletmişlerdi…
Sayın Cumhurbaşkanı’nın da Başbakanın da mesajları yoktu ya da okunmadı…
Meclis Başkanı’nın mesajı okundu… Tepki gördü…
En ilginç ve üzücü olan Genelkurmay Başkanı’nın masajı ile ilgili olanıydı…
Genelkurmay Başkanı’nın mesajı yoğun tepki gördü ve yuhalandı…
Bir Genelkurmay Başkanı’nın YUHALANMASI eski bir asker olarak içimi acıttı…
Eskiden böyle bir durumla karşılaşsam, yuhalayanların üzerine yürürdüm… Ne yazık ki utancımdan başımı önüme eğdim…
Önceki yıl Başbakan, çok anlamlı bir mesaj göndermesine karşın, mesajı okunurken, hatta adı duyulunca; yuhalanmıştı…
Ama YUHLAR, İçeriğe değil de İSİM'E idi.
Doğrusu ben de çok üzülmüştüm…
Menemen Belediye Başkanı Tahir Şahin bu yıl da muhteşem bir konuşma yaptı.
 Atatürk Devrim ve İlkeleri doğrultusunda; 83 yıl önce; canlarını hiçe sayarak, Rejim düşmanı yobazların üzerine korkusuzca yürüyen ve kanlarını bu soylu toprağa akıtan Mustafa Fehmi KUBİLAY ile Bekçilerimiz, Şevki ve Hasan'ın aziz ruhları önünde saygı ile eğiliyor ve bıraktıkları emanetin yılmaz bekçileri olduğumuzu haykırıyorum.
83 yıl önce gerçekleşen, bu menfur olayın sorumlularının günümüzdeki uzantıları da boş durmamaktadırlar…
Cumhuriyetimiz bugün de tehdit ve tehlike altındadır…
İRTİCA’YI tehdit ve tehlike olarak görmeyenler, DİN SÖMÜRÜSÜ İLE TİCARİ VE SİYASİ RANT SAĞLAMAYA ÇALIŞANLAR, İSLAMİYET’E DE BU ÜLKEYE DE TÜRK MİLLETİNE DE EN BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ YAPMIŞLARDIR…

Ahmet AVCI
23 ARALIK 2013




220- SARIKAMIŞ HAREKATI!

SARIKAMIŞ HAREKATI: 22 ARALIK 1914

Osmanlı Devleti Birinci Dünya Savaşına girer girmez Doğu Cephesi açıldı.

Bu cephenin açılmasını İTTİFAK GRUBU DA, İTİLAF GRUBU DA istiyordu: Ruslar Berlin Anlaşması ile kendisisine verilen Doğu Anadolu’daki Kars, Ardahan ve Batum’u ilerideki savaşlar için bir hazırlık üssü haline getirmişti.

Osmanlı Devletine hep sadık kalan ve refah içinde yaşayan, ancak Rus sınırları içinde kalan bir bölüm Ermeni’yi, Ruslar, Kafkas Ermenileri ile işbirliği içine sokmuşlardı.

Böylece bir “Ermeni Sorunu” da başlamıştı.

Rus etkisi ile militanlaşan bu Ermeniler, yüzlerce yıl barış içinde yaşayan diğer Ermenilerin bir bölümünü de etkilemişlerdi.

Böylece daha 19. yüzyıl sonlarında, Anadolu’nun birkaç yerinde, küçük çaplı Ermeni faaliyetleri görülmüş ise de, genellikle sağduyu sahibi bu vatandaşlarımız, kışkırtmalara kapılmamışlardı. Ama Rusya ile Osmanlı arasında savaş başlayınca, Rusya bölümünde kalan Ermeniler silahlandırılmış ve Çarlık Ordusu içinde Türklere karşı kullanılacak önemli bir güç haline gelmişlerdi.

Şimdi bu askeri güçle Ruslar, Doğu Anadolu’daki diğer illeri ellerine geçirmeyi ve olanak bulurlarsa, Müttefikleri İngiltere’den önce Basra Körfezine inmeyi planlamaktadırlar.

Enver Paşa ise, ani bir baskınla bu Rus güçlerini dağıtıp, öncelikle Kars, Ardahan ve Batum’u kurtarmayı hedeflemektedir.

Ardından Osmanlı birlikleri Güney Kafkasya’ya girip, oradaki Müslümanları Ruslara ve Ermenilere karşı ayaklandıracaklardı. Bunları da gerçekleştirdikten sonra Turan yolu açılmış olacaktı.

Orta Doğu'da elden gitme tehlikesi yüksek “petrol” bölgeleri yerine “Kafkas Petrolleri” Osmanlı yöneticilerini ileri harekâta yöneltiyordu. Ancak düşünceleri gerçekleştirecek bir alt yapı yoktu.

1914 yılı sonbaharında, Ruslar Sarıkamış’a güçlü bir Garnizon yerleştirilmişler ve demir yolu döşeyerek, her türlü ulaşımı kolaylaştırmışlardı.

Osmanlı'da ise Ankara’dan öteye demir yolu hattı bulunmadığı gibi karayolları da yetersizdi.

Ruslar, Sarıkamış çevresinde yığınak yapmaya başladılar ve ileri harekete geçtiler.

Doğu Bölgesi'nin ikmali; Trabzon limanından sağlanmaya çalışılıyordu. Ancak deniz gücü de zayıftı.

Ruslar, savaştan önce gerekli hazırlıkları yapmışlardı.

Osmanlılar da ise savaş başladıktan sonra bile askerin ihtiyacı karşılanmamıştı.

Askeri güç bakımından da Ruslar üstündü.

Osmanlı, Doğu Karadeniz halkını teşkilatlandırarak çete savaşı hazırlığında idi.

1 KASIM 1914’te Rus saldırısı ile savaş başladı.

Ruslar; Kars, Sarıkamış üzerinden sınırı aşarak, Narman, Eleşkirt ve Doğubeyazıt’ı ele geçirmek için, saldırıya geçmişler, Pasin ve Aras Boyundan Eleşkirt’e ilerlemişlerdi.

Ancak; Erzurum Köprü Köy’de Rus harekâtı durduruldu.

Harbiye Nazırı Enver Paşa 1914 yılı ARALIK ayı başında; Gemiyle Trabzon’a oradan da karayolu ile Erzurum’a geldi. Amacı; Rusları geri atarak, Kafkas Türk’leri ile birleşmekti.

Böylece Erzurum’da ki 3.Ordunun Ruslara taarruz etmesini karalaştırdı.

(Bu Tarihte Osmanlı Genelkurmay Başkanı; Alman Generali Bronsart von Schellendorf idi.)

3.Ordu K. Hasan İzzet Paşa; Koşulların olumsuz olduğunu belirterek, karşı tavır aldı. Fevzi Paşa ve Liman von Sandres paşa da karşı idiler.

Enver Paşa Ordu Komutanı’nı görevden aldı. Komutanlığı da kendisi üstlendi. 10. Kolordu Komutanlığına da Hanedan Damadı Albay Hafız Hakkı Bey’i getirdi.

22 ARALIK 1914’te Taarruzu başlattı.

3. Ordu'nun bir bölümü Allahuekber dağlarını yürüyerek aşacak ve Sarıkamış kuşatılacaktı. Ama kimi komutanların “Sarıkamış’a ilk giren olma” hayaliyle kendi başlarına hareket etmeleri, Hafız Hakkı Beyin kaçan Rus birliklerini takip ederek, kuşatma hattını gereksiz yere genişletmesi ve on binlerce askeri kışlık elbiseleri olmadan karlarla kaplı Allahuekber Dağlarına tırmandırılması büyük felaketi getirdi.

Birliklerimizin bir bölümü Allahuekber Dağlarını aşarak, Sarıkamış’a girmeyi başarmasına karşın Ruslar tarafından yok edildiler.

Ama asıl facia dağlarda yaşandı.

Ruslara karşı henüz tek bir kurşun bile atmamış olan on binlerce askerimiz soğuktan donarak, sonsuz bir uykuya daldı. Binlercesi de TİFÜS’TEN kırıldı.

25 ve 26 Aralık günlerinde de durumumuz daha da kötüleşti. 27 ARALIKTA Ruslar, taarruzu durdular.

Enver Paşa ölümden zor kurtuldu.

3 Ocak 1925’te her şeyin bittiğini anlayan Enver Paşa, Albay Hakkı Bey’i Paşa yaparak 3. Ordunun başına geçirdikten sonra, Erzurum’a döndü.

Daha birkaç gün önce on binlerce askeri Allahuekber dağlarına süren Hakkı Paşa, 4 Ocakta geri çekilme emrini verecek ve Sarıkamış Harekâtı böylece büyük bir hezimetle ve hüzünle noktalanacaktı.

Bir kaç gün sonra Ordu Komutanı Hakkı Paşa da Tifüsten ölecektir.

Harekât sırasında 63 bin dolayında Türk askeri; soğuktan, açlıktan, salgın hastalıktan ve çatışmalarda yaşamını yitirmişti.

Rus kaybı da 28 bin idi.

İşin ilginç yanı; Sarıkamış Harekâtı sırasında Avrupa da savaşların durmuş olması idi, yani aceleye gerek yoktu.

Sarıkamış Harekâtında; 90 Bin Askerden, 12 bin asker geriye dönebildi.

15.000 esir verilmişti. Dönenlerde hastalıklı idi.

Ruslar da 16.000 ölü ve 12.000 yaralı vermişti.

Kafkas cephesinde ki bu çöküntüden sonra, Doğu Anadolu ve Karadeniz kıyıları Rus saldırılarına açık hale geldi.

Çanakkale savaşı başlayınca yardım da gönderilemedi.

Ruslar 1915 yılı sonlarına kadar hareketsiz kaldılar.

Doğu Anadolu’da ki Ermenilerin Ruslara yardım etmesi ve devlet yardımının gelmeyişinin etkisi ile Ruslar; Artvin’den Trabzon’a (Giresun’da Harşit suyuna kadar), oradan da Gümüşhane ve Bayburt’a kadar olan bölgeyi işgal ettiler.

Bölge halkı göç etmek zorunda kaldı. (Trabzon’dan 320 bin kişi göç etmişti)

Sarıkamış Harekatı’nın 99. Yıldönümünde tüm Şehitlerimizi şükran ve saygı ile anıyoruz…

Ahmet AVCI

219- MENEMEN'DE BULUŞMA!

DEVRİM ŞEHİT’İ KUBİLAY’I ANMAK
VE GERİCİLİĞE DUR DEMEK İÇİN
23 ARALIK 2013 PAZARTESİ GÜNÜ MENEMEN’DE BULUŞUYORUZ…

23 ARALIK 1930 tarihinde; İzmir- MENEMEN’DE gericiler, CUMHURİYE’E karşı, İRTİCAİ bir kalkışma başlatmışlar ve görevli Asteğmen Hasan Fehmi KUBİLAY ile Bekçi Hasan ve Bekçi Şevki hunharca şehit etmişlerdi…

Gazi Mustafa Kemal’in başında bulunduğu Türkiye Cumhuriyeti Devleti, kalkışmayı anında bastırmış, gericilere de gereken cezayı vermişti…

83 yıl önce gerçekleşen, bu menfur olayın sorumlularının günümüzdeki uzantıları da boş durmamaktadırlar…

Cumhuriyetimiz bugün de tehdit ve tehlike altındadır…

İRTİCA’YI tehdit ve tehlike olarak görmeyenler, DİN SÖMÜRÜSÜ İLE TİCARİ VE SİYASİ RANT SAĞLAMAYA ÇALIŞANLAR, İSLAMİYET’E DE BU ÜLKEYE DE TÜRK MİLLETİNE DE EN BÜYÜK KÖTÜLÜĞÜ YAPMIŞLARDIR…

Ahmet AVCI

10 Aralık 2013 Salı

218- BİR DOST'TAN SİYASİ VE SOSYAL DERSLER!

BİR DOST’TAN SİYASİ VE SOSYAL DERSLER…

Dün eski bir dostumu ziyaret ettim…
Eski ama eskimeyen dost…
Öğretmenim, Komutanım…
Eski günlerden konuştuk, güncele geldik, memleketi kurtaracaktık ki; CEMEAT - AKP kavgasına takıldık…
Dostuma ne düşündüğünü sordum…
“Bak evlat” dedi.
“Sana bir öykü anlatacağım, iyi dinle ve yine anlamazsan o zaman başka türlü açıklarım.”
Anlattı: “Adamın biri geneleve (hâşâ huzurdan) gitmiş, bir kadını beğenmiş, kadının odasına çıkmışlar, adam kadına sormuş: ‘ ücretiniz ne kadar?’
Kadın: ‘yüz lira’ demiş…
‘Sana ücretinin iki katını verip, işimiz bitince de bir güzel dövsem demiş’
Kadın; ‘Sen deli misin?’ demiş…
Adam: ‘Hayır, üç katını vereyim’ demiş…
Bu tartışma yüz katına kadar arttırılarak sürmüş…
Kadın yüz katını duyunca düşünmeye başlamış…
‘iyi para’
‘Peki; kabul edersem beni ne kadar ve nasıl döveceksin?’ demiş…
Adam: ‘ VERDİĞİM PARAYI GERİ ALANA DEK’ demiş…
İşte meslektaşım, günümüzdeki kavga tam da bu…
Kim ne vermiş, ne kadar vermiş, kim ne almış bilemem…
Ama görünen o ki; suç ortakları olsalar da; verdiklerini geriye alana dek bu kavga sürer…” dedi...
Ben de anladım dedim...
10 Aralık 2013
Ahmet AVCI

Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar