14 Aralık 2012 Cuma

125- 13 ARALIK'TA NEDEN SİLİVRİ'DE İDİM!


13 ARALIK’TA NEDEN SİLİVRİ’DE İDİM…
 
Bir YURTTAŞ olarak;
· ERGENEKON DAVASININ; ADALETİN ARANDIĞI BİR YARGILAMA OLMADIĞINI gördüm.
· ERGENEKON DAVASININ; BASKI, İNTİKAM, İŞKENCE VE ZULÜM ARACI YAPILDIĞINI ANLADIM…
· ERGENEKON DAVASININ; YAKIN TARİHİMİZİN YENİDEN YAZILMASI AMACI TAŞIDIĞINI FARK ETTİM.
· ERGENEKON DAVASININ; TÜRKİYE CUMHURİYETİNİN TÜM KURUMLARININ TASFİYE ETME VE TOPLUMU DÖNÜŞTÜRME ARACI YAPILDIĞINI ALGILADIM.
Silivri’ye kapatılan YURTSEVER AYDINLARIN VE KOMUTANLARIN YANINDA OLMAK ÜZERE; İzmir-Narlıdere’den, bir grup AYDINLA 12 ARALIK akşamı, Silivri’ye hareket ettik…
AMACIMIZ;
· 13 Aralık günü; SİLİVRİ MAHKEMESİNDE BULUNUP, HAKSIZLIĞA, ADALETSİZLİĞE KARŞI TÜRK HALKININ İRADESİNİ ORTAYA KOYMAK VE ADALET İSTEMEK.
· YILLARDIR, SİLİVRİ’DE HAKSIZ YERE TUTUKLU OLANLARIN YANINDA OLDUĞUMUZU GÖSTEREREK, VİCDANİ SORUMLULUĞUMUZU YERİNE GETİRMEKTİ…
13 Aralık sabahı saat 07 30 da Silivri Cezaevi kapısında olduk…
Aynı amaçla gelenlerin çokluğu ve canlılığı dikkatimizi çekti…
Duruşma salonuna girmemiz mümkün olmadı…
Havanın soğukluğuna rağmen, YOLDA TOPLANANLARDA, BİR BEZGİNLİK VE TAŞKINLIK EMARESİ YOKTU…
Duruşmalar için gelen ünlüler de dikkati çekmekte idi…
Benim görebildiklerim: YAŞAR OKUYAN, TARIK AKAN, MUHARREM İNCE, TÜRKER ERTÜRK, RUTKAY AZİZ, AV. METİN FEYZİOĞLU, ALİ SİRMEN VE SABAHATTİN ÖNKİBAR.
Silivri Belediyesi; İKRAM NOKTALARI OLUŞTURMUŞTU…
Görebildiğim; asıl eksiklik; HELÂ DÜZENİNİN OLMAYIŞI İDİ. BENCE SİLİVRİ BELEDİYESİ, İKRAM NOKTASI OLUŞTURACAĞINA, HELÂ DÜZENİ KURMALI İDİ…
BİR BAŞKA EKSİKLİK DE; DURUŞMA SALONUNDAN HABER ALINAMAYIŞI İDİ…
BİBER GAZI SIKILMASI, SIRASINDA BEN UZAKTA İDİM… ASKERLERİN AĞLAYARAK, BİBER GAZI SIKTIKLARINI YAKINDA BULUNANLAR SÖYLEDİLER…
“AVUKATLARIN TUTUKLANDIKLARI” HABERİ BİR ANDA TOPLUMU GERDİ…
DOĞRU BİLGİLERİN ALINMASI İÇİN BİR DÜZEN GEREKLİDİR…
Havanın soğuğu; CİĞERİME DEK İŞLESE DE; Silivri Cezaevinde yatanların “ÇEKTİKLERİNİ” BİR NEBZE DE OLSA, ANLAMAK, SIKINTILARINA ORTAK OLMAK ADINA, “BİR İBADETİ” YERİNE GETİRİR GİBİ, HUŞU İLE 9 SAAT BÖLGEDE YÜRÜDÜM, ÇEVERYİ GÖZLEMLEDİM VE KENDİMCE TUTULULARLA HAYALEN KONUŞTUM, dertlerini öğrenmeye çalıştım…
SOĞUK VE OLUMSUZLUKLARA RAĞMEN, ORADA BULUNMAK, TUTUKLULARI GÖRMESEK DE ONLARIN YANINDA OLDUĞUMUZU “VİCDANEN” DE OLSA ORTAYA KOYMAK BİZLERİ RAHATLATTI…
HALK, BU EYLEMİ İLE ŞU MESAJLARI VERMİŞTİR:

·       “‘SİYASİLER’E: YARGIYI SERBERT BIRAKIN, YARGIYI SİYASALLAŞTIRMAYIN.

·        ‘YARGI’YA: ADİL OLUN, HUKUKA UYGUN KARAR VERİN.

·         SİYASİLER VE YARGI; HALKIN UYARISINA KULAK VERMEZSE; HALK, MEŞRUMÜDAFAA HAKKINI KULLANIR…”
SAAT 18 00’DE GÖREVİMİZİ YERİNE GETİRMENİN HUZURU İLE OTOBÜSÜMÜZDE TOPLANARAK…

İZMİR’E HAREKET ETTİK… 

AHMET AVCI

14 ARALIK 2012

6 Aralık 2012 Perşembe

124-MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL'İN SAFAHAT ÇİZELGESİ!

GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN ÖZLÜK DOSYASI
SAFAHAT ÇİZELGESİ



Muamelat-ı Zatiye Dairesi (Personel Başkanlığı)
Evraka 21 Teşrinisani 1341 (21 Kasım 1925)

Reis-i Cumhur Müşir

Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri bin Ali Rıza Selânik
Duhulü: 1 Mart 1315 (13 Mart 1899)
Nasbı: 19 Eylül 1337 (19 Eylül 1921 )
Sicil No: 1317-8 P. (Piyade 1902-8)

Müşarünileyh Hazretleri:
29 Kânunuevvel 320 (11 Ocak 1905)
Tarihinde Erkân-ı Harbiye Yüzbaşılığı ile mektepten neş’et ederek sunuf-u selasede bölük idare ve kumanda etmek üzere atik 5 inci Ordu’ya memur buyrulmuştur
12 Kânunuevvel 332 (25 Aralık 1906) Tarihinde Beşinci Mecidi Nişanı’yla taltif edilmiştir
7 Haziran 323 (20 Haziran 1907) Tarihinde Kolağalığa terfi etmiştir.
Sene-i mezkûre eylülü gayesinde arıza-i vücudiyelerinden naşi atik 3 üncü Ordu’ya nakledilmişlerdir
9 Haziran 324 (22 Haziran 1908) Tarihinde Şark Demiryolu Müfettişliği’ne ve sene-i mezkûre Kânunuevvel gayesinde 3 üncü Ordu Redif 17 inci Selânik Fırkası Erkân-ı; Harbiyesine tayin buyrulmuşlardır
23 Teşrinievvel 325 (5 Kasım 1909) Tarihinde 3 üncü Ordu Erkân-ı Harbi- yesine tayin buyrulmuştur
24 Ağustos 326 (6 Eylül 1910) Tarihinde 3 ncü Ordu Zabitan Talimgahı Kumandanlığı’na ve sene-i mezkûre teşrinievvelinde tekrar mezkûr 3 ncü Ordu Erkân-ı Harbiyesine ve bilahara Kânunusâni zarfında 5 nci Kolordu Erkân-ı Harbiyesine tayin buyrulmuştur
14 Eylül 327 (27 Eylül 1911 ) Tarihinde muvakkaten Trablusgarp Fırkası Erkân-ı Harbiyesine memur edilmişse de Trablusgarp’a gitmeksizin İstanbuf’a cefbi 5 nci Kolordu’ya tebliğ edilerek Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Dairesi’ne tayin buyrulmuştur
14 Teşrinisani 327 (27 Kasım 1911 ) Tarihinde Binbaşılığa terfi edilmiştir
19 Kânunusanı 327 (1 Ocak 1912) Tarihinde Bingazi’de bulunan müşarünileyhin Derne karşısındaki Şark Gönülfü Kumandanlığı’nı deruhte etmiştir
26 Şubat 327 (11 Mart 1912) Tarihinde Derne Kumandanlığı’na tayin edilmiştir
11 Teşrinievvel 328 (24 Ekim 1912) Tarihinde rahatsızlığına mebni Dersaadet’e hareket etmiştir
8 Teşrinisani 328 (21 Kasım 1912) Tarihinde Karargâh-ı Umuroi emrine verilerek mezkûr ay zarfında Bahrü sefit Boğazı Kuvay-i Mürettebesi Erkân-ı Harbiyesi’ne tayin buyrulmuştur
14 Teşrinievvel 329 (27 Ekim 1913) Tarihinde Sofya Ataşemiliterliği’ne tayin buyrulmuştur
24 Teşrinievvel 329 (6 Kasım 1913) Tarihinde Bingazi muharebatında ibraz-ı şecaat ve liyakat etmesine mebni kıdemine iki sene zam, Dördüncü Rütbe’den Osmani Nişanı ita klınmıştır
29 Kânunuevvel 329 (11 Ocak 1914) Tarihinde Sofya-Belgrat-Çetine Sefaretleri Ataşemiliterliği’ne tayin buyrulmuştur
26 Şubat 329 (11 Mart 1914) Tarihinde Fransa Hükümeti tarafından Şövalye Rütbesinden Legion d’honneur nişanı ita kılınmıştır
16 Şubat 329 (1 Mart 1914) Tarihinde Balkan Harbi’ndeki hidemat-ı hasenesinden dofayı kaymakamlığa terfi etmiştir
22 Temmuz 330 (4 Ağustos 1914) Tarihinde Sırbistan Ataşemiliterliği’ne tayin kılınmış ise de Sofya Ataşemiliterliği’ne ipka edilmiştir
16 Teşrinisani 330 (29 Kasım 1914) Tarihinde iki sene kıdem zammı verilmiştir
7 Kânunusani 330 (20 Ocak 1915) Tarihinde 3 ncü Kolordu’da yeni teşekkül eden 19 ncu Fırka Kumandanlığı’na tayin buyrulmuştur
19 Mayıs 331 (1 Haziran 1915) Tarihinde Miralaylığa terfi etmiştir
15 Temmuz 331 (28 Temmuz 1915) Tarihinde 15 nci Kolordu Kumandanlığı’na ve sene-yi mezkûrede (Ağustos) 16 ncı Kolordu Komutanlığı’na tayin buyrulmuştur
14 Kânunusani 331 (27 Ocak 1916) Tarihinde tebdil havasının hitamına mebni 16 ncı Kolordu`ya İltihak buyrulmuştur
2 Temmuz 331 (15 Temmuz 1915) Tarihinde Harp Madalyası
19 Ağustos 331 (1 Eylül 1915) Tarihinde Muharebe Gümüş Liyakat Madalyası
4 Kânunusani 331 (17 Ocak 1916) Tarihinde Anafartalar Grubu Komutanı iken Muharebe Altın Liyakat Madalyası
19 Kânunusani 331 (1 Şubat 1916) Tarihinde Üçüncü Rütbe’den Osmani Nişanı
28 Kânunuevvel 331 ( Aralık 1915) Alman Hükümeti tarafından Demir Salip Nişanı verilmiş
28 Şubat 331 (13 Mart 1916) Anafartalar’daki hidemat-ı hasenesinden dolayı iki sene seferi kıdem zammı ita kılınmıştır
19 Mart 332 (1 Nisan 1916) Tarihinde Hidemat-ı fevkâledesine mebni bir sene kıdem zammı ile Mirli valığa terfi etmiştir
29 Teşrinisani 332 (12 Aralık 1916) Müceddeden İkinci Rütbe’den Mecidi Nişanı ita kılınmıştır
11 Kânunuevvel 332 (24 Aralık 1916) Bitlis havalisindeki hidematına mükâfeten bir sene seferi kıdem zammı ita edilmiştir. Sene-yi mezkûre zarfında Almanya Hükümeti tarafından Birinci ve İkinci Demir Salip ve Avus turya Macaristan Hükümeti tarafından Üçüncü Rütbe’den Muharebe Liyakat Madalyası ile İkinci Rütbeden Harp Alâmeti Liyakat-ı Askeri Madalyası ita kılınmıştır
7 Mart 333 (7 Mart 1917) Tarihinde 2 nci Ordu Kumandanlığı’na tayin buyrulmuştur
19 Mart 333 (19 Mart 1917) Tarihinde muharebat-ı vakıadaki hidemat-ı hasanesinden dolayı tebdilen İkinci Rütbeden Osmani Nişanı ita kılınmıştır
5 Temmuz 333 (5 Temmuı 1917) Tarihinde 7 nci Ordu Kumandanlığı’na tayin buyrulmuştur
23 Eylül 333 (23 Eylül 1917) Tarihinde Muharebe Altın İmtiyaz Madalyası ile taltif buyrulmuştur
9 Teşrinievvel 333 (9 Ekim 1917) Tarihinde becayişen 2 nci Ordu Kumandanlığı’na tayin kılınmıştır
11 Teşrinievvel 333 (11 Ekim 1917) Tarihinde bir ay müddetle İstanbul’a mezunen gitmişler ve rahatsızlıklarına mebni tedavi edilmek üzere üç ay mezuniyet verilmiştir
7 Teşrinisani 333 (7 Aralık 1917) Tarihinde Karargâh-ı Umumi emrine alınarak sene-i meıkûre kânunuevvelinde mülga Veliaht-ı Saltanat refakatinde Almanya Karargah-ı Umumisi’ne azimet etmiş
16 Kânunuevvel 333 (16 Aralık 1917) Tarihinde tebdilen Birinci Rütbe’den Kılıçlı Mecidi Nişanı ita kılınmıştır
19 Şubat 334 (19 Şubat 1918) Tarihinde Almanya İmparatoru tarafından Birinci Rütbe’den Kılıçlı Kron dö Prus Nişanı verilmiştir
13 Mayıs 334 (13 Mayıs 1918) Tarihinde bera-i tedavi Viyana’ya azimet buyurmuştur
7 Ağustos 334 (7 Ağustos 1918) Tarihinde 7 nci Ordu Kumandanlığı’na ve sene-yi mezkure eylülünde Fahri Yaveran silkine ithal buyrulmuş
31 Teşrinievvel 334 (31 Ekim 1918) Tarihinde Yıldırım Ordular Grubu Kumandanlığı’nı deruhte buyurmuşlardır
Teşrinisani 334 (Kasım 1918) Tarihinde Grubun Lağvı üzerine Harbiye Nezareti emrine alınmıştır
30 Nisan 335 (30 Nisan 1919) Tarihinde 9 ncu Ordu Kıtaatı Müfettişliği’ne tayin edilmiş ve sene-yi mezkûre Temmuzu’nun beşinde İstanbul Hükümet-i sakıtasınca memuriyetine hitam verilmiştir
9 Ağustos 335 (9 Ağustos 1919) Ordu Müfettişliği’nden mazul ve askerlikten müstafi olan müşarünileyhin silk-i askeriden ihracı ve haiz olduğu nişanların refi ve Fahri Yaveran Unvanının nezi hakkında irade çıkmıştır
23 Nisan 336 (23 Nisan 1920) Tarihinde Büyük Millet Meclisi Riyaset-i Celilesine intahap buyrulmuşlardır
19 Eylül 337 (19 Eylül 1921 ) Tarihinde Büyük Millet Meclisi’nce ittifakla kendilerine Gazilik Ünvanı ita ve Rütbe-i Samiye-i Müşiri tevcih buyrulmuştur
5 Teşrinisani 337 (5 Kasım 1921 ) Tarihinden itibaren müşarünileyhin Başkumandanlık müddeti üç ay daha temdit edilmiştir
5 Şubat 338 (5 Şubat 1922) Tarihinden itibaren Başkumandanlık müddeti üç ay daha temdit edilmiştir
27 Mart 339 (27 Mart 1923) Tarihinde Afganistan Emiri (Kralı) tarafından Aliyülâlâ Nişanı irsal kılınmıştır
21 Teşrinisani 339 (21 Kasım 1923) Tarihinde kırmızı-yeşil kurdeleli İstiklal Madalyası talik olunmuştur
29 Teşrinievvel 339 (29 Ekim 1923) Tarihinde Türkiye Cumhuriyeti Riyaseti’ne intihap buyrulmuştur

4 Aralık 2012 Salı

123-TÜRK KADININA SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ VERİLMESİ


Ahmet AVCI

TÜRK KADININA SEÇME VE SEÇİLME HAKKININ VERİLMESİ
5 ARALIK 1934


Türk kadınına; SEÇME VE SEÇİLME HAKKINI VEREN YASANIN KABULÜNÜN 78’İNCİ YIL DÖNÜMÜ KUTLU OLSUN…

Atatürk diyor ki: “Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins insandan oluşur. Olabilir mi ki bir kütlenin bir parçasını ilerletelim, diğerini göz ardı edelim de kütlenin hepsi yükselme şerefine erişebilsin?
Mümkün müdür ki bir topluluğun yarısı topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı göklere yükselebilsin?
Şüphe yok yükselme ve ilerleme adımları, dediğim gibi, iki cins tarafından beraber, arkadaşça atılmak ve gelişme alanında birlikte yol alınmak gerektir.
Böyle olursa DEVRİM BAŞARILI OLUR.”


         KADINLARIMIZA “EŞİT YURTTAŞLIK HAKKI”NIN VERİLMESİ

Osmanlı’da erkek kul kadın da cariye idi. Ümmetçiliğin egemen olduğu Topluma da Reaya deniyordu…
Toplumda HUKUK BİRLİĞİ VE DÜZENİ olmadığından, kadın erkek arasında da eşitsizlikler vardı.
Kadınlara devlet yönetimine katılma hakkı tanınmamıştı…
Özel yaşamda da eşitsizlik büyüktü: Bir erkek dört kadınla evlenebilirdi. Boşanma hakkı da ilke olarak, yalnızca erkeklere tanınmıştı. Erkek, mahkeme kararı olmadan dileği anda karısını boşayabiliyordu.
Miras alanında kız çocuklarının payı erkek çocuklarının yarısı kadardı.
Mahkemelerde, o da belli davalarda, iki kadın tanık bir erkek tanık yerine geçerdi.
Kadının ekonomik yaşama atılması da mümkün olamayacak ölçüde zordu.
Kadınlara meslek yaşamı çok ender istisnalar dışında-ebelik gibi- tamamen kapatılmıştı.
Seçme ve seçilme hakkı düşünce bazında bile söz konusu değildi…
Atatürk Devrimiyle gerçekleşen Cumhuriyetle erkek KULLUKTAN, kadınlar da CARİYELİKTEN kurtularak, özgür yurttaşlar olmuşlardır…
Yeni Dönemde; Türk kadınının ekonomik, sosyal ve siyasal yaşama katılımlarının sağlanabilmesi için bir dizi değişiklik yapılmıştır…
1926 yılında TBMM’nce kabul edilen TÜRK MEDENİ KANUNU İLE erkelere ve kadınlarımıza önemli ölçüde YURTTAŞLIK HAKLARI verilmiştir…
Ancak, kadınlarımıza EŞİT YURTTAŞLIK HAKLARI SEÇME VE SEÇİLME HAKLARI VERİLEREK, sağlanacaktır…
Kadınlara, 1930 yılında belediye seçimlerinde seçme hakkı verilmiştir.
1933 yılında çıkarılan Köy Kanunuyla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 1934’te Anayasada yapılan bir değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme haklarının tanınmasıyla, Türk kadını layık olduğu değere kavuşmuştur.
Gazi Mustafa Kemal; “Dünyada hiç bir milletin kadını Ben Anadolu Kadınından fazla çalıştım. Milletimi kurtuluşa ve zafere götürmekte Anadolu Kadını kadar emek verdim’, diyemez” sözüyle yücelttiği TÜRK KADININA; birçok Avrupa Devletinden önce bu hakları verişi anlamlıdır…
Bu yasa uyarınca, düzenlenen, 1935 yılındaki seçimde 17 Kadın Milletvekili TBMM'nin 5.Dönemine girmiştir.
Bu sayı, 1936 ara seçiminde 1 artarak, 18’e yükselmiştir.
Böylece, TBMM'nin o tarihteki 395 genel mevcuduna göre, kadınlarımız Yüzde 5 temsil oranına kavuşmuştur.
Ne yazık ki, bu oran 2007 yılına kadar aşılamamıştır.
2007’deki seçimi kazanan 48 Kadın Milletvekili ile kadınlarımızın 550 sandalyeli TBMM’deki temsil oranı Yüzde 7’ye ulaşmış; 22 Haziran 2011 seçiminde bu oran ikiye katlanarak, Yüzde 14’e yükselmiştir.
         22 Haziran 2011’de TBMM’nin 24.Dönemine seçilen 78 Kadın Milletvekilimizin Siyasal Partilere göre dağılımı şu şekildedir.
AKP’DEN: 45, CHP’DEN: 19, MEHP’DEN: 3 DTP’DEN: 11
Bu sayı yeterli midir? Elbette ki, değildir. 75 milyonluk Türkiye nüfusunun yarısını oluşturan kadınlarımız, TBMM’deki temsil oranının niçin Yüzde 50’nin altında kaldığını, sormalı ve sorgulamalıdırlar.
Çağdaş Ülkelerin kadınları bunu sorgulayarak ve de haklarını savunarak, bugün bizim önümüze geçmişlerdir.
Oysa kadınlara parlamenter olma hakkını kazandıran yasalar, onlarda bizden daha sonra (Fransa’da 1944, İtalya’da 1945, Yunanistan’da 1952, İsviçre’de ise 1971 yılında) kabul edilmiştir.
İşgalci Emperyalizme karşı, erleriyle omuz-omuza savaşan kadınlarımız, bugün Çağdaş Cumhuriyetimizin kendilerine sağladığı hak ve özgürlüklerden yeterince yararlanamamaktadır.
Daha acısı; Onlara yöneltilen şiddet, Ulusumuzun onurunu ve aydınlığını karartmaktadır.
Hak verilmez, alınır… Ve de, kullanılır.
Kadınları öteleyen (erkeklerin egemen olduğu) toplumda, yasa çıkarmak yetmez. Yasaları uygulayacak, çağdaş hukuk düzeninin sağlanması gerekir.
Eli öpülesi kadınlarımız bunu gerçekleştirmek için, bilinç ve inançla, hiç yılmaksızın mücadele etmelidirler.
Kadınlarımızın özgür, eşit yurttaş olabilmeleri, ancak ülke ve ulusun bağımsızlığı ve bütünlüğü ile olanaklıdır.
Ülke ve ulusun bağımsızlığının olmadığı yerde, kadın haklarından, eşit yurttaşlıktan söz edilemez.
Kadınlarımız, ikinci sınıf insan yerine konulmasına izin vermemelidir.
Kadınlarımız, Laik Cumhuriyet rejiminin kendisine sağladığı hak ve özgürlüğe -ÇAĞDAŞ UYGARLIK YOLUNDA-; sonuna kadar sahip çıkmalıdır…

122- TEKKE- ZAVİYE VE TÜRBELERİN KAPATILMASI!


AHMET AVCI

TEKKE –ZAVİYE VE TÜRBELERİN KAPATILMASI
30 kasım 1925


Cumhuriyet’in kurulmasıyla, ülkemizde; Devlet ve hukuk düzeninin LAİKLEŞTİRİLMESİ toplumsal yaşayışa da yansımıştır. Laik düzende varlığı gereksiz kurumlar kaldırılmış, modernleşme ve çağdaşlaşma sağlanmıştır.
Osmanlı Devletinde, belli bir mezhep içinde Tanrı’ya erişmek yolunda yöntemler arayan dini akımlara TARİKAT, tarikat üyelerinin toplandıkları ve yaşadıkları yerlere de TEKKE VE ZAVİYE denilirdi.
Tekkelerde oturan ve hizmet eden kişilere de DERVİŞ denilirdi. Bunların başında da ŞEYHLER bulunurdu.
TARİKAT ŞEYH VE ÜYELERİ, hangi yolla düşünmekle Tanrı’ya daha fazla yaklaşılabileceği üzerinde türlü yöntemler saptarlar, TEKKE VE ZAVİYELER hep bu işlerle uğraşırlardı.
Türlü Meslek kuruluşları, bazı Tarikatlara bağlıydılar. Bu nedenle, Tarikatların ileri gelenleri büyük saygı görürler, tekkelerde adeta saltanat sürerlerdi.
Tarikatçılığın pratik hiçbir yararı olmadığı gibi, TÜRK HALKINI TÜRLÜ DİNSEL AKIMLARA AYIRDIĞI için büyük zararları vardı.
İslam Dininin esaslarında da TARİKATLARA YER YOKTU. Buna rağmen, türlü meslek çevreleri ve toplumsal gruplar,  tarikatçılığı geliştirmişlerdi.
Özellikle son YÜZYILDA, Tekkeler ve Zaviyeler, birer TEMBELLİK VE MİSKİNLİK OCAĞI olmuştu. Sayıları çok da artan bu yerlerde GENÇLER TEMBELLİĞE alıştırılıyorlardı.
Tekke ve Zaviyeler tam anlamı ile DİNSEL SÖMÜRÜ MERKEZLERİ İDİ.
Hemen her yerleşim bölgesinde bunlara rastlanırdı. Büyük kentlerde ise sayıları yüzleri aşardı.
 30 Kasım 1925 günü çıkartılan bir yasa ile TEKKE VE ZAVİYELER KALDIRILDI.
ŞEYHLİK, DERVİŞLİK, SEYİTLİK, DEDELİK,  ÇELEBİLİLİK, BABALIK, EMİRLİK, NAİPLİK, HALİFELİK, FALCILIK, BÜYÜCÜLÜK, ÜFÜRÜKÇÜLÜK MUSKACILIK gibi, Tarikat unvanlarının da kullanılması yasaklandı.
Bu tip adamların o zamana değin giydikleri gülünç kıyafetleri de yasaklandı.
Tarikatlar kaldırıldıktan sonra, onların üyelerinin unvan ve kıyafetleri de yaşayamazdı.
Böylece gerçek İslamlıkla ilgisi olmayan bu yapay kuruluşların yaşamaları son buldu.
Bugün; TEEKE VE ZAVİYELERİN yeniden açılmasını isteyen ZİHNİYET, ÇAĞDAŞLAŞMA YOLUNDA, CUMHURİYETİN’İN KURULUŞ YILLARINDA atılan bu olumlu adımı YOK SAYMAYA çalışmaktadır…
TEKKE VE ZAVİYELERİ DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTÜ ya da SİVİL TOPLUM ÖRGÜTÜ OLARAK GÖRMEK MÜMKÜN DEĞİLDİR…
Buna ancak; dini çıkarları için kullanan örgüt demek mümkündür…
Osmanlı döneminde yaşanmış hem de PADİŞAHLARCA YAŞANMIŞ iki örneği GÖRÜŞÜNÜZE SUNUYORUM…

·        Tüm Osmanlı Padişahları da, türlü-çeşitli tarikatlara girmişlerdir; Veli diye anılan, 2.Beyazıt da; CEMALİYYE TARİKATINA katılmıştır.
İşte bu Padişah, boynuna takılan bir tasma ile şeyhinin huzuruna getirilmiştir.
“ŞEYHİ OLMAYANIN ŞEYTANI OLUR” hükmü, böylece hükümsüz kılınmak istenmiştir.

·        Falcı Padişah 3. Mustafa, Prusya Kralı Frederik’e mektup yazarak, MÜNECCİM ister.
Kral verdiği yanıtta: ”Beni üç müneccimim var.
1. Devlet hazinesini dolu bulundurmak.
2. Barışta ve savaşta askeri eğitmek.
3. Tarih okumak…” der.

KAYNAKLAR:
1. Prof. Dr. Ergün AYBARS; Türkiye Cumhuriyeti Tarihi.
2. Prof. Dr. Bülent TANÖR; Kurtuluş ve Kuruluş.
3. Ahmet Taner KIŞLALI; Ben Demokrat Değilim.
4. Prof. Dr. Suna KİLİ; Atatürk Devrimi.
5. Prof. Dr. Ahmet Mumcu; Türk Devrimi’nin Temelleri ve Gelişimi.




2 Aralık 2012 Pazar

121- SUÇLU DEMOKRASİ Mİ!


AHMET AVCI

SUÇLU DEMOKRASİ Mİ!

Demokrasiye geçtiğimiz GÜNDEN bu yana; Seçilmiş yöneticiler, hep tenkit edilmişlerdir... 
Hırsız, yalancı, sahtekâr hatta Vatan haini denilmiştir...
Demokrasiye erken mi geçtik? 
Seçim yapmasını ya da seçmesini mi bilmiyoruz…
Halkımız DEMOKRASİYİ anlayacak olgunluk ve eğitime mi erişemedi?
Seçim sistemi; SEÇİLME BECERİSİNİ GÖSTERENLERİ Mİ öne çıkarttı...
AMA GERÇEK ŞU Kİ; BU YÖNETİCİLERİ BİZLER SEÇTİK...
YANLIŞLARINI GÖRDÜĞÜMÜZ HALDE DEĞİŞTİRME BECERİ VE GÜCÜMÜZÜ DE ORTAYA KOYAMIYORUZ... 
GÜNÜMÜZDE; HUKUKSUZLUK DİZ BOYU...
YARGISIZ İNFAZLAR, DÜŞMAN HUKUKLU YARGILAMALAR, ADALETİ DE YARGIYA OLAN GÜVENİ DE YOK ETTİ.
KİN VE İNTİKAM DUYGUSUYLA YÖNETİM, FÜTÜRSUZCA SERGİLENMEKTE.
ÜLKE VE TOPLUM BÖLÜNME NOKTASINDA.
EKONOMİ DİBE VURMUŞ DURUMDA, ÜRETİM YOK. İŞSİZLİK KABUL EDİLEMEZ BOYUTLARDA.
HALK GİTTİKÇE YOKSULLAŞMAKTA. 
KOMŞULARLA “SIFIR SORUN” POLİTİKASI; “SIFIR KOMŞU” NOKTASINA GELDİ…
İÇ VE DIŞGÜVENLİĞİMİZ; ABD’YE EMANET…
BÖLÜCÜ KÜRT İSYANI İLE BAŞA ÇIKAMADAN, KOMŞU ÜLKELERİN İÇ SORUNLARIYLA BOĞUŞUR HALE GELDİK…
BU ÜLKENİN KURUCUSU VE KURTARICISI VE KURTARICISI MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, UNUTTURULMAYA ÇALIŞILIYOR, ESERLERİ YOK EDİLİYOR. EN BÜYÜK ESERİM DEDİĞİ; CUMHURİYET VE DEMOKRATİK, LAİK REJİM TEHDİT ALTINDA... AMA BİZ HALA DEĞERLERİMİZE SAHİP ÇIKAMADIĞIMIZ GİBİ, OYUMUZA DA SAHİP ÇIKAMIYORUZ...
ATATÜRK DİYOR Kİ; “TOPLUMLAR, İCRAATLARINA TAHAMMÜL ETTİKLERİ YÖNETİMLERİN, HER TÜRLÜ KÖTÜ UYGULAMALARINA DA LAYIKTIRLAR…”

120- GÜZELBAHÇE MİLLİ ANAYASA FORUMU!


 GÜZELBAHÇE MİLLİ ANAYASA FORUMU:

 2 ARALIK 2012 Günü; MİLLİ ANAYASA FORMU İZMİR BAŞKANLIĞINCA DÜZENLENEN Güzelbahçe MİLLİ ANAYASA FORMUNA katıldım…

Av. Erdoğan ÖZER’İN yönettiği; Av. Tugay ŞEN, Av. Bülent BARATALI ve Av. Metin ÖNEY’İN katıldığı FORUM SON DERECE YARARLI OLMUŞTUR…

“Bölünme ANAYASASINA” HAYIR SÖYLEMİYLE BAŞLAYAN, TÜRKİYE’ NİN 96’NCI, İZMİR’İN 16’INCI MİLLİ ANAYASA FORMU, katılımcıların yoğun ve coşkulu ilgisiyle sürmüştür…

Bu forumdan aklımda kalanlar:
·        ÜLKEMİZ BÜYÜK BADİRELER İÇİNDEDİR VE DAHA ÖNCELİKLİ İŞLERİ VARDIR…
·        BU AŞAMADA YENİ BİR ANAYASAYA İHTİYAÇ YOKTUR…
·        TBMM’NİN YENİ ANAYASA YAPMA YETKİSİ YOKTUR.
·        YENİ ANAYASA’NIN BASINA YANSIYAN BÖLÜMLERİ; ÜLKENİN BÖLÜNMESİ VE MİLLETİN PARÇALANMASINA YOL AÇACAK HÜKÜMLER İÇERMEKTEDİR…
·        YENİ ANAYASA İLE TÜRK MİLLETİ VE ATATÜRK YOK EDİLMEK İSTENMEKTEDİR…



29 Kasım 2012 Perşembe

119- ÖLÜM ORUÇLARI


ÖLÜM ORUÇLARI

PKK, ÖLÜM ORUÇLARINI SONLANDIRMIŞ!
AÇLIK GREVİNİN BİTİŞİNE AKP NEDEN BU KADAR SEVİNDİ Kİ...
KİMSE AÇLIK GREVİYLE YAŞAMA SON VERİLMESİNİ İSTEMEZ.
BU YÜZDEN KARDEŞ KAVGASININ ÇIKMASINI DA...
ANLAYAMADIĞIM ŞU: HANİ AÇLIK GREVLERİ, ÖLÜM ORUÇLARI "ŞOV" İDİ...
ONLARI YÖNLENDİRENLER, "KUZU KEBABI" YİYORDU...
HATTA "REJİME" İHTİYAÇLARI VARDI...
NE OLDU DA GREVİN BİTMESİ İLE MUTLULUK TABLOLARI OLUŞTU...
ARINÇ NEREDE İSE ZİL TAKIP OYNAYACAK...
APO İLE NELER GÖRÜŞÜLDÜ...
ORUCUN BİTİRİLMESİ KARŞILIĞINDA NELER VADEDİLDİ Kİ?
PKK'YA VE ÖLÜM ORUCU EYLEMİNE MEYDAN OKUNURKEN, KAPALI KAPILAR ARDINDA HANGİ YÜZLE GÖRÜŞMELER SÜRDÜRÜLÜYORDU?
APO, RESMEN TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNE MUHATAP ALINMIŞTIR...
BU NASIL BİR SİYASET ANLAYIŞIDIR?
BU SONUÇLA; APO, ARTIK ÜLKEMİZDE SİYASİ BİR FİGÜRDÜR... VE ARTIK BDP'NİN DE GENEL BAŞKANIDIR... APO, BU UYGULAMA İLE PKK'NIN BAŞINDAN ALINIP KÜRT HALKININ LİDERİ YAPILMIŞTIR...
TÜRK MİLLETİ BUNUN AYIRDINA VARMAYACAK MI!
18 KASIM 2012

118-ÜLKEMİZ BÖLÜNMEKTE, MİLLETİMİZ PARÇALANMAKTADIR!


AHMET AVCI
29 KASIM 2012

ÜLKEMİZ BÖLÜNMEKTE, MİLLETİMİZ PARÇALANMAKTADIR!

Basından öğrendiğimize göre Apo’nun hazırladığı  “ikişer sayfalık üç protokol” üzerinde mutabakata varılmış ve uygulamaya konulmaya başlanmıştır.
Oslo, Kandil, İmralı görüşmeleri ve Müzakereleri sonucunda PKK TEMSİLCİLERİ, AŞAĞIDAKİ KIRMIZI ÇİZGİLERİNİ KAYDA GEÇİRMİŞTİR…
BUNA PKK-AKP MUTABAKATI DİYENLER DE VAR… (OSLO’DA HÜKÜMET TEMSİLCİSİ HAKAN FİDAN;  “Erdoğan ile Öcalan'ın yüzde 95 anlaştığını” söylemişti…)
PKK KIRMIZI ÇİZGİLERİ:
1. KÜRT KİMLİĞİNİN ANAYASAL GÜVENCEYE ALINMASI.
2. ANADİLDE EĞİTİM.
3. KÜRTLERİN ÖZ YÖNETİMİ- ÖZERKLİK.
4. ÖCALAN'IN TUTUKLULUK KOŞULLARININ İYİLEŞTİRİLMESİ.

Günümüzdeki siyasi ve hukuki gelişme ve DÜZENLEMELERE bakınca, yukarıda sıralanan dileklerin, yerine getirilme çabalarının sergilendiğini görmekteyiz…
Göremediğimiz ise; SİLAHLARIN BIRAKILMASI, AKAN KANLARIN BİTİRİLMESİ, ANALARIN GÖZYAŞLARININ DİNMESİ, ÜLKEMİZDEKİ TERÖRÜN BİTMESİ…

ANLAŞILIYOR Kİ; KÜRTLER HAK DEĞİL, İMTİYAZ İSTEMEKTEDİRLER…
Ebette onlar, isteyebilirler de, YA BUNA DEVLETİMİZİN SICAK BAKMASINA NE DEMELİYİZ!
İnanıyoruz ki; yukarıda dört maddede toplanan istekleri karşılansa da terör bitmeyecektir…

NE YAZIK Kİ MISIR MİLLETİ KADAR BİLE OLAMIYORUZ…
DEMOKRASİ GELECEK DİYE ÇABA HARCARKEN BAŞLARINA SULTAN (FİRAVUN) GETİRDİKLERİNİ GÖREBİLDİLER.

Bugüne kadar; Muhalif Basını, Aydınları ve TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ mensuplarını sindirme, HATTA TERÖRİST OLARAK YARGILAMA, TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİ DEVRE DIŞI BIRAKMA planının arkasında; AKP, FETO VE ABD’NİN olduğunu düşünüyorduk…
Müzakere sonuçları ve gizli tanıklar dikkate alındığında; bu ortaklıkta PKK’NIN da işlev yüklendiğini görmüş oluyoruz…
TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNİN SİNDİRİLMESİNİN ASIL AMACINI ŞİMDİ DAHA İYİ ANLIYORUZ…
BÜYÜK KÜRDİSTAN’NIN OLUŞTURULMASI…
SEVR ANTLAŞMASININ YÜRÜRLÜĞE KONULMASI…

ABD VE İSRAİL’İN ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA; BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ ADIM ADIM UYGULANMAKTADIR…

PKK, YA DA TERÖRLE MÜCADELEDE ASKERLERİMİZ ÜÇER BEŞER ŞEHİT DÜŞMEKTEDİR…
BÖLÜCÜ TERÖRÜN  YALNIZCA GÜVENLİK KUVVETLERİN ÇABASIYLA BİTMEYECEĞİ, 30 YILDIR VERDİĞİMİZ, ASKERİ VE EKONOMİK KAYIPLARLA DA ORTAYA ÇIKMIŞTIR.
ADI KONULMASA DA BÖLÜCÜ TERÖRÜN ARKASINDA EMPERYALİZM VARDIR…
ABD VARDIR…
AVRUPA BİRLİĞİ VARDIR…

Terör yaygınlaştığında “BUNLAR ÜÇ BEŞ ÇAPULCU” DİYE KÜÇÜMSEYEN SİYASETÇİ DE OLMUŞTUR…
“Terörle bir yere varılmaz”,   “şehitler ölmez, vatan bölünmez” söylemleriyle bu günlere geldik…
Terörle nereye varıldığını artık görüyoruz…
Şehitlerin de öldüğü ile kaldığını görüyoruz…
ABD VE BARZANİ'YLE İŞBİRLİĞİ YAPILARAK, TERÖRİSTLE MÜZAKERE YAPILARAK, TERÖRÜN BİTİRİLMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR…
VATANIN VE MİLLETİN BÖLÜNMESİ DE GÜNDEMDEDİR…

Devletimizin TÜM KOMŞULARLA BAŞI BELAYA SOKULMUŞTUR…
“TAM BAĞIMSIZLIK” İLKEMİZ DE; “YUTTA BARIŞ DÜNYA’DA BARIŞ” İLKEMİZ DE YOK SAYILMIŞTIR…

ÜLKEMİZ BÖLÜNÜYOR…
MİLLETİMİZ PARÇALANIYOR…
DEVLETİMİZİN EGEMENLİĞİ DE BAĞIMSIZLIĞI DA TEHDİT ALTINDADIR…

Ülkemizin öncelikli sorunu; BÖLÜCÜ TERÖRDÜR…
Terörün dış bağlantılarını kesmeden, ekonomik kaynaklarını kurutmadan, siyasi desteğini engellemeden, iç ve dış ikmal desteklerini durdurmadan, halk desteğini önlemeden, kendisini Kürt olarak görenlere; birinci sınıf VATANDAŞ olduğu duygusunu veremeden terör önlenemez…

TOPYEKÛN BİR MÜCADELE İLE TERÖR BELASINDAN DA, EMPERYALİZM’MİN KISKACINDAN DA KURTULURUZ…

DAHASI ÜLKEMİZİ BÖLÜNMEKTEN, MİLLETİMİZİ PARÇALANMAKTAN, DEVLETİMİZİ YIKILMAKTAN KURTARIRIZ…





Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar