17 Haziran 2015 Çarşamba

252 ATATÜRK'Ü ANLAMAK VE ANLATMAK

ATATÜRK’Ü ANLAMAK VE ANLATMAK
Dostlarım; Falih Rıfkı ATAY’IN “ÇANKAYA” adlı eserini yeniden okuyorum…
Atatürk’ü gerçekten bana göre; en doğru anlatan yapıt…
Atatürk’ü ve Devrimini, Eserlerini çok iyi bildiğimi düşünürken, bu kitabı yeniden okuduğumda, birçok şeyi yeniden kavrar gibi oldum…
Bu yapıtta; İnsan ATATÜRK’Ü, Asker ATATÜRK’Ü, Devlet adamı ATATÜRK’Ü çok daha iyi anlıyorsunuz…
Ülkenin durumunu da, toplumun durumunu da...
Ülkenin ve Milletin nereden nereye geldiğini de...
Bakınız yazar ne diyor:
“Herkes gibi Atatürk’ün insanlığı iştahlardan, hırslardan, heyecanlardan, gurur ve öfkeden, zaaf ve kuvvetlerden, iç varlığın düzlerinden, iniş ve çıkışlarından yoğrulmuştur…
Atatürk; ayıklayarak değil, bir tabiat parçası gibi, toplu ve tam ele alınmalıdır…”
Çankaya Kitabından bir bölüm:
LİDER VE ÇEVRESİ…
Onun (ATATÜRK) herkesi fikir ve karakter değeri kadar, sınırlarına yaklaştıran, devamlı bir telkin sanatının inceliklerini pek iyi kavrayan yaman bir politikacı olduğu unutulmamalıdır…
Son büyük Makedonyalı idi.
Sofrasında bulunanlar onu kendi kafalarının iki kulağı ile dinlemişler, çok defa yanılmışlardır…
Bir “emir” ve “nehiy” zorbası değil de inandırıcı, bağlayıcı bir lider olmayı istediği ve sevdiği için, bazen yorucu, pek zeki olmayanları şaşırtıcı dolaşık yollar seçmiştir…
Atatürk’ün davasına ölesiye bağlı, fakat içini dökmekten hiç çekinmeyen fikir arkadaşlarından biri Recep PEKER’Dİ.
Hatıralarım arasında şöyle bir not var:
“Adeta şakalı bir konuşmadan sonra bahis, bilmem neden, bu korku meselesine geldi.
Atatürk, yanında oturan Recep’e:
_”Sen benden korkmaz mısın?” diye sordu…
Recep güldü…
Atatürk:
-       “Karşıma geç!” dedi.
Geçti…
Atatürk:
-       “Korkar mısın, korkmaz mısın, söyle” dedi.
Recep PEKER:
-       “Hayır. Ne senin arkadaşların korkaktırlar, ne de sen korkunçsun. Biz inanarak senin ideallerine bağlıyız… Sen, sevilen adamsın, korkunç olamazsın” dedi.
Atatürk:
-       “Gel gene yanıma otur .” dedi.

************

İşte lider, işte çevresi…
Elbette; Atatürk olmak kolay değil, lider olmak da…



3 Haziran 2015 Çarşamba

251- KARIMA MEKTUP- NAZIM HİKMET

KARIMA MEKTUP

NAZIM HİKMET;
Türkçenin en büyük ozanı…
Tüm şiirleri harika…
Ama benim en çok sevdiğim ve beni en çok etkileyen dizelerini, “SEVDALISINA YAZDIĞI MEKTUBU”, Büyük Usta’nın 52. ölüm yıl dönümünde sizlerle paylaşmak istedim…

KARIMA BİRİNCİ MEKTUP
Anne;
Af olursa
Nasip olur
Üç güne dek
Saçlarını okşayabilmek...

Yavrum!
Uyuyamıyorum!
Görünmez kuşlar ötüyor
Üstünde kızılağaçların.
Alevli bir duman gibi tütüyor gözümde saçların!
Saçları altın
Dudakları nar
Koyu kehribar
Gözlü sevgilim!
Çıkacağımdan emin değilim.

Tutmaz bizleri af!..
Bak ne tuhaf
Ne güzel
Ne harikulade ışıldıyor pencerenin demirlerinde!

Elbette ben
Böyle demirlerle bölünmeyen
Aya kavgaya ve sana kavuşacağım
Günün birinde...

Karı!
Kış geldi
Gönder benim yün çorapları!
Birimiz dışında demir kapının, içinde birimiz.
Kim bilir kaç kış daha geçireceğiz
Üzülme benim için!
Renk göreni, ses duyan başımla
Ellerini yüreğimde sıktığım arkadaşımla,
Saatleri gün, günleri ay,
Ayları yıl edip devirmem kolay!

Ay ışığı pencerenin demirlerinde
Kavuşacağız günün birinde...

Düşmanlara gam.
Dostlara selam.
Kalbimde çocuklarım.
Seni kucaklarım.
Canın sıkıldıysa bu mektuptan
Beni affet!..

Kocan:
Nazım hikmet...

1933 / 10:25
Bursa Hapishanesi



Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar