22 Şubat 2015 Pazar

272- VATAN TOPRAĞI TERK EDİLDİ

VATAN TOPRAĞI TERK EDİLDİ…
1921 tarihli Ankara Antlaşması ve 1923 Tarihli Lozan Antlaşması ile Vatan Toprağımız olarak tescillenen SURİYE’DEKİ SÜLEYMAN ŞAH TÜRBESİ VE SAYGI KARAKOLUMUZ; sorumsuzca yürütülen DIŞ POLİTİKA’NIN başarısızlığı sonucu savaşılmadan İŞİT terör örgütünün tehdidine boyun eğilerek, terk edilmiştir…
Bu başarısız politikadan ötürü, tüm ilgili kurumlar sorumludur…
Vatan Toprağını Terk Kararını Hangi Makam vermiştir, TBMM’DEN izin alınmış mıdır?
Hukuka uygun mudur?
Bilemiyoruz…
Operasyon için başka örgütlerden izin alınmış mıdır, işbirliği yapılmış mıdır?
Bilemiyoruz…
Operasyon için İŞİT Terör örgütünün izni alınmış mıdır?
Bilemiyoruz…
Ancak gelinen noktada; bu bölgenin boşaltılması bizce de gerekli idi…
Ve bu boşaltma işlemini de Türk Silahlı Kuvvetleri başarı ile yerine getirmiştir…
Sonuç olarak; VATAN TOPRAĞININ terk edilmesi durumuna gelinmesi Ülkemiz için yüz karası bir durumdur…
Tek tesellimiz, burada görevli askerlerimizin, bir kayıpla da olsa salimen ülkelerine dönebilmiş olmalarıdır…
Şehit Astsubayımız Halit AVCI’YA da Allah’tan rahmet dilerim…

Ahmet AVCI
22 ŞUBAT 2015




271- İZMİR İKTİSAT KONGRESİ

İZMİR İKTİSAT KONGRESİ
17 ŞUBAT 1923

17 ŞUBAT 1923’te toplanan İZMİR İKTİSAT KONGRESİ Ekonomik TAM BAĞIMSIZLIĞIMIZIN TEMELLERİNİ ATMIŞ OLSA DA ne yazık ki Devrim TARİHİMİZ’DE hak ettiği yeri bulamamıştır…

Osmanlı Devletinin ekonomisi, kuruluşundan yıkılışına kadar, tarıma dayalı idi…
Osmanlı, topraklarını genişletmesine karşın, Rönesans ve Reformu görmezden geldiği gibi SANAYİ DEVRİMİ’NE de uzak kaldı…
Devlet gücü zayıflayınca; GANİMET VE VERGİ KAYNAKLARI DA KURUDU…
Ekonomisinin gelişmesini KAPİTÜLASYONLARA BAĞLADI…
Böylece de EKONOMİK KALKINMANIN TEMELİ OLAN SERMAYE BİRİKİMİ GELİŞMEDİ, SANAYİLEŞME DE OLMADI.

1839 TARİHİNDEN SONRA siyaseten BATI’YA yönelen Osmanlı 1855 yılından itibaren de ekonomik olarak borçlanmaya başlamıştır. Yüksek faizle alınan borçlar, ekonomiyi geliştirme yolunda değil de verimsiz alanlarda kullanılınca işe yaramamıştır.
Osmanlı Devleti, 1876 yılında, aldığı borçların faizini bile ödeyemez hale gelmiştir. 1880’de de resmen iflasını açıklamıştır…

Alacaklı devletler, OSMANLI MALİYESİNİ denetim altına almak için “DÜYUN-İ UMUMİYE”Yi (genel borçlar yönetimi) kurdu.
Ekonomik bağımsızlığını yitiren Osmanlı’nın egemenliği de artık tartışmalıdır…

Osmanlı, Balkan Savaşlarıyla da, en bereketli topraklarını yitirmiş, ardından girdiği BİRİNCİ DÜNYA savaşı ile de tüm kaynaklarını tüketmiştir.

Milli Mücadele işte böylesine tükenmiş bir ülkede başlamıştır.
KURTULUŞ SAVAŞI’NIN BU OLUMSUZLUKLAR İÇİNDE, KAZANILMASI BİR MUCİZEDİR…
Kurtarılan yurt köşeleri yakılıp yıkılmıştır.
Anadolu hepten yoksullaşmıştır.
ÜLKE, baştan sona yeniden kurulmalıydı. Her alanda atılım gerekli idi…
Üretimin ve devlet gelirinin arttırılması zorunluydu.
Bunun için de ekonomik canlanmanın sağlanması şarttı.

Ancak; EKONOMİYE, HANGİ ÇEVRELERLE VE NASIL BİR GELİŞME SAĞLANACAKTI?
CUMHURİYET KURULMADAN BUNUN ARAYIŞINA GİRİLDİ…

17 ŞUBAT 1923 tarihinde İZMİR’DE İKTİSAT KONGRESİ toplanması kararı verildi…

İzninizle, Kongre öncesini bir görelim:

Kurtuluş Savaşı’nın Askeri aşaması 9 Eylül 1922’de ZAFERLE sonuçlanmış, Mudanya MÜTAREKESİ imzalanmış, Saltanat Kaldırılmış, Padişah Vahdettin Ülkeden kaçmış, İstanbul, TRAKYA Ve Boğazlar hala İşgal altında, Lozan Görüşmeleri devam etmekte…

14 Ocak 1923’te Mustafa Kemal kuracağı parti hakkında temaslar yapmak, yapılacak atılımlar konusunda aydınları yoklamak, İstanbul Basınının ileri gelenlerini aydınlatmak ve Orduyu denetlemek, halkın dertlerini yakından incelemek için uzun bir Yurt gezisine çıktı.

Tedavi için daha önce İzmir’e göndermiş olduğu Annesi Zübeyde Hanım, aynı gün İzmir’de öldü. Mustafa Kemal, Annesinin cenazesine gelemedi…

Mustafa Kemal’in yurt gezisine çıkışını fırsat bilen muhalifler; 15 Ocak’ta; Afyonkarahisar Mebusu Hoca şükrü imzasıyla ”Hilafet-i İslami’ye ve Büyük Millet Meclisi” adlı bir broşür yayımladılar. Hilafet kurumunun korunmasını istediler.
Ana fikir: ”Halife Meclisin, Meclis Halife'nindir.”

Mustafa Kemal, verdiği yanıtta; ”Meclis’in Halife’ye değil, Millete ait olduğunu, Hilafetin dinle ilgisi olmadığını, kendisi öldürülmedikçe başladığı Devrim ve ilerlemenin durdurulamayacağını” açıkladı.

Yurt gezisini sürdüren Mustafa Kemal Paşa, 27 Ocak’ta İzmir’e gelmiş, 29 Ocak 1923 tarihinde de Latife hanımla evlenmiştir.

Kararlaştırıldığı gibi 17 Şubat 1923 günü başlayan İZMİR İKTİSAT KONGRESİNE katılmıştır.

Tarihimizde; ekonomik sorunların çok ayrıntılı biçimde ve toplumdaki belli başlı kesimlerin temsilcileri tarafından tartışılıp görüşüldüğü ilk toplantı budur…
Her önemli işimizde olduğu gibi, bu konunun öncüsü de Mustafa Kemal Paşa olmuş ve KONGREYİ o açmıştır.
Bu Kongrede yaptığı konuşmada:
“SİYASAL ZAFERLER, NE KADAR BÜYÜK OLURSA OLSUNLAR, EKONOMK ZAFERLERLE TAÇLANDIRILMAZLARSA, MEYDANA GELEN ZAFERLER KALICI OLAMAZ, AZ ZAMANDA SÖNER”. “EKONOMİ DEMEK, HER ŞEY DEMEKTİR. YAŞAMAK İÇİN, MUTLU OLMAK İÇİN, İNSANLIĞIN VARLIĞI İÇİNE GEREKLİ İSE O DEMEKTİR…”
Mustafa Kemal PAŞA, bu konuşmasında; ekonomik sistemin ilkelerini de ortaya koymuştur…
Siyasal Bağımsızlık gibi ekonomik bağımsızlığı da hedef olarak ortaya koymuştur…
Kongreye seslenişi şöyle sürdürmüştür:
“GERÇEKTEN MEMLEKETİN VE ULUSUN İHTİYACINA UYAN EN ESASLI PROGRAM ÜZERİNDE BÜTÜN ULUSUN BİRLİK VE AHENK İÇİNDE ÇALIŞMASI GEREKLİDİR. YÜKSEK KURULUNUZ BU ESASLARIN EN DEĞERLİLERİNİ İNŞALLAH BULUP ORTAYA KOYACAKSINIZ. ARKADAŞLAR, BENCE YENİ DEVLETİMİZİN YENİ HÜKUMETİMİZİN BÜTÜN ESASLARI EKONOMİK PROGRAMDAN ÇIKARILMALIDIR…”

Çiftçi, işçi, tacir ve sanayici temsilcilerinden 1135 kişinin katıldığı kongre Mustafa Kemal Paşa’nın yukarıdaki istek ve dilekleri doğrultusunda çalışmıştır.
Kongre’de ÜLKEN’NİN bütün ekonomik ve mali sorunları görüşülmüş, tartışılmış ama O’nun istediği program hazırlanamamıştır…

Kongrede her kesim, kendi dertlerinin çözümüne öncelik tanınmasını istiyordu…
Ülkemizde yetenekli ve bilgili uzman iktisatçılar henüz yetişmemişti.
Pek çok ekonomik kavram bilimsel açıdan tanınmıyordu.
Tüm bu nedenler, istenen programın yapılmasını engellemiştir…

Ama kongrede ilk kez, bütün ekonomik sorunların, dertlerin sıkıntıların konuşulup tartışılması çok yararlı olmuştur.
Ayrıca kongrede temel bir ilke de kabul edilmiştir. TAM SİYASAL BAĞIMSIZLIĞIN YENİDEN KURULDUĞU VE EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞIMIZIN LOZAN'DA TARTIŞILDIĞI SIRADA VARILAN BU İLKE KARARI ÖZELLİKLE GÜNCEL VE DİPLOMATİKTİR.
BU İLKE ŞUDUR: EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞIN HER KESİMİN MENSUPLARI TARAFINDAN TİTİZLİKLE KORUNACAĞINA AND İÇİLMİŞTİR. (MİSAK-I İKTİSADİ)
BÖYLECE “ULUSAL EKONOMİ İLKESİNE” gidiş gerçekleşme yoluna girmiştir.
Türkiye, İKTİSAT KONGRESİ’NDEN beş ay sonra LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI İMZALANDI.
Ve Cumhuriyet İlan edildi…

BİLİNDİĞİ GİBİ, LOZAN DA TÜM KAPİTÜLASYONLAR KESİN BİÇİMDE KALDIRILMIŞ, YABANCI DEVLETLERİN YURDUMUZDAKİ HER TÜRLÜ AYRICALIĞI SONA ERMİŞTİ.
Böylece içilen AND’IN amacı gerçekleşmiş oluyordu: EKONOMİK BAĞIMSIZLIK TA KAZANILMIŞTI.

Ya bugün; Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN bizlere kazandırdığı, Siyasal Bağımsızlıktan da Ekonomik bağımsızlıktan da söz edecekler beri gelsin…
Hatta Milletin birliğinden ve Vatanın bütünlüğünden dem vuracaklar da…
Ulu Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK;
Devriminin önemli aşamalarından olan İzmir İktisat Kongresinin açılışının 92’nci yıl dönümünde aziz hatıran önünde saygı ile eğiliyor ve mahcubiyetimizi bildiriyorum…
Ne yazık ki size layık olamadık, hem sahiplenemedik, koruyamadık, hem de değerlerini bilemedik…
Affet bizi ATAM…

Ahmet AVCI
İZMİR
17 Şubat 2015



Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar