17 Mayıs 2011 Salı

60- AĞLASAM MI AĞLAMASAM MI? eski bir yazı...

          Ahmet AVCI                                                                     12 MART 2009


AĞLASAM MI AĞLAMASAM MI?


          Ülkemizi yöneten Siyasi Partinin Genel Başkanı, yine bir şiir okumuş, Elbistan Mitinginde:
“Söylesem mi, Söylemesem mi?” diye…
         
“Milletin sırtından doyan doyana,
          Bunu gören yürek nasıl dayana,
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana,
          Bilmem söylesem mi söylemesem mi?”

          Şiir merhum Âşık Mahzuni’ye ait. Adı da: Ağlasam mı?

Ağlasam mı?

Mevla’m gül diyerek iki göz vermiş,
Bilmem ağlasam mı ağlamasam mı?
Dura dura bir sel oldum Erenler,
Bilmem çağlasam mı çağlamasam mı?
Yoksulun sırtından doyan doyana,
Bunu gören yürek nasıl dayana,
Yiğit muhtaç olmuş kuru soğana,
Bilmem söylesem mi söylemesem mi?
Mahzuni Şerifim dindir acını,
Bazı acılardan al ilacını,
Pir Sultanlar gibi darağacını
Bilmem boylasam mı boylamasam mı?

Milletin sırtından doyanların kimler olduğunu bu halk gayet iyi biliyor.
Devletin ve Milletin varlıklarının ve değerlerinin nasıl har vurulup harman savrulduğunu da…
         
Konu soğandan açılmışken, Antalya’nın eski defterdarı Merhum Abdullah Çağlayan’nın 1941’de yazdığı aşağıdaki dizeleri görmezden gelmek olur mu?

"Bir soğan soyulurken yaşarıyor da gözler,
Hazine soyulurken aldırmıyor öküzler.
Hayâdan eser yoktur, beyhude bütün sözler.
Nafile inat etme hemen sallabaşını,
Uslu otur, hoş geçin, zıkkımlan maaşını”

Bu Hiciv den ötürü, Şair hakkında soruşturma açılmış, ama Cumhuriyet Savcılığı bu dizelerde bir suç unsuru bulunmadığı gerekçesi ile dava açmaya gerek görmemiş.
Ne yürekli Savcılarımız varmış bir zamanlar…

Namdar Rahmi Karatay, aşağıdaki dizeleri bugünlerde yazsaydı acaba başına neler gelirdi?

          “Pehpehlerle pohpohlarla çok itleri at yaptık,
Uçurduk da göklere alkıştan kanat yaptık.
Hiç yoktan başımıza koca saltanat yaptık,
Üstüne çul vursanız it onu kanat sanır,
Eşeğe gem vurmayın, kendisini at sanır.“


Konu şiir ve HİCİV olunca, Şair Eşrefi’ de unutmayalım.
1947’de doğan Şair Eşref, bir süre Kaymakamlık da yapmış ve taşlamalardan ötürü yönelen baskılardan kurtulmak için Mısır’a kaçmıştır.
Bakın ne diyor Şair:

Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için
Gelmesin, reddeylerim billahi öz kardeşimi,
Gözlerim ebnâ-yı âdemden o kadar yıldı ki,
İstemem ben fatiha, tek çalmasınlar taşımı...

İzin verirseniz, konumuzu Tevfik Fikretin  ünlü ’’Hanı yağma’’ sın dan bir kıta ile bitirelim.

     “Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak,
Yarın, bakarsınız, söner bugün çatırdayan ocak,
Bugün ki mideler kavi, bugün ki çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
Yiyin efendiler yiyin, bu hân-ı pür-nevâ sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin...”

Sürçü lisan ettikse affola…

Ahmet AVCI
23ahmetavci@gmail.com


Hiç yorum yok:

Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar