29 Kasım 2011 Salı

79- ATATÜRKÇÜLÜK NEDİR, NE DEĞİLDİR!


Ahmet AVCI
29 KASIM 2011


ATATÜRKÇÜLÜK NEDİR, NE DEĞİLDİR!

Atatürkçülük; en yalın tanımı ile Atatürk’ü anlamak ve tamamlamaktır.
Atatürk’ü anlamak; Atatürkçü düşünceyi canlı tutmanın ilk basamağıdır.
Atatürk’ü tamamlamak ise; Atatürkçü eylemi geliştirmenin ilk koşuludur.
Bugün kurduğu düzen yaşayan ve tarihe damgasını vuran tek lider, Atatürk’tür.
Atatürk’ün amacının ülkemizi ve ulusumuzu; Çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkarmak olduğunu biliyoruz.
Mustafa Kemal’in bu hedefe ulaşmak için; 1920'lerde kullandığı araçlarla 1930’larda kullandığı araçların aynı olmadığını da biliyoruz. Bugün de bu amaca ulaşmak için farklı araçlar kullanmak gerektiğinin de bilincinde olmalıyız.
1920’lerdeki hatta 1930'lardaki; çağdaş uygarlık düzeyi ile bugünkü çağdaş uygarlık düzeyinin aynı olduğunu söyleyebilir miyiz?
O’nu bugün yaşatan ve yarınlarda da yaşatacak olan temel öğe; TUTARLI, DENGELİ ve UYGULANABİLİR BİR DÜŞÜNCE SİSTEMİNE SAHİP OLMASIDIR.
Biz bu sisteme; ”ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE SİSTEMİ” diyoruz. Atatürkçülük ve Atatürkçü düşünce sistemi kavramları, günlük yaşantımızda da sıkça kullanılmaktadır.
Bu kavramlar, Anayasamızın, fikri özünü oluşturmasının yanında, toplum yaşamımızı yönlendiren, birçok önemli yasada da belirleyici, yönlendirici ve yol gösterici nitelikleri ile kullanılarak, kurumsallaştırılmıştır.
“Atatürkçü Düşünce”; Mustafa Kemal Atatürk’ün, kaynağını ve gücünü Türk Ulusu’ndan, O’nun binlerce yıllık tarihi geçmişinden ve kültüründen aldığı; günümüz koşullarına, akla, mantığa, Türk Ulusu’nun ihtiyaçlarına, isteklerine, yetenek ve becerilerine, çağdaş bilim ve teknolojinin gereklerine uygun biçimde geliştirdiği; Türk İnsanının ve Türk toplumunun davranış ve faaliyetlerini, Türk Milli Hedefleri doğrultusunda, yönlendirmek ve yönetmek için ortaya koyduğu, düşünce ve görüşlerin tümüdür.
            Atatürkçü düşünceyi, bir bütün olarak, kendisine yaşam biçimi olarak seçmiş ve uygulamakta olan kişiyi; ”Atatürkçü”,  Atatürkçülerin topluca ve bir bütünlük içinde ki davranış ve eylemlerini de “Atatürkçülük” olarak tanımlamalıyız.
            Atatürkçü düşüncenin en büyük özelliği; günümüze dek, kitleleri yönlendiren düşünce sistemlerinin dışında, tümüyle Türklüğe özgü, MİLLİ bir karakter taşımasıdır.
            Atatürkçü Düşünce, Türk Toplumunu her alanda geliştirmeyi hedef almasına karşın; Evren-Dünya-İnsan ve Toplum’a ilişkin ortaya koyduğu fikirleri ve özellikle “Millet Egemenliği”, ”Milli Hâkimiyet” ve “Tam Bağımsızlık” gibi, temel düşünceleri ile artık bizim malımız olmaktan çıkmıştır. Evrensel boyutlara ulaşarak, Dünya uluslarının ortak malı olmuştur.
            Ulusumuz, Atatürkçü Düşünce sistemini yaşama geçirecek teşkilatları, Anayasa ve Yasalarla kurarak, güvence altına almıştır. Bu yasalar hazırlanırken, Atatürk ilkeleri esas alınmıştır.
            Atatürkçülük; Atatürk’ün gerçekleştirdiği devrime, ortaya koyduğu düzene sahip çıkmak ve bu düzenin çağdaş uygarlık doğrultusunda geliştirilmesine çalışmaktır.
Atatürkçülük; Atatürk’ün yaptıklarını; bilmek, kabul etmek, benimsemek, uygulamak ve getirdiklerini daha ileriye götürmek için çaba harcamaktır.

Atatürkçülük, iki ana öğeden oluşur:
1.            Temelinde “Kurtuluş Savaşı’nın harcı” vardır, “Tam Bağımsızlığı” hedef alır ve “Emperyalizm”e karşıdır.


23 Kasım 2011 Çarşamba

78-HEDEF ATATÜRK MÜ? TÜRK DEVRİMİ Mİ?




HEDEF ATATÜRK MÜ?  TÜRK DEVRİMİ Mİ?



       Ülkemiz bir tarih yaşamaktadır…

Bunun adına DÖNÜŞÜM MÜ,  YENİDEN YAPILANMA MI, KARŞI DEVRİM Mİ demeliyiz?

Kürt Açılımı, Ermeni Açılımı, Kıbrıs Açılımı yetmedi; Şimdi de Dersim Açılımı, Şeyh Sait Açılımı, İskilipli Hoca gibi Hainler açılımı başlamıştır…

Asteğmen KUBİLAY’IN kafasını kesen Derviş Mehmet’in mağdur edildiği vurgulanacak, Sıkıyönetim Mahkemesi Başkanı Muğlalı şahsında Türkiye Cumhuriyeti mahkûm edilecek.

İnönü ve Atatürk’ün mahkûm edilmesine sıra gelecek…

Osmanlı Açılımı ardından, Vahdettin, Osmanlı Hanedanı ve Son Halife Abdülmecit’ten özür dilemeye sıra gelecek…

OSMANLI DEVLET’İNİN YIKILMASI VE TÜRKİYE CUMHURİYETİ’NİN KURULMASI HATTA KURTULUŞ SAVAŞI SORGULANACAKTIR…

SORUMLU GÖRÜLENLER, MAHKUM EDİLECEKTİR…

Ne oluyoruz?

İntikam mı alınıyor?

Rövanş mı alınıyor?

Bunun adı; acıları paylaşmak değil, yaraları kaşımak ve Mustafa Kemal ATATÜRK dönemini kötüleme, yok sayma ve mahkûm etme eylemidir…


18 Kasım 2011 Cuma

77- DİNÇER ÖZYÜNLÜ ÖĞRETMENİMİZİ ZİYARET

17 KASIM günü öğleden sonra, arkadaşlarım; Mevlüt YEŞİLYUT, Baki ÖZALP, Bülent ZENGİNYÜREK, Hasgül KARAKAŞOĞLU, Bülent OLÇUN ve Fevzi Aydın'la birlikte Rahatsız olan Erzincan Askeri Lisesinden Coğrafya Öğretmenimiz Dinçer ÖZYÜNLÜ'YÜ evinde ziyaret ettik...
Hocamızın iyileşmekte oluşunu görmek, bizleri sevindirdi...
Öğretmenimizin bizler yanındaki mutluluğu de bizleri ayrıca memnun etti...
Hocamızın nefis ikramı ve güzel bir sohbetten sonra, bir buçuk saat kaldığımız evinden, öğretmenimize sağlık ve afiyet dileyerek ayrıldık...

9 Kasım 2011 Çarşamba

76- NÖBETÇİ MİLLET!

Bir ülkenin onurunu ve saygınlığını koruyarak, nasıl değiştirileceğini, dönüştürüleceğini, nasıl çağdaş ve örnek cumhuriyet haline getirilebileceğini; hem tarih yazarak hem de tarihe not düşerek gösteren Atatürk’ü, aramızdan ayrılışının 73’üncü yılında; özlemle, minnetle, şükranla anıyor ve arıyoruz.
Ahmet AVCI

NÖBETÇİ MİLLET

Behçet Kemal ÇAĞLAR

Yaradan hey Yaradan!
Dört yıl değil bin yıl geçse aradan
Sensin ateş diye kanımızdaki
Sesin ışık diye önümüzdeki!
Ey yanımızdaki

Beş on mermere, bir avuç toprağa sığan
Sınırsız mavi umman hey!

Yeni kıyılar bulur, yeni yarlar kazardın
Sen her köpürüp taşmanda;
Her konuşmanda
Milletin alın yazısını yeniden yazardın.

Bakışların inanmayanı ezerdi
Sağ kolun bir tırpana benzerdi:
Başlardı yurt tarlasında düşüncenin hasadı.
Cümlelerin ya örsten kalkardı
Ya çıkardı kından.

Başak saçların sarkardı harman alnından:
Halk, biçilmiş ekin gibi, düşerdi dizlerine.
Milyonlar katılırdı sözlerine
Mıknatısa koşan zerreler gibi.
Köhne kanaatler, köhne küreler gibi
Sözünde çarpışıp düşerdi.

Tam sustuğun gün kıyamet oldu
Tam konuştuğun anlarsa mahşerdi:
Rab, gökte "dinleyin" derdi meleklerine;
Yıldızlar girerdi yeni mahreklerine;
Nehirler kavuşurdu yeni denizlerine:
Halk biçilmiş ekin gibi düşerdi dizlerine.

Şimdi nöbetçi olmak için Anıtkabrine
Tamamlayabilmek için tavafını
Sarmış yalın kılıçlar gibi etrafını
Tutuyor nöbet.

Bu millet:
Bu, vaktiyle ayaklarını ummanlar yalayan
Bu, üç kıtayı atının nallarıyla damgalayan
Bu, Timur'u, Atilla'yı, Oğuz'u
Bu, Yıldırım'ı, Fatih'i, Yavuz'u
Bu, seni yetiştiren ulu millet.

Vakar ve haysiyetle dimdik
Uyanık, tetik
Anıtkabirinde tutuyor nöbet.

Dünya dönüp dolaşıp
Boğazlaşıp dalaşıp
Ergeç ve ancak
Milli misaklarda karar kılacak.

Ey en büyük usta!
Düşünen olmadı bu hususta
Senden evvel ve senden ileri.

İlk müjdeyi, ilk haberi
Senden almıştı cihan
Ta o zamandan
Anlayamadığına yansın.

Sen, dünyanın dönüp dolaşıp geleceği
Uğrunda milyonların seve seve öleceği
En büyük maksat için
Dünyaya ilk karşı koyansın.

Nasıl içimizdeysen bütün varınla
İşte öylece dünya davalarındasın!

O ışık saçların, o alev sözlerinle
O gök gözlerinle sen.
Ey ıssız geceler içinden
Bize eşsiz sabahı getiren!

Ey asırlardır dul bayrağın eşi
Ey gece yarılarımızın güneşi
Ey ışık saçlar
Ey yele kaşlar
Ey çekilmiş hançer bakışlar
Ey fikri döven şakaklar
Ey kalem parmaklar
Ey ay-yıldızlı el
Ey en güzel
Ey en büyük
Ey Atatürk!

Getir dudaklarını bir bir alnımıza koy
Dağlansın ateşinle bu soy.
Oy Atatürk oy...

İrkilmez Ata çocuğu irkilmez:
Zapt edilmez, Atam, zapt edilmez
Biz varken senin hisarının burçları:
Bakışlarımız kılıç uçları
Bekliyoruz devrimini biz.
Çökmeyeceğiz diz
İsterse hayat zehrolsun
İsterse refah kahrolsun
İsterse kurşun düşsün yanımıza belimize

İsterse geçinmek için bir dilim
Kuru ekmek geçmesin elimize.

Halel gelmez bizim ateşimize;
Dünya düşse peşimize
Yer sarsılsa yerinden
Ne senden geçeriz, ne senin eserinden.

Behçet Kemal ÇAĞLAR


5 Kasım 2011 Cumartesi

75- MUSTAFA KEMAL ATATÜRK NELER YAPMIŞTIR

Ahmet AVCI
5 KASIM 2011

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK NELER YAPMIŞTIR?


Liseyi, Erzincan Askeri Lisesinde okudum. Türkçe ve Kompozisyon öğretmenimiz Yüzbaşı Hüseyin AĞCA idi. Allah Selamet versin, şimdi, Ankara’da yaşamakta ve hala öğrenci öğretmen dostluğumuz sürmektedir. Ben de her fırsatta elini öper hayır dualarını alırım…
Hiç unutmuyorum, bir kompozisyon sınavında “Atatürk neler yapmıştır?” diye sormuştu…
Herkes gibi ben de bir şeyler yazdım ve ZAYIF not aldım… En yüksek notu da “NELER YAPMADI Kİ” diye yazan arkadaşımız almıştı… Öyle şeyler yazılmıştı ki… Halide edip’i bile işin içine karıştıranlar da vardı…
Öğretmenimiz notları okuduktan sonra; “En yüksek notu; “ATATÜRK NELER YAPMADI Kİ DİYENE VERDEM AMA BU YANIT BİLE ATATÜRK’ÜN YAPTIKLARINI ANLATMAYA YETMEZ” dedi ve uzun uzun ATATÜRK’Ü ve YAPTIKLARINI anlattı…
Neler anlattığını doğal olarak şimdi anımsamıyorum, ama bu içime dert oldu ve o günden bu yana “Atatürk” konusunu kendimce araştırmaya yöneldim…
Hatta emeklilikten sonra yedi yıl da Ege Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılâp tarihi Bölümünde, Okutmanlık yaptım.
Şimdi de ben “ATATÜRK NELER YAPMIŞTIR?” sorusuna kendimce yanıt bulmaya çalışıyorum.
Bu yazımı, Değerli Öğretmenim Hüseyin AĞCA’ YA sunuyorum. Bakalım bu kez geçer not alabilecek miyim?

ATATÜRK NELER YAPMIŞTIR? YA DA NELER YAPTIĞI İÇİN ATATÜRK OLMUŞTUR?

1. YARI SÖMÜRGE DURUMUNDAKİ BİR ÜLKEYİ BAĞIMSIZLAŞTIRMIŞTIR.

Beynimizi ve vicdanımızı; Arap’ın, Ülkemizi; Emperyalistlerin işgalinden kurtararak, Yarı Sömürge durumundaki ve etrafı düşmanlarla çevrili bir devleti bağımsızlaştırmış ve çevresi dost ülkelerle çevrili bir Cumhuriyet devleti kurmuştur. Böylece sömürgecilikten yeni kurtulmuş ya da kurtulmakta olan ülkelerle birlikte tüm dünyaya örnek olmuştur.

2.  

2 Kasım 2011 Çarşamba

74- MUSTAFA KEMAL ATATÜRK KİMDİR?

Ahmet AVCI     
2 KASIM 2011


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK KİMDİR?

                  
“Gerçek sevgi bilgiden doğar, Atatürk’ü sevmek bilgiden doğmuyorsa değeri yoktur.” İlhan SELÇUK

         Kişiliğimizi, bireysel ve toplumsal onurumuzu, uygar yurttaşlardan oluşan çağdaş bir devlet oluşumuzu ve tüm evrensel değerlerimizi borçlu olduğumuz Mustafa Kemal Atatürk’ü, anlatmak hem çok kolay hem de çok zordur.
         Her ölümlünün sürecini o da yaşadı. Ama 57 yıl süren bu kısa ömür içerisinde yaptıklarının büyüklüğü tartışılamaz.
         Selanik’te orta halli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Mustafa, Askeri okulda Kemal, Sakarya meydan Muharebesinde Gazi, Cumhuriyetle Atatürk oldu.
         Devrimci savaşlarla yücelerek, çağdaş bir devletin kuruculuğuna yükselen Mustafa kemal’in yaşamında destansı bir öz vardır. İşte bu destansı gerçek, Atatürk’ün yaşamından söz ederken duygularımızın ağır basmasına yol açar. Ne var ki, duygular; toplumsal devinim sürdükçe ve yeni kuşaklar yetiştikçe yıpranır durulur.
         Kocatepe’de Mustafa kemalle birlikte savaşmış, ya da Cumhuriyet Devrimlerini Atatürk’le algılamış bir yurttaşın coşkusunu; bu olayları yaşamamış, kuşakların duymasına olanak var mı?
         İzmir’in işgali ya da Mütarekenin kara günleri bizlere tarihin derinliklerinde kalmış bir sisli öykü gibi gelmekte.
         Kurtuluşun kıvancını; o günleri yaşamış ama birer bire tükenerek toprak olmuş, insanların artık atmayan yürekleri ile algılamak mümkün mü?
         Düşünelim; bir genç olarak, bir yurttaş olarak, bir aydın olarak Atatürk’ü ne kadar tanıyoruz? Ne kadar biliyoruz?
         Atatürk kimdir? Neler yapmıştır? Neler yaptığı için Atatürk olmuştur? Devrimi nedir? Düzeni nedir? İlkeleri nelerdir? Atatürkçülük nedir?
         Eğitim, kültür ve ekonomik yaşamlarımızda emirlerine uymaya çalıştık mı? Çağdaşlaşma ilkesine uyduk mu? Uyduk mu çağın gidişine? Olayları Atatürkçü görüşle yorumladık mı? Atatürk’ün söylevini en azından bir kez okuyabildik mi?
        

Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar