30 Haziran 2013 Pazar

192-BİR HARBİYELİNİN 47 YILLIK HAYALİ...

BİR HARBİYELİ’NİN 47 YILLIK HAYALİ…

1966 Yılı öğretim yılı sonunda ERZİNCAN ASKERİ LİSESİ’Nİ bitirerek, arkadaşlarımla birlikte KARA HARP OKULU ATIŞ VE TATBİKAT BÖLGESİ olan MENTEŞ’E gelmiştim…
Artık HARBİYELİ olmuştuk…
Yeni bir yaşam ve HEDEFLERİMİZ vardı…
Ağır ve yorucu EGİTİM VE ÖĞRETİM görüyorduk…
Kimi komutanlarımız buna; “ÇELİĞE SUYUN VERİLMESİ” diyordu…
“SİZ BURADA KOMUTAN OLARAK, YETİŞTİRİLECEKSİNİZ. GELECEĞİN KOMUTANLARI SİZLER OLACAKSINIZ…
HARP, SANATINI BURADA ÖĞRENECEKSİNİZ…
KOMUTAN, BİLECEK, YAPABİLECEK, YAPTIRABİLECEK, YETENEK VE NİTELİKLERE SAHİP OLMALIDIR…” deniyordu…
Daha ilk günde maddi ve Manevi yükümlülüklerin altına girdiğimizin farkında idik…
Menteş; genel olarak KAMP olarak anılırdı, ama; DENİZE GİRİŞ ÇIKIŞIMIZ DA EĞİTİMİN BİR PARÇASIYDI…
Bu kamp süresinde hafta sonları da çevreye GEZİLER DÜZENLENİRDİ…
Hem ASKERİ BİRLİKLER, HEM DE ANTİK KENTLER TANITILIRDI…
Efes Antik Kenti, Meryemana Evi, Sart Harabeleri, Bergama Antik Kenti anımsayabiliyorum.
Bergama Antik Kenti ASKLEPİON’nun(*) anılarımda ayrı bir yeri var…
Asklepion gezildi… Bilgiler aktarıldı.
Çok etkilenmiştim…
Hatta duygulanmıştım…
Binlerce yıllık bir uygarlığın sahibi olmak, Milletim adına beni de gururlandırmıştı…
Bir Harbiyeli olarak da; milletimin ve devletimin olanaklarının kullanılarak, böylesi gezilere getirilmek MİNNET duygusu uyandırmıştı bende…
Tüm HARBİYELİLER, AÇIKHAVA ANTİK TİYATRODA TOPLANDIK…
Bir komutanımız, Topluca HARBİYE marşını söyletti…
Ses ve görüntü olarak, MUHTEŞEM bir tablo ortaya çıkmıştı
HARBİYE MARŞI; bugün bile BİZLER İÇİN AYİN GİBİDİR…
Gezi işi bitince; kumanyalarımız dağıtıldı…
Bir düzen içinde yerimizi aldık. “TANRIMIZA HAMDOLSUN MİLLETİMİZ VAROLSUN” duamızı okuyarak, kumanyamızı yedik…
Ben yemek sırasında aht ettim: YEMEK YEDİĞİM YERİ BELİRLEYECEKTİM ve ileride çocuklarımı da buraya getirecektim…
Yıllar sonra; 1978 yılında; kızım Nilgün(7) ve Oğlum METE HAN’I(5) aynı yere getirdim ve ASKLEPİON’U gezdirdikten sonra yemek yediğim taşı gösterdim…
Mutluydum…
O gün torunlarımı getirmeyi doğrusu düşünmemiştim…
Zaman geçti…
Emekli oldum…
2013 yılı 29 HAZİRAN CUMARTESİ günü; torunum İLAYDA(16) ve torunum ATA AHMET’İ(12) getirmek kısmet oldu…
Denirdi ki; İnsan Hayal ettiği müddetçe yaşarmış…
Anlıyorum ki; ANILARI YAŞATMAK DA; YAŞAMIN BİR PARÇASIYMIŞ…
Bu hafta sonu; iki düğün vesilesiyle; MANİSA, MENEMEN; SOMA ve Kırkağaç’ı dolaştık…
Manisa’da üç yıl İl Merkez Jandarma Bölük Komutanlığı, Kırkağaç’ta da üç yıl Eğitim Tabur komutanlığı, İzmir’de de iki yıl İl j. Alay Komutan yardımcılığı görevlerinde bulunmuştum…
Yol boyunca; torunlarıma anlatıp durdum…
Dilerim onlar da torunlarına anlatacak şeyler bulurlar…

30 HAZİRAN 2013
Ahmet AVCI


(*)BERGAMA ASKLEPİON ÖREN YERİ:
Bergama Asklepion'u Eskiçağ'da Epidaurus ve Kos'taki örneklerine eşdeğer önemde bir sağlık tedavi merkezi idi.
Pausanias'a göre Bergama'da ilk Asklepios Tapınağı M.Ö. 4. yüzyılın ilk yarısında kurulmuştu.
Sağlık tanrısı Asklepios adına M.Ö. IV. yüzyılın ortalarında kentin oldukça dışında Geyikli Dağı'nın yamaçlarında, kuytu bir vadi içersinde, şifa verdiğine inanılan su kaynaklarının bulunduğu düzlükte kurulmuştur.










25 Haziran 2013 Salı

191- POLİS, KANUN ORDUSU MU? BİR EGEMENİN ORDUSU MU?

POLİS, KANUN ORDUSU MU?
BİR EGEMEN’İN ORDUSU MU?

Taksim Gezi parkında başlatılan; “demokratik taleplerde bulunma ve demokratik tepki gösterme eylemleri” ne yazık ki polisin hukuk dışı uygulamaları ile toplumsal bir direnişe dönüşmüştür…
Polis duruma hâkim gibi görünse de;
·        HALK ARTIK TEHLİKENİN FARKINA VARMIŞTIR.
·        DEMOKRATİK TALEPLERİNİN HAKLILIĞINI GÖRMÜŞTÜR.
·        VE EN ÖNEMLİSİ DEMOKRASİ DIŞI TUTUM SERGİLEYEN BİR İKTİDARLA NASIL MÜCADELE EDEBİLECEĞİNİ ANLAMIŞTIR…
Taksim Gezi Parkı’nın boşaltılması talimatını veren Başbakan,  polis Akademisi mezuniyet töreninde, ülkenin yarısını ‘düşman’ olarak göstermiştir.
 Tayyip Bey’in Partisine oy vermeyenler, direnenler, demokratik isteklerini ortaya koyanlar, nerdeyse düşman olararak gösterilmektedir…
Bu ülkenin gençlerine ve onları destekleyen halka, biber gazı, basınçlı su sıkılması, plastik mermi atılması, coplanması, dövülmesi, hakaret edilmesi, yerlerde sürüklenmesi, “KAHRAMANLIK DESTANI” olabilir mi?
Halkın ve gençlerin büyük çoğunluğu; yaşamlarında ilk kez, devletin polisiyle bu eylemler sırasında karşı karşıya geldi…
Bu insanlar yaşadıklarıyla, gördükleriyle, duyduklarıyla polise olan güvenlerini önemli ölçüde yitirdiler…
Polisleri, “İkinci Çanakkale destanını yazdınız” sözleriyle kutlayan, Çevik Kuvvet Şube Müdürü ve onun kafasında olanlardan, hukuk devleti polisi davranışı beklemek elbette mümkün değildir…
Kameralar önünde; cinayet işleyen bir polisin yargı yardımıyla korunmasını, “POLİSE YÖNELİK SORUŞTURMALARIN” durdurulmasını, bu halka kim anlatabilir…
Biz, polisimizi; KANUN ORDUSU OLARAK BİLİRDİK…
Ona güvenirdik, ona sığınırdık…
Çünkü devlet te, onun GÜVENLİK gücü olan POLİS TE HALKIN HUZURUNU VE GÜVENİNİ SAĞLAMAK İÇİN VARDIR…
Ne yazık ki halk; ya da halkın yarısı; KENDİSİNİ DEVLETTEN VE POLİSTEN KORUMAYA ÇALIŞMAKTADIR!
Polise, “BENİM POLİSİM” demek; “BENİM MİLİSİM” anlamındadır…
Polis, GÜCÜNÜ DE, GÖREVİNİ DE, SORUMLULUĞUNU DA KANUNDAN ALIR…
Bunun için ayrı bir emir verilmesine de gerek yoktur…
Polis yasal yetkisi kullanmamışsa, SUÇ İŞLEMİŞ DEMEKTİR…
BUNUN HESABI DA hukuk devletinde; SORULUR…
Polise, fazladan emir vermek, onun işine karıştırmak ve kanunsuz İŞE YÖNELTMEK DEMEKTİR…
Resmi kayıtlara göre; 4ölü, 60’ı ağır 7832 yaralı vardır…
TÜRKİYE, TOPLUMSAL BARIŞTAN, TOPLUMSAL ÇATIŞMAYA DOĞRU HIZLA YOL ALMAKTADIR…
Öncelikle iktidar, aklını başına almalıdır…
Ve TÜM MİLLETİN İKTİDARI OLDUĞUNU, BU MİLLETİN BİRLİK VE BERABERLİĞİNİ, HUZURUNU VE GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK ZORUNDA OLDUĞUNU ORTAYA KOYMALIDIR…
EN AZINDAN KENDİ MİLLETİNE KARŞI MİTİNG YAPMAMALIDIR…
Tüm kesimler, toplumsal gerilimi azaltmanın yolunu aramalıdır…

25 HAZİRAN 2013
Ahmet AVCI






23 Haziran 2013 Pazar

190- BİR EMEKLİNİN GÜNLÜĞÜ -BANKA MACERASI...



BİR EMEKLİNİN GÜNLÜĞÜ
(BANKA MACERASI)

Emeklilik zor iş…
Yaşlılık daha da zor.
Yeniliklere açık, hatta değişikliği seven biri olarak gelişmeler ve değişimler hoşuma gider…
Kendimce; yararlı ve hesaplı işleri de severim…
Bu yıl Nisan ayında; Finansbank’ın bir reklamı gözüme ilişti: “EMEKLİYE MÜJDE…
MAAŞINI FİNASBANK’A TAŞIYANLARA 300 LİRA HEDİYE…”
Öteden beri kafama takılırdı; ‘Bankalar maaşını ödedikleri çalışanlara promosyon veriyor da emeklilere neden vermezler?’ diye…
Nihayet uyanıyorlardı…
Bu bankaya geçsem mi diye düşündüm…
Ama İşbankası eski emektar…
Vefa borcum var…
Ev halkına sordum…
Pek sıcak bakmadılar…
Genelde, benim ‘hızlı heveslerime’ kuşku ile bakarlar…
Sonunda banka ile görüştüm… Koşullarını sordum… Aklıma yattı…
Kimlik ile e-devlet şifresini istediler…
2013 baharında almayı düşündüğüm önemli kararlardan birini gerçekleştirecektim…
Bizde yenilik ve değişiklik çok…
·        Öncelikle; cep telefonu operatörünü değiştirecektim… Yıllardır kullandığım Turkcell pahalı geliyordu…
Kamusel tarifesi de fazla geliyordu…
Hem eşimin telefonunu da Vodafon’a taşımıştım…
Ben; her yöne görüşme, sms ve internet bağlantısı istiyordum…
Vodafon, gençler için iyi bir tarife sunmuştu ama bana uymadı… Sonunda ‘AVEA’ da karar kıldım…
Ve başvurumu yaptım…
·        İnternet işinden de memnun değildim…
TTNET sıkıntı veriyordu…
Superonline geçmeyi beceremedim…
Yazlık için de ayrı telefon ve internet bağlantısı işlemleri yaptım…
Yazlığa taşımak, sonra da kışlığa taşımak hepten sıkıntı kaynağı idi…
Üç önemli karar almış ve uygulamaya koymuştum…
·        Cep Telefonu
·        İnternet
·        Emekli maaşı için banka değişimi

Her yazlıkçının yaptığı gibi; sağlık kontrolümü yaptırmış ve kışlıkta biriken işlerimi de tamamlamıştım…
Huzur içinde yaz sezonunu başlatabilirdim…
Mayıs ayı başında yazlığa taşındık…
Artık internet ve telefon taşıma derdim olmayacaktı…
Hesaplı cep telefonumun da keyfini sürecektim…
Maaşımı aldığım yeni bankam da 300 TL hediye verecekti…

VE YENİ MACERALAR BAŞLAYACAKTI…
·        İNTERNET: Hız çok düşüktü… Oysa eskiden biliyorum ki; burada İzmir’den daha hızlıydı…
TTNET arızayı aradım… Kayda aldılar… Modem ve bilgisayarı açık bırakın dediler, irtibat telefonu istediler, cep telefonumu verdim…
Ertesi gün dışarıda iken aradılar, yarım saat sonra bilgisayar başında olacağımı söyledim. Yeniden aradılar… Bir şeyler tarif edecekler…
A… içeride cep telefonum çekmiyor…
Görüşemedim…
Sonra tekrar ardılar… Evdeki telefonumdan aramalarını söyledim… O da arızalı çıktı…
Birkaç gün sonra; komşudan ödünç telefon alarak bağladım… Sonunda görüşebildik, hız testi yapıldı… “Sizin tarifenizin hızı bu kadar” denildi…
Epeyce tartıştık, işlem yapılırken hız durumu bana söylenmemişti…( ben günlük ödemeli tarifeyi seçmiştim)
SINIRSIZ tarifeye geçerek, İNTERNET SORUNUNU ÇÖZDÜM…
·        CEP TELEFONU:  
Uygun fiyata uygun operatör seçmiştim ya, yazlık evin içinde çekmiyordu… Dışarıda bile çekim noktası arıyordum…
İNTERNET arızasıyla uğraşırken sıkıntıyı anlamıştım…
Eski operatörüme geçmeye karar verdim…
Gerekli işlemleri yaptım… Artık rahatlamıştım…
(EFENDİM; YUKARIDA ANLATTIKLARIM VE AŞAĞIDA ANLATACAKLARIM; ŞIP DİYE BİR ANDA OLUVERMEDİ…
İŞİN KEYİFLİ YANI DA; ÇOĞUNLUĞUNU EMEKLİ BANKACILARIN OLUŞTURDUĞU GRUPLA SABAH YÜRÜYÜŞLERİNİN DE TEMEL KONUSU OLDU… DOSTLARIM HER SABAH YÜRÜYÜŞ BAŞLARKEN, BENDEN YENİ GELİŞMELERİ VE YENİ SORUNLARI DİNLEME TİRYAKİSİ OLDULAR…
ARKASI YARIN ÖYKÜLERİ GİBİ DE HER SABAH DİNLEDİLER… BENİ SABIRLA DİNLEYEN AMA YARDIMCI OLAMAYAN BANKACI DOSTLARIMA DA BURADAN TEŞEKKÜR ETMİŞ OLAYIM…)

·        FİNANSBANK VE EMEKLİ MAAŞIM…
Maaşımın aktarılması için başvurumu, 20 Nisan’da yaptım işlemler yapıldı…
15 Mayıs’ta tekrar bankaya uğrayarak, HESAP NUMARAMI ÖĞRENMEK İSTEDİM VE “KART VERİLİP VERİLMEYECEĞİNİ ve İNTERNET BANKACILIĞINI” NASIL kullanabileceğimi” SORDUM…
Müşteri temsilcisi: “ADIMA HESAP AÇILMADIĞINI, İLK MAAŞI ŞUBEDEN ALDIĞIMDA HESABIN AÇILACAĞINI VE BANKA KARTI VERİLECEĞİNİ, İNTERNET BANKACILIĞINI DA ONDAN SONRA KULLANABİLECEĞİMİ” söyledi…
İtiraz ettim… Bu nasıl işti… EPEYCE SÖYLENDİM… Eleman beni teskin etmeye çalıştı…
Bankadan kızgınlıkla çıktım…
Pişman olmuştum, BU BANKAYA GEÇTİĞİME…
Yeniden eski bankama dönmeyi düşündüm… Ama zaman sınırlıydı…
Bir hafta sonra bankadan mesaj geldi… “son dört rakamı (…) Olan banka kartınızın şifresi: “(…) dır” diye…
Şaşırdım…
Banka merkezini aradım… İlgiliyi buldum… Kartın kuryeye verildiğini söyledi… Ben yeni adresimi yazdırdım… Düzelteceğini bildirdi…
Benzer işlemi yapan bir yürüyüşçü komşum, kartının geldiğini söyledi…
Birkaç gün sonra yeniden banka merkezini aradım…
Banka kartımın ŞUBEME teslim edildiğini bildirdiler…
31 Mayıs’ta İzmir’e gittim…
Şubeme uğradım… Kartımı aldım… İnternet bankacılığını kullanıp kullanamayacağımı sordum…”KULLANAMAZSINIZ, İLK MAAŞINIZI BURADAN ALACAKSINIZ… SONRA İNTERNET ŞİFRESİ ALACAKSINIZ… ONDAN SONRA KULLANABİLİRSİNİZ” dediler…
Kızdım, müdüre çıktım, derdimi anlattım… “NASIL OLUR” DEDİ… “SİZİ ELAMANIMA GÖTÜREYİM YARDIMCI OLURLAR” DEDİ… Götürdü…
Elemanlar birtakım işlemler yaptılar, cep telefonuma, internet şifrem geldi… Ama eleman, “İLK MAAŞI ŞUBEMİZDEN ALACAKSINIZ” dedi…
Benim amacım da; İNTERNET BANKACILIĞINI BİR AN ÖNCE KULLANMAKTI… Ve ilk maaşı almak için de şubeye gitmemekti…
O gece İzmir’de kaldım…
Sabah (1HAZİRAN) İnternetten kontrol ettim MAAŞIM HESABIMA GEÇMİŞTİ… ANCAK İNTERET BANKACILIĞI İLE İŞLEME İZİN VERMİYORDU…
Sabah (cumartesi) şubeme gidip BANKAMATİK’TEN deneyeyim dedim…
Kartı taktım… Şifreyi kabul etmedi…
Yeni şifre için mesaj çekeyim dedim…
Telefonum da kesikti…
Eski operatörüm kapatmış, yeni operatörün SİM KARTINI TAKMAM gerekiyordu…
Bir köşeye çekilerek, taktım, pin kodunu girdim… ÇALIŞTI TELEFONUM…
MESAJLA YENİ ŞİFREMİ İSTEDİM, GELDİ…
AMA… SİSTEMDE PARA GÖRÜNMÜYORDU…
Söylenerek yazlığıma döndüm…
Çaresiz (3 HAZİRAN) Pazartesi tekrar BANKAYA GİDECEKTİM…
AMA ARTIK KARAR VERMİŞTİM:
MAAŞIMI ÇEKECEKTİM…
O 300 LİRAYI DA ALMAYACAKTIM VE MAAŞIMI ESKİ ŞUBEME YÖNLENDİRECEKTİM…
3 HAZİRAN’DA bankama gittim… Maaşımın bir bölümünü gişeden aldım… Banka yoğundu… İlgililerle görüşemedim…
Çektiğim parayı eski bankama yatırdım…
İzmir’in kavurucu sıcağını yiyerek ve söylenerek döndüm…
Bilgisayarımın başına geçtim; FİNANS BANK SİTESİNE GİRMEYE ÇALIŞTIM…
“TELEFON OPERATORÜM DEĞİŞTİĞİNDEN ŞİFREM BLOKE EDİLMİŞ…”
HAYDA…
Telefon numaram değişmemişti oysa…
Merkezi aradım…
İşlem karışık, epeyce uğraştan sonra müşteri temsilcisine ulaştım… Derdimi anlattım… Bir sürü güvenlik sorusundan sonra… “Tamam, BLOKEYİ KALDIRIYORUM” dedi… Kapattım telefonu…
Yeniden denedim…
HALA BLOKE…
Tekrar aradım…
Başka telefondan ara dediler…
Aradım ev telefonundan. Bu telefonun bizde kaydı yok dediler… Kaydedin dedim… Yine güvenlik soruları…
Sabit telefonla görüşürken, cepten arayarak kontrol ettiler…
“TAMAM, ÇÖZÜYORUZ” dediler…
Ben de dedim ki “arkadaşım: BU İŞ UZAYACAĞA BENZİYOR, YİNE SİZİ ARAMAM GEREKEBİLİR, SİZ BANA LÜTFEN MÜŞTERİ TEMSİLCİSİNE EN KOLAY NASIL ULAŞIRIM ONU SÖYLEYİN.” Söylemediler…
Tekrar baktım, çözülmemişti.
Yeniden aradım. Bu kez bir Hanım çıktı; dokunaklı bir biçimde ona olanları anlattım… Sanırım insafa geldi ve tamam çözdüm dedi…
Denedim evet çözülmüştü…
Finansbank sitesine girdim… EFT için işlemlere başladım… Rakamları yazdım… Son kuruşuna kadar…
EFT için 3 lira kesilecek dedi… Hesapta yoktu…
Rakamları yeniledim, üç lirayı bıraktım…
Bu kez sistem işlemi tamamladı…
Rahatlamıştım artık… Keyifli bir nefes alabilirdim…
İşbankası sayfasına girip, para aktarılmış mı diye bakacakken; FİNANSBANK MERKEZDEN TELEFON…
-Buyurun?
-Ahmet AVCI’YLA mı görüşüyorum?
-Evet.
-EFT yaptınız mı?
-Evet.
-Güvenlik için birkaç sorumuz olacak…
- Buyurun…
- Resmi EVLİLİK TARİHİNİZ nedir?
-Sana ne…
-Efendim güvenlik…
-Bu neyin güvenliği, ben size EVLİLİK TARİHİMİ BİLDİRMEDİM Kİ… NASIL SORARSINIZ…
-EFENDİM BİZ BU BİLGİLERE ULAŞIRIZ, MÜŞTERİMİZİN GÜVENLİĞİ İÇİN…
- SİZİN DE… GÜVENLİĞİNİZİN DE… BANKANIZ HAKKINDA ŞİKÂYETTE BULUNACAĞIM. SİZ, NASIL VERMEDİĞİM ÖZEL BİLGİLERİMİ BANA KARŞI KULLANIRSINIZ…
Telefonu kapattım, tekrar bankayı aradım, epeyce uğraşlardan sonra, MÜŞTERİ TEMSİLCİSİNE ULAŞTIM, DERDİMİ ANLATTIM, “ÖYLE SORU SORAMAZ” dedi…
“Sordu” dedim…
Arama saatini verdim ve “şikâyetçi olduğumu” bildirdim…
Eleman “şikâyet kaydınızı aldım” dedi…
Telefonuma da mesaj geldi… Takip numarası yazılmış…
Ertesi gün banka merkezinden telefon…
-Buyurun.
-Şikâyetiniz incelendi, PERSONELİN HATASI BULUNAMADI…
-YANİ BANA BÖYLE BİR SORU SORABİLİR Mİ?
-HATASI YOKMUŞ…
-BUNU BANA YAZILI OLARAK BİLDİRİN, BANKANIZ HAKKINDA ŞİKÂYETTE BULUNACAĞIM…
-ŞİKÂYETİNİZİ KAYDA ALDIM EFENDİM…
Yeniden telefonuma mesaj… Şikâyet kaydınızın numarası…
Laf aramızda; iki hafta geçti hala yazılı yanıt yok…
ANLIYORUM Kİ BANKAYA E-DEVLET ŞİFRESİ VEREREK YANLIŞ YAPMIŞIM… SİSTEMDEKİ TÜM BİLGİLERİ KAYDA ALMIŞLAR…
ŞİFREMİ DEĞİŞTİRDİM…
NE ÇARE…

Finansbankla boğuşurken, İŞBANKASI SAYFASINA GİRİP, PARA HESABA GEÇMİŞ Mİ DİYE BAKAYIM DEDİM…
“CEP TELEFONU OPERATÖRÜ DEĞİŞİKLİĞİ NEDENİYLE, ŞİFRENİZ BLOKE EDİLMİŞTİR…” UYARISINI GÖRDÜM…
HAYDA…
EFT TAMAMLANDI MI ONU BİLE ANLAYAMADIM…
BİRKAÇ GÜN SONRA; İLÇE MERKEZİNE GİDEREK, BANKAMATİKTEN SORUNU ÇÖZDÜM…
EFT İŞLEMİ DE TAMAMLANMIŞ, ANCAK FİNANSBANKTAN YAZILI YANIT HALA YOK…
Finansbank’tan ayrılmaya karar vermesine verdim de; avanta 300 liraya –para hesabıma geçmeden- eşim el koydu…
Banka ile boğuşma sırasında da ne kadar telefon parası yazıldığını (100-150 TL) hesaba katmayayım…

ANCAK BİZDE MACERA ÇOK…
MÖRFİ kanunları sanki benim için oluşmuş…

·        BU DA İŞBANKASI MACERASI…
Bu aksiliklerle boğuşurken; TAKSİM GEZİ PARKI EYLEMLERİ DE TÜM HIZI İLE SÜRMEKTE…
12 Haziran günü güvendiğim bir dostumdan, çarpıcı bir mesaj aldım: “BANKADAKİ PARANIZI DERHAL ÇEKİN. DURUM İYİ DEĞİL”
BANKADAKİ TÜM PARAM; ÜÇAYLIK MAAŞIM…
EVDE KONUKLAR DA VAR…
Kimseye bir şey diyemedim… Konuklar gitti…
Torunumu dolmuşla İZMİR’E yollayacaktım. Onu yola çıkarttım. Dolmuşa bindirdim…
Ben de on km. uzaklıktaki Ürkmez’e giderek, BANKAMATİKTEN para çekmeye karar verdim…
Bankamatikte bir yazı: Özür dileriz hizmet veremiyoruz…
Yanında AKBANK bankamatiği vardı ona baktım uyarı yazısı yoktu…
Bana İŞBANKASI gerekli idi…
Buradan, 8 km ötedeki Gümüldür’e gittim…
Oradaki BAKAMATİKLERE de karton asmışlar: “İLETİŞİM KESİKLİĞİNDEN HİZMET VERİLEMEMEKTEDİR…”
Bankaya girdim; memur da aynı şeyi söyledi: “İLETİŞİM KESİK…”
Yapacak bir şey yoktu…
Ürkmez’e dönerken “bari benzin alayım” dedim…
Depoyu doldurun dedim… Ödemek için içeriye girdim… Eleman: İŞBANKASI KARTLARINA İŞLEM YAPAMIYORUZ” dedi…
Ben de “neden UYARMIYORSUNUZ” diye çıkıştım.
Artık; benzinim vardı ama param yoktu…
Neyse benzinci insafa geldi…
Telefon numaramı, ruhsat fotokopisini aldı banka hesap numarası verdi…  Ve beni bıraktı…
(Bu arada kızım aradı “nerede kaldın” diye ben de “rehin kaldığımı” söyledim.) 
Yol üzerindeki AKBANK bankamatiğinde denedim… Orada da aynı uyarı vardı…
Süklüm püklüm evimin yolunu tuttum…
Evdekilere neler söyleyeceğimi düşündüm…
Aklıma bir fıkra geldi: ÇOKBİLMİŞ BİR KİŞİ, FELSEFE KİTABI OKUYORMUŞ… KİTAPTA ŞU CÜMLE DİKKATİNİ ÇEKMİŞ: “SAKALI BİR TUTAMDAN UZUN OLANLAR APTALDIR”. ADAM SAKALINI ÖLÇMÜŞ, BİR TUTAMDAN UZUN… “BAŞKASI DA BURAYI OKURSA BENİ APTAL OLARAK BİLİR” DİYE DÜŞÜNMÜŞ VE HEMEN ÇAKMAĞI YAKARAK FAZLALIKLARDAN KURTULMAK İSTEMİŞ. SAKALIN FAZLALIKLARI YANARKEN ELİ DE YÜZÜ DE SAKALININ TAMAMI DA YANMIŞ…
Adam, kalemini almış, o cümlenin altını çizmiş ve kenara; “TECRÜBE İLE SABİTTİR” NOTUNU DÜŞMÜŞ…
Eve gelince önce bu fıkrayı sonra da olanları anlattım…
Birlikte güldük…
22 HAZİRAN 2013

Ahmet AVCI



Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar