28 Ocak 2014 Salı

227- BİR DOSTUN FİKRİ TAKİBİ!

‘BİR DOSTUN FİKRİ TAKİBİ’
Yaş ilerleyince, dostluklar daha da bir anlam kazanıyor…
10 Aralık 2013’te ‘BİR DOST’TAN SİYASİ VE SOSYAL DERSLER’ konulu bir yazımı paylaşmıştım…
Epeyce de olumlu tepki almıştım…
Günlük hay huy içinde unuttum gitti…
Geçen gün, ‘GÜNDEMİ VE BENİ’ benden daha iyi takip eden eski ama eskimeyen başka bir dostum aradı: ‘17 ARALIKTAN ÖNCE OLACAKLARI NASIL BİLDİNİZ?’ dedi…
Doğrusu ben de şaşırdım…
Söz konusu yazımı da anımsadım…
Ve o yazımı yeniden paylaşmak istedim…
Saygılarımla…
29 0CAK 2014

BİR DOST'TAN SİYASİ VE SOSYAL DERSLER…
Dün eski bir dostumu ziyaret ettim…
Eski ama eskimeyen dost…
Öğretmenim, Komutanım…
Eski günlerden konuştuk, güncele geldik, memleketi kurtaracaktık ki; CEMEAT - AKP kavgasına takıldık…
Dostuma ne düşündüğünü sordum…
“Bak evlat” dedi.
“Sana bir öykü anlatacağım, iyi dinle ve yine anlamazsan o zaman başka türlü açıklarım.”
Anlattı: “Adamın biri geneleve (hâşâ huzurdan) gitmiş, bir kadını beğenmiş, kadının odasına çıkmışlar, adam kadına sormuş: ‘ ücretiniz ne kadar?’
Kadın: ‘yüz lira’ demiş…
‘Sana ücretinin iki katını verip, işimiz bitince de bir güzel dövsem demiş’
Kadın; ‘Sen deli misin?’ demiş…
Adam: ‘Hayır, üç katını vereyim’ demiş…
Bu tartışma yüz katına kadar arttırılarak sürmüş…
Kadın yüz katını duyunca düşünmeye başlamış…
‘iyi para’
‘Peki; kabul edersem beni ne kadar ve nasıl döveceksin?’ demiş…
Adam: ‘ VERDİĞİM PARAYI GERİ ALANA DEK’ demiş…
İşte meslektaşım, günümüzdeki kavga tam da bu…
Kim ne vermiş, ne kadar vermiş, kim ne almış bilemem…
Ama görünen o ki; suç ortakları olsalar da; verdiklerini geriye alana dek bu kavga sürer…” dedi...
Ben de ‘anladım’ dedim...

10 Aralık 2013
Ahmet AVCI



226- MUSTAFA BALBAY- ATİLLA SERTEL

MUSTAFA BALBAY- ATİLLA SERTEL
UĞUR MUMCU ANMA PANELİ

İzmir- NARLIDERE Belediye Başkanlığınca; ADALET VE DEMOKRASİ HAFTASI ETKİNLİĞİ OLARAK; düzenlenen UĞURMUMCU ANMA PANELİ 28 Ocak günü ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİNDE gerçekleştirildi…
Panele Türkiye Gazeteciler Federasyonu genel Başkanı Atilla SERTEL ve CHP İZMİR Millet Vekili Mustafa BALBAY katıldılar…
Panele ilgi yoğundu…
Bin kişilik salon yetersiz kalmıştı… Coşkun bir izleyici kitlesi vardı…
Silivri YOLCULUĞUNDAN tanıdığım çok dostumu da gördüm salonda…
Anlatılanları özetle aktarmaya çalışacağım:

İlk Sözü Atilla SERTEL aldı…
“Bakırçay Havzasını dün BALBAY’LA birlikte dolaştık. Yoğun ilgi ve sevgi gördük…
Türkiye gelişiyor ve değişiyor.
Mustafa Balbay büyük bedel ödedi…
İzmir’de de büyük coşku yaşadık…
Mustafa’yı Silivri’de de görürdüm… Çektiği acıları yakından bilenlerdenim…
Mustafa’yı kurtardık, sıra diğer aydınlarımızda ve Komutanlarımızda…
Onları da çıkartacağız…
Ama siz de yepyeni bir iktidar çıkartacaksınız…
Uğur Mumcu: gazeteciyi şöyle tanımlamıştır: ‘Haber ve bilgi kaynağına en kolay ulaşan ve okuruyla paylaşandır…’
Yani yalaka ve yandaş değildir…
Sır, haber ve bilgi kaynağını gizleyebilen iktidara gerektiğinde direnen kişidir…
Gazeteci; mabeyin kâtibi olmaz… Köşk’e tutanak taşımaz…
Soytarılık, yalakalık yapmaz… İş takip etmez…
Uğur MUMCU da Mustafa BALBAY da bu tanımlara uygun gazetecilerdir…
Ülkemizde; namusluların tüm kazanımları, din de alet ederek,  hırsızlara peşkeş çekilmiştir…
Önümüzdeki seçim, ‘NAMUSLULARLA NAMUSSUZLARIN’ seçimi olacaktır…
Seçim; Halkla, hırsızların arasında olacaktır…
Balbay, size bu konuları daha iyi anlatacaktır…”

MUSTAFA BALBAY:
“Dostlarım;
Atilla SERTEL arkadaşımdır, sıkça SİLİVRİY’E ziyaretime gerilirdi…
Demir parmaklıların arkasındaki kısa ve anlamlı sohbetlerimizde; hep,
Bu anı hayal ederdik…
Bu salonlara gelip güzel insanlarla kucaklaşmak…
‘Sosyal aşkım’ olarak görüyordum bu salonları…
“Buluşacağımız güzel günün özlemini” hep vurgulamıştım mektuplarımda…
Salona gelişte gözü yaşlı dostlarımı gördüm…
Çok acılar çektik, çok bekledik…
Dostlarım,
Zafer ve sevinç gözyaşları yakındır…
Karamsar olmayacağız… Umutluyuz…
Sizlerle birlikte olmak benim için mutluluktur…
Bölünmeyeceğiz…
Ben Silivri’de ayrılık için değil, birlik için yattım…
Bu hafta ADALET VE DEMOKRASİ haftası…
Ne yazık ki; ülkemizde, ikisi de yok…
UĞUR MUMCU 24 yıl önce aramızdan ayrıldı…
Unutmadık… Yaşatacağız…
Tüm demokrasi şehitlerimizi unutmayacağız…
Onlara olan borcumuzu; onların düşüncelerini iktidara taşıyarak, ödeyebiliriz…
Önümüzde üç seçim var…
Dikkatli olmak zorundayız…
Bu seçimler, kader seçimidir…
21. Yüzyıl hedefi, bu seçimlerle belirginleşecektir…
AKP iktidarının son kullanma tarihi dolmuştur…
Son kullanma tarihinin- ömrünün- dolmuş olması AKP’nin gidip, CHP’nin iktidara geleceği anlamını taşımaz…
AKP kadrolarından oluşturulan yeni bir parti kurulabilir…
Partinin başına da GÜL gibi bir lider getirilerek, iktidar yolu arayabilirler…
“Biz CHP olarak, ülkeyi daha iyi yönetiriz…”
“İktidara geleceğiz” iddiasını ortaya koymalıyız…
Bir umut yaratmalıyız…
Bizde de dünyada iktidara gelenler, hep yeni umutlar yaratmışlardır…
CHP, demokrasiyi getiren büyük bir partidir…
Aydın il müfettişi Adnan MENDERES, Demokrat Parti’yi kurdu ve “YETER SÖZ MİLLETİNDİR’ sloganıyla Seçmedi yanına aldı… Yeni bir umuttu… %58 oy aldı…
ADALET PARTİSİ: DEMİREL; ‘BÜYÜK TÜRKİYE’ kuracağım dedi…
Ecevit: ‘NE EZİLEN EZEN HALKÇA DÜZEN DEDİ… TOPRAK İŞLEYENİN SU KULLANANIN’ dedi %42 oy aldı… Bir umut yaratmıştı…
12 Eylül Darbesi… Merkez sağı kolladı…
‘Merkez Sağ’ düşünceyi iktidarda tutarken; Solu ezdi…
Özal; ‘HER EĞİLİMİ İÇİNE ALDI, ÇAĞ ATLAYACAĞIZ’ sözü ile umut yarattı…
ANAP- Doğruyol, CHP- DSP KAVGASI, AKP iktidarına yol açtı…
AKP, tarikat ve cemaat işbirliği ile geldiği iktidarında dini de siyasete alet ederek, iktidarını sürdürmüştür…
AKP, cemaatle iktidarı paylaştılar, çıkar kavgası başlayınca da; birbirlerini PAYLAMAYA başladılar…
Bu kavgada biz TARF olamayacağız...
Gerekli olan iki tarafın da BERTARAF edilmesidir…
Sokakta, halkta bir iktidar arayışı var…
CHP iktidar adresi olmalıdır…
Bir umut yaratılmalıdır…
‘Durmak yok yola- yolmaya- devam’ edenlerin karşısına projelerle umutlarla çıkmalıyız...
Bunların ki kardeşlik değil… ‘KĂR’DEŞLİK…
Bunlar ‘İSTİFA’ olgusunu bile ‘istifade etme’ olgusuna çevirmeye çalıştılar…
‘Hırsızlık, yolsuzluk, ihaleye fesat karıştırma’ suçları bu dönemde, iktidarın iliklerine kadar işlemiştir… Nerede ise iktidarın koruması ve kollaması altına girmiştir…
Ancak; bu olgular, iktidarı değişmeye yetmez…
Ben cezaevinde; kin nefret değil, gelecek biriktirdim…
Ülke tarihini okuyarak, ufkumu geliştirdim…
Bu salona; beş yıl bir saat geçirerek geldim…
Şimdi zaman yetmiyor…
Hafta da 1000 sayfa kitap okurdum…
49 gündür özgürüm, 48 sayfa okuyamadım…
4 kitap okudum demir parmaklıklar ardında…
Sizlere de öneririm…
Cezaevinde ana işim kitap okumaktı…
Başkaları gibi, MEYDAN OKUMAK, ya da BİLDİĞİNİ OKUMAK, bizim işimiz değildir…
Birinci kitap: Firdevsi’nin ŞEHNAMESİ…
Bizler, tarih yapmışız ama tarih yazmamışız…
Firdevsi, Fars yazarı ama; daha çok Türkleri yazmış…
İkinci Kitap; Mevlana’nın Mesnevisi…
Mevlana; aşk kadar toplumu ve insanı da anlatmış…
Üçüncü Kitap; YUNUS EMRE DİVANI…
Erdoğan; Mısırın Yusuf Medresesi’nden mezun ise ben de Yunus Emre Medresesi mezunuyum…
Dördüncü kitap, Hacıbektaş Veli’nin MAKALAT’I
Atatürk’ün; ‘TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN TEMELİ KÜLTÜRDÜR’ sözü; bu kitaplardan sonra gözümde daha bir anlam kazandı…
Bu kitaplar bizim kültürümüzün temelidir…
13. Yüzyıl kültürü… Günümüzün kültürünün izlerini o yüzyılda da görüyoruz…
Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN vurguladığı kültür; güncel kültür değil Anadolu’nun kültürüdür…
13.Yüzyıl muhteşem yüzyıldır… Muhteşem olan Süleyman değil…
Anlatılan, Anadolu kardeşliğidir…
Önceki kültürden de etkilenerek bu ülkeye sahip çıkmışız..
Ortak kültür oluşturmuşuz..
Bugün de bu kültür günceldir…
Kültürün özü İNSANDIR…
Mevlana… Hacı Bektaş, Yunus EMRE Anadolu insanının kültürünü anlayışını günümüze taşımıştır…
Zihinsel, kalpsel bölünmelere karşı çıkıp kendi kültürümüzle bütünlüğün yolunu bulmalıyız…
Aydınlık yakındır…
Işığın ucunu da, kara bulutları dağıtacak rüzgârı da görüyorum…
O rüzgâr sizlersiniz…
O rüzgâr duyarlı Türk seçmenidir…
Birlikte bu karanlığı yırtıp atacağız…

28 OCAK 2014
Ahmet AVCI




26 Ocak 2014 Pazar

225- MUSTAFA SARIGÜL'ÜN YOLSUZLUK DOSYASI!

MUSTAFA SARIGÜL’ÜN YOLSUZLUK DOSYASI!

Tayyip Erdoğan, SATRIGÜL’E AİT OLDUĞUNU İDDİA ETTİĞİ “YOLSUZLUK” dosyasını mitingde kürsüden sallayarak gösterdi…
Bu yolsuzluk dosyalarını kim hazırlamış?
Hangi müfettiş?
Hangi Savcı?
Hukukçu değiliz, ancak; 2004 yılına ait olduğu vurgulanan bu dosyalarla ilgili olarak, AKP İKTİDARI ve yargı bu dosya ile ilgili olarak BUGÜNE KADAR HANGİ İŞLEMİ YAPMIŞ?
Sarıgül, bu “davaların görülmesini engellemek” için ne yapmış?
Hangi “Polisi, Müfettişi, Savcıyı, Yargıcı, Bakanı” ayarlamış?
Ya da hangi “Polisi, Müfettişi, Savcıyı, Yargıcı” tehdit etmiş?
Hangi “Polisi, Müfettişi, Savcıyı, Yargıcı” sürgün etmiş?
İktidar, icraat makamı değil mi?
Bugüne kadar işlem yapılmayan dosyaların şimdi ortaya çıkartılması; ŞANTAJ DEĞİL Mİ?
Mustafa Sarıgül’ün DOKUNULMAZLIĞI MI var?
“Yasama DOKUNULMAZLIĞI” kalksın da yiğitliği görelim…
Acaba; İLK SEÇİMDE SÖZ VERİLDİĞİ HALDE YASAMA DOKUNULMAZLIĞI NEDEN KALDIRILMAZ?
Dosyalar üzerinde işlem yapılacaksa; MECLİSTE BEKLETİLEN “YOLSUZLUK, KALPAZANLIK, DOLANDIRICILIK, GÖREVİ İHMAL, SUÇU VE SUÇLUYU ÖVMEK, HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK ETMEK, ZİMMET, KAMU TAŞIMA BİLETLERİNDE KALPAZANLIK, RESMİ EVRAK VE KAYITLARDA SAHTECİLİK, CÜRÜM İŞLEMEK İÇİN TEŞEKKÜL OLUŞTURMAK”  DOSYALARI NE OLACAK?
İSVİÇRE BANKALARINDAKİ “HESAP” iddiaları İÇİN NEDEN İsviçre’den yanıt istenmemiş?
Bilal’in ifadeye çağrılma yazısı ne oldu?
“Rahşan Affı”nda KİMİN 84 SUÇ DOSYASININ 20’Sİ ORTADAN KALKMIŞ?
İktidar, iktidarlığını yapıyor mu, bilmem ama muhalefet de MUHALEFETLİĞİNİ yapmalıdır…
SİYASET DAHA FAZLA KİRLETİLMEMELİDİR…
Ahmet AVCI


15 Ocak 2014 Çarşamba

224- İZMİR CASUSLUK DAVASI!

İZMİR- ASKERİ CASUSLUK DAVASI!
Bugün; “ASKERİ CASUSLUK” olarak başlayıp, “GİZLİ BİLGİ VE BELGE BULUNDURMA” davası olarak süren duruşmaları izlemek üzere İZMİR ADLİYESİNE gittim…
Rutin kontrollerden sonra SALONA ulaştım…
Salona girdiğimde; bir kişi savunma ağırlıklı bir sunum yapıyordu. Ben önce avukat sandım…
Sonra anladım ki bir sanık Kurmay albaymış…
Davadaki tüm çarpıklıkları ortaya kodu…
Konuşma tarzı, kendisine olan güveni ve konuya hâkimiyeti ve dik duruşunu görünce gözlerim yaşardı…
Muhteşem bir salon… Sanırım Konferans salonu; duruşma salonuna dönüştürülmüş…
Kürsüde beş hâkim ve savcı vardı…
Başkan, son derece “iyi niyetli ve kibar bir yönetim” sergiliyordu…
Tutuklu dışındaki sanıklar, salonda istedikleri yerlere oturmuşlardı…
Basın mensupları ve izleyiciler de rahattı…
Bir ara İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz KOCAOĞLU, Mustafa BALBAY ve Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Atilla SERTEL de duruşmaya geldiler…
Görebildiğim kadarıyla; izleyiciler arasında; İZMİR VARDİYA BİZDE PLATFORMU ÜYELERİ, MUSTAFA BALBAY’A ÖZGÜRLÜK GRUBU üyeleri ÇOĞUNLUKTA idi…
Bu davada; 38’i muvazzaf asker olmak üzere 59’u tutuklu toplam 357 kişi YARGILANMAKTADIR…
Bu davadaki, sanık avukatları “Takke düştü, kel göründü” yorumunu yapmaktadırlar…
 Avukatlar; müvekkilleriyle ilgili suçlamaların “geçerliliğini yitirdiğini” vurgulamaktadırlar…
Bu davada; yüzlerce deniz ve hava subayı neden hala yargılandıklarını sorguluyorlar.
Tamamen dijital deliller üzerinden yürütülen soruşturmada; suça delil teşkil ettiği iddia edilen bilgisayar imajlarının bütün taleplere rağmen HALA sanıklara ya da avukatlarına verilmediği belirtilmiştir…
Yani 3 yıldır içeride yatan bunca insan kendileri hakkında iddia edilen suçların kaynağını bile bilmemektedir.
Savunma yapan sanıklar; Suçlamaları REDDETTİLER, BERAAT ETMELERİ GEREKTİĞİNİ VURGULADILAR…
Savunmalarda; Başbakan’ının ve Yardımcılarının; “MİLLİ ORDUYA KUMPAS KURULDU, SAHTE DELİLLER ÜRETİLDİ, YARGIÇLAR AYARLANDI” sözleri de sıkça kullanıldı…
Adaletin bir an önce tecelli etmesini diliyorum…
İzmirlilerin, özellikle de EMEKLİ ASKERLERİN bu davaya daha fazla ilgi göstermelidir diye düşünüyorum…
15 OCAK 2014

Ahmet AVCI

10 Ocak 2014 Cuma

223- TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE KURULAN KUMPAS

TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNE KURULAN KUMPAS
Türk Silahlı Kuvvetlerine kumpas kurulduğu bu kumpası kuranlarca itiraf edilmiştir…
Millet adına adalet dağıtması gereken yargımız; ne yazık ki adaletsizliğin ve zulmün bir parçası olmuştur…
Yaşadığımız süreçte; Ergenekon ve benzeri davalarının görülmesinde ve balyoz davası kararlarında kumpas açıkça kendini göstermiştir…
Türk Halkı,  artık; “adaletin mülkün temeli” olmadığını anlamıştır.
Türk Halkı artık; kararların Türk Milleti adına verilmediğini anlamıştır…
Ve artık biliyoruz ki, “ERGENEKON TERTİBİ” bir yalandır ve AKP, CEMAAT VE ABD KUMPASIDIR…
Amaç; komutanlar şahsında ve Türk Milleti nezdinde; Türk Silahlı Kuvvetlerini yıpratmak, maddi ve manevi gücünü kırmak, gücü kırılan MİLLİ ORDUNUN itiraz edemeyeceği ortamda da; “REJİMİ DÖNÜŞTÜRMEK” ve milletin bölünmesine ülkenin parçalanmasına yol açacak; “BÖLÜCÜ AÇILIMINI” gerçekleştirmektir…
Bu haksızlığı ve hukuksuzluğu giderecek gerçekçi düzenlemeler, ivedilikle yapılmalıdır…
Bu hukuksuzluğa yol açanlardan mutlaka hesap sorulmalıdır…
Bu hukuksuzluğa son verme aşamasında da; iktidar koalisyonunda ki; güç ve çıkar kavgası sonucu ortaya saçılan; hırsızlık, yoksuzluk ve adaletsizliklerin üzerinin örtülmesine izin verilmemelidir…
11 Ocak 2014

Ahmet AVCI

Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar