28 Ekim 2014 Salı

255- CUMHURİYETİMİZİN 91’İNCİ YILINDA ATATÜRK’ÜN CUMHURİYETÇİLİK İLKESİ…


            CUMHURİYETİMİZİN 91’İNCİ YILINDA
ATATÜRK’ÜN CUMHURİYETÇİLİK İLKESİ…

 Atatürk’ün, Türk Ulusunu ÇAĞDAŞ UYGARLIK düzeyine çıkarmak için gerçekleştirdiği DEVRİM’E yön veren ilkelere; ”Atatürk ilkeleri” diyoruz. Bu ilkeler Atatürk tarafından, bir bütün olarak Devrimi yapıp yaşatmak için ortaya konulmuştur. Bu ilkeleri kökeninde; Akılcı ve bilimci düşünceyle Fransız Devrimi ile dünyaya saçılan evrensel nitelikli akımlar yatar.
            Türk Milliyetçiliğinin 19. Yüzyılda gelişmesi ve diğer düşünce akımlarının Atatürk tarafından Türk toplumunun özelliklerine uygun biçime büründürülmesi “Altı İlke”yi ortaya çıkarmıştır:
Altı Temel İlke; “Milliyetçilik, Cumhuriyetçilik, Halkçılık, Laiklik, Devletçilik, Devrimcilik”
Bütünleyici ilkeler: Milli Egemenlik, Tam Bağımsızlık, Özgürlükçülük, Akılcılık ve Bilimcilik, Çağdaşlık, Barışçılık.

ATATÜRK’ÜN CUMHURİYETÇİLİK İLKESİ:
Cumhuriyet; bir devlet yönetim biçimidir. Türkiye bakımından Cumhuriyet: Devlet yaşamında, devlet yönetiminde ve bu yönetimin işleyişinde; Türk Ulusunun iradesinin egemen olmasıdır.
 Bu sistemde; Devlet Başkanı dâhil, tüm yöneticiler, seçimle göreve gelecek, denetlenebilecek ve beli bir sürede seçim yenilenecektir.
Yani kişinin, kendisini yönetecekleri kendisinin seçmesidir. Yöneticiler seçilecek, denetlenebilecek ve belli sürede seçim yenilenecektir. 
Yönetimde söz hakkı; ulusun, günü ve geleceği için karar verme, yazgısını belirleme gücü de Ulusundur.  Başka bir deyişle; egemenliğin birden fazla iradeye bağlı olduğu yönetim ya da devlet biçimidir.
Cumhuriyetçiliğin temel dayanağı seçimdir. Cumhuriyet rejiminde Egemenlik kayıtsız koşulsuz ulusundur. Cumhuriyet; devlet başkanının belirli bir süre için, devleti yönetmesine izin verir. Cumhuriyet kuvvetler ayrılığını öngörür.
Anayasamıza göre, Cumhuriyetçilik; değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.
Demokrasi: Halkın halk tarafından, halk yararına yönetilmesidir. Demokrasi prensibinin, en çağdaş ve mantıklı uygulamasını sağlayan hükumet şekli; Cumhuriyettir.
            Demokrasi; toplum içinde türlü düşüncelerin, temsil edilmesine, vatandaşın, yöneticileri; bu düşünce akımları içinden, dilediğince seçebilmesine ve her zaman denetleyebilmesine dayanan bir rejimdir. Yani halkın kendisini dilediğince yönetebilmesidir.
            Demokrasi, biçim değil özdür. Her demokrasi cumhuriyet olmadığı gibi, her cumhuriyette demokrasi değildir.
Cumhuriyet, demokrasinin gelişmesi için en ideal devlet biçimidir.
Demokrasi mi? Cumhuriyet mi?
“Cumhuriyeti demokratlaştırmak gerekiyor, ama bunu Cumhuriyeti yok etmeden yapmalı”.
Türkiye’de; DEMOKRASİYİ yaratan CUMHURİYETTİR. Ve Cumhuriyetin temel değerlerinden uzaklaşıldıkça, demokrasi de toplumsal barış da tehlikeye girmeye başlamıştır.
Cumhuriyet Demokrasinin ön koşuludur; ama DEMOKRASİ Cumhuriyetin ön koşulu değildir.
Demokrasi, toplumsal eşitsizliği azaltacak, çağdaşlığı hedefleyecek kurumlardan vazgeçebilir; ama Cumhuriyet vazgeçmez. Örneğin; Demokrasi; eğitimi de sağlığı da “kamusal hizmet” olmaktan çıkartabilir; ama Cumhuriyet çıkartamaz.
Hatta demokrasi; yurdun parçalanmasına göz yumabilir; ama Cumhuriyet göz yummaz.
Elbette amaç; ”Demokratik Cumhuriyettir”…Ama önce Cumhuriyet!
Mustafa Kemal ATATÜRK döneminde iki kez çok partili yaşama geçiş denemesi yapılmamış, her ikisi de, gericilerin çıkardığı ayaklanmalarla sonuçlanmıştır.
Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest Cumhuriyet Fırkası kapatılmıştır.
Bu partiler daha çok demokrasi istedikleri, ya da Ülkeyi çağa taşıma savaşımını daha hızlandırmak istedikleri için değil, tam tersine “DEVRİM KARŞITI” bir “ODAĞA” dönüştükleri için; yani ülkeyi yeniden geri götürecek bir kavganın öncülüğüne soyundukları için kapatıldılar.
En demokratik ülkelerde de parti kapatılmaktadır.
Kapatılmanın gerekçesi önemlidir.
Demokrasiyi korumak için konulmuş kuralları; çiğneyenlere, göz yummak Demokratik olmaz AYMAZLIK olur, hatta Demokrasinin kendisine “HIYANET” olur.
            1921 Anayasası; ”Ulusun kayıtsız şartsız egemenliği” esasına dayanarak, daha kurtuluş savaşı döneminde Cumhuriyet rejimi doğrultusunda kesin bir adım atıldığını göstermektedir.
            1920–23 Yılları arasında; Türkiye Devletinin ana kuruluşu; bir demokratik Cumhuriyet karakterini taşıyordu. Bundan sonraki yıllarda, rejimin demokratik olma özelliğinden kaymalar oldu. Cumhuriyet ise süreklilik gösterdi.
            Tek partili dönem, daha sonraki askeri darbeler, ara rejimler; Cumhuriyet’i değil, Demokrasi’yi askıya aldılar.
            Türk Devrim sürecinde 29 Ekim 1923’ün (Cumhuriyetin kuruluşunun) özel bir yeri ve önemi vardır.
            1 Kasım 1922’de Saltanat kaldırılmış, 29 Ekim 1923’te de Cumhuriyet ilan olunmuştur. Saltanatın kaldırılması, 623 yıllık yönetim biçiminin, kişisel irade geleneğinin yasal olarak sona erdirilişi; Cumhuriyetin ilanı da, yeni yönetimi, Ulusal iradeye oturtma düşüncesinin yasallaştırılmasıdır.

          Cumhuriyet mi?
Demokrasi mi?
           Bu tartışma anlamsızdır. Asıl olan; Cumhuriyetimizin daha Demokratikleşmesidir.
            Cumhuriyetimizin özgün bir kuruluşu var. Bu cumhuriyet bir Kurtuluş Savaşı sonrası, bir İHTİLAL sonrası kurulmuştur.
Cumhuriyetimiz, yok edilmek istenen, bir Ulusun yeniden dirilişini simgeleyen, bir rejimdir.
Cumhuriyetçi anlayış, çağdaşlıkla eş anlamlı olarak değerlendirilmiş, devrimler bu anlayış içinde uygulanmıştır.
            Bu bağlamda belirtilmelidir ki, İran örneğinde olduğu gibi, bir ülke kendisini öyle tanımlayarak, ”Cumhuriyet” olamaz. Cumhuriyet çağdaşlık demektir.
Demokrasiyi kullanarak, ülkeyi bölmeyi, parçalamayı, hatta şeriatı getirmek, amaçlanabilir.
Cumhuriyeti, ”Numaralayarak” hatta “Yeni”leyerek Cumhuriyet’i kendisine özgü felsefesinden uzaklaştırılabilir.
Bölücülük ve ”Sevr”i yeniden gündeme getirmek, demokrasi adına yapılabilir.
Toplumsal dengesizlikleri körükleyen, aşırı denetimsiz küreselleşme, demokrasi kullanılarak savunabilir.
Ancak tüm bu saydıklarımıza, Cumhuriyet; gerçek Cumhuriyetçi anlayış, tepkisiz yansız kalamaz.
Demokrasiyi kullanarak, Laik Cumhuriyet otoritesini yok etme girişimlerine direnme, Cumhuriyet adına direnme en doğal haktır.
Cumhuriyetimizin kuruluş felsefesi ilericidir. İlericiliktir. Ortak üst kimliği oluşturan, Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşlığı; Ülkenin birliğinin, dirlik ve düzenliğinin güvencesidir.
Ortak kimliği, ”Irk” yaratmaz; Tarih ve Kültür yaratır. Cumhuriyetimizin felsefesi; birleştirici, bütünleştirici ve çağdaşlaştırıcıdır.
Onun içindir ki öncelikle; Cumhuriyet.

Türk Ulusuna; Çağdaş uygarlık yolunu açan cumhuriyetimizin anlamını ve değerini bilerek, sahip çıkmalıyız…

            Cumhuriyetimizin 91. Yılında; ÜLKEMİZİ KURTARAN VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ KURANLARI, BAŞTA MUSTAFA KEMAL ATATÜRK OLMAK ÜZERE, ŞÜKRAN, MİNNET VE SAYGIYLA SELAMLIYORUM…

Ahmet AVCI
İZMİR
28 EKİM 2014

9 Ekim 2014 Perşembe

254- YA DEVLET BAŞA,YA KUZGUN LEŞE...

YA DEVLET BAŞA, YA KUZGUN LEŞE…

Dünyanın hiçbir ülkesinde aynı anda; HEM İÇ HEM DE DIŞ SAVAŞ çıkartabilen yönetim görülmemiştir…

91 yıllık Cumhuriyet rejimini yok sayıp, MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü VE ESERLERİNİ YOK etmeye çalışanların; GÜZEL, YALNIZ VE TALİHSİZ ÜLKEMİZİ getirdiği sonuç ortada…

AKP, iş bilen değil işini bilen bir yönetim oluşturabildi…
Seçimi kazanabilmek başarısı ile ülke yönetebilmek becerisi aynı şeyler değil…

“Stratejik Derinlik”, “Sıfır Sorun”, “Yeni Osmanlı” ve        “Yeni Türkiye” hedefleri ve siyaseti sonunda ülkemizi; yalnızca “KÜRT BAHARI” değil, “TÜRK BAHARI” sarmalına da sürükledi…

AKP’de ona oy ve gönül verenler de, eserleri ile övünebilirler…

Ahmet AVCI
10 EKİM 2014


3 Ekim 2014 Cuma

253-KİMSE MEHMETÇİĞİN KANI İLE KUMAR OYNAMASIN!


 Irak ve Suriye’den kaynaklanan terör tehditlerine karşı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yabancı ülkelere gönderilmesi ile yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması ve geçişi konusunda hükumete 1 yıl yetki veren tezkere dün TBMM’den geçti.
Başbakan Davutoğlu’nun tezkereye karşı çıkanları IŞİD’in yanında durmakla suçladığı, muhalefetin de iktidarı IŞİD’e destek vermekle eleştirdiği tartışmaların sonucunda tezkere 297 oyla kabul edildi. Oylamada 100 ret oyu kullanılırken mükerrer çıkan 4 oy ise iptal edildi.
Bu TEZKERE oylanırken; Atatürk'ün YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ ilkesi göz önüne alınmış mıdır?
Milletin yaşamı, Devletin varlığı, Ülkenin bütünlüğü tehlikede midir?
Bu harekâta Türkiye kendi iradesiyle mi YABANCI baskısı ile mi girmektedir?
Bu askeri Harekâtın SİYASİ VE ASKERİ HEDEFİ nedir?
Dostumuz, müttefikimiz ve DÜŞMANIMIZ KİMDİR?
Kendi içimizde BİRLİĞİ VE DİRLİĞİ SAĞLAYAMAMIŞKEN, ÜLKE İÇİNDEKİ TEÖRÜ bitirememişken, sınır ötesinde ne işimiz ola ki?

Mehmetçiğin kanı ile kimse kumar oynamasın…

Ahmet AVCI
İZMİR

Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar