27 Kasım 2014 Perşembe

260- RENNAN PEKÜNLÜ

RENNAN HOCAN’NIN SON DERSİNDEN
BENİM ÇIKARDIĞIM DERS…

Ege Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü; Anayasamızın Açık hükmü nü uygulayarak, TÜRBANLI bir öğrenciyi derse almamıştır…
Günümüzdeki hukuk garabeti ile Pekünlü; “öğrenim hakkını engellemek” suçundan yargılanmış ve iki yıl bir ay cezaya çarptırılmıştı…
Hukuki süreç sonunda bugün Hoca’nın infazı başlayacaktı…
Renan Hoca bugün cezaevine girmeden öğrencilerine ve yurtseverlere bir ders daha vermek istedi…
Ben de izlemek için gittim…
Doğrusu neler söyleyeceğini merak ediyordum…
Konu “EVREN VE EVRİM” idi…
Rennan Hoca’ya destek verenler salonu doldurmuştu, oturanlar kadar da ayakta olanlar vardı…
Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rennan Pekünlü, dersini vermek için kürsüye çıktı.
Rennan Pekünlü’nün kürsüye çıktığı sırada “Rennan Hoca yalnız değildir” sloganları atıldı. Sloganlar nedeniyle duygusal anlar yaşayan Rennan Hoca, gözyaşlarına hâkim olamadı.
Anlattıklarını dikkatle izledim ve dinledim…
Bir yandan da hoca bunları neden anlatıyor ki diye düşündüm…
Ve sonunda anladım…
Hoca; EVREN VE EVRİM”İ anlatıyordu, ama sıradan bir insanın anlaması olanaklı değildi anlatılanları…
Asıl söylemek istedikleri son bölümde idi…
EVREN VE EVRİM KONUSUNDA; BİLİM ADAMLARI ARASINDA BİLE ANLAŞMAZLIK VARDI…
Yeni oluşumlar ve algılar ortaya çıkmış…
Bilim adamlarının bir bölümü; EVREN VE EVRİM KONUSUNDAKİ OLGU VE ALGILARI, DİNİ REFERANSLARLA AÇIKLAMAYA ÇALIŞIYORLARMIŞ…
Bu algı ve olguyu da yönlendiren; JOHN TEMPLETON VAKFI imiş…
Ve bu vakıf; kendi görüşleri doğrultusunda görüşler ortaya koyan Bilim adamlarına; NOBEL ödülünden daha yüksek miktarda ödül dağıtıyormuş…
Konu anlaşılmıştı…
GERÇEK BİLİM ADAMLARI İÇİN; ENGİZİSYON YALNIZCA İÇERİDE DEĞİLMİŞ…
‘YANMAK, GÖKBİLİMCİLERİN YAZGISIDIR’
Prof. Dr. Pekünlü, hakkındaki hapis cezasıyla ilgili Ulusal Kanal’a gönderdiği mesajında Nazım Hikmet’in sözlerini hatırlatmıştı. Rennan Pekünlü’nün mesajı şöyle:
“Yanmak, gökbilimcilerin yazgısıdır. Üzerinde çalıştıkları yıldızlar, gökadalar en soğuk olanından en sıcağına dek yanar; gözlemevleri yanar; iğrenç bir zorlamayla engizisyon önünde diz çöküp pişmanlığa davet edilirler, yürekleri yanar; kafaları kazınır zindanlara atılırlar, hem kendileri hem de yakınları yanar. Yazgısı yanmak üzerine çizilmiş olan gökbilimciler, bir anlamda üzerinde çalıştıkları cisimlerin yazgısını öykünürler. Ancak bu, bilinçli, kendini ‘tüketici’ bir öykünmedir. Çevresini aydınlatabilmek için kendisini tüketmesi gerektiğini üzerinde çalıştığı yıldızdan ve kendisine örnek olan ozanından, Nazım Hikmet’ten öğrenmiştir: Ben yanmasam, sen yanmasan, biz yanmasak, nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa"
Ahmet AVCI
İzmir
27 KASIM 2014

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar