27 Ocak 2013 Pazar

133- MİLLİYETÇİLİK VE ATATÜRK'ÜN MİLLİYETÇİLİK İLKESİ



MİLLİYETÇİLİK (ULUSÇULUK)
VE
ATATÜRK’ÜN MİLLİYETÇİLİK İLKESİ


Günümüzde çokça tartışılan, hatta Türklüğe ve Türk Milletine hakaret aracı olarak siyaset sahnesine sürülen, “Ulusalcılık/ Milliyetçilik” kavramları ile “ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ”NİN ne olup olmadığının açıklanmasına gerek olduğunu görüyorum…

         Milliyetçilik; Millet gerçeğine dayanır.
Milliyetçilik; ait olunan Ulusun, varlığını sürdürmesi için çalışmak ve bunu gelecek kuşaklara aktarmaktır.
Milliyetçilik; ırk ve din üzerine kurulu değildir, akılcıdır.
Milliyetçilik; Milli Ekonomi, Milli Egemenlik ve Milli Kültüre dayanır.
TÜRK MİLLETİ İÇİN;
Milliyetçilik; her alanda Türk Ulusunu yükseltmek için çalışmaktır.
Milliyetçilik; Misak-ı Milli’yi, Türk Dilini ve Türk Tarihini esas alır.      
         Türk Devrimi ile ilgili bir büyük dönüşüm ”Uluslaşma / Uluslaştırma” ekseninde yakalanabilir. 
Uluslaşma, Ulusal Devlet, Uluslaştırma.
            Ulus: Aynı tarihsel kökten gelen, kültür ve gelenek ortaklığı gösteren, genellikle aynı topraklarda ve ekonomik alanlarda yaşayıp aynı dili ya da ortak bir dil konuşan insan topluluğu.
Bu tanımda, dil, tarih, kültür, ülke ekonomi birliği ya da ortaklığı vardır, ama ırk ve din birliği geçmemektedir. 
Çünkü ırk birliği şoven millet ve milliyetçilik anlayışına özgü bir unsurdur.
Din birliği de tüm uluslarda ve ulus tanımlarında yoktur.
         Tarihsel bir kategori olarak, Ulus üçayak üzerinde yükselmiş sayılır:
  • Ekonomik yaşamda; Ulusal Pazar birliğinin yaratılması.
  • Siyasal yaşamda; Merkezi ulusal devletin kurulması.
  • Kültürel alanda; Dil ve kültür birliğinin doğması.
Ulusçuluk, bu sosyolojik oluşumların ideolojik boyutudur. Bir ulusal toplum ve bunun bağımsız devletini yaratma / yaşatma ideolojisi diye tanımlanabilir.
Ulus çıkarlarının başka çıkarların (bireysel, küresel, sınıfsal, dinsel, hatta evrensel) üstüde tutulması anlamına da gelir.
      1789’ Fransız Devriminden sonra ortaya çıkan ve tüm dünyaya yayılan milliyetçilik akımı, Osmanlı İmparatorluğunda en son görülmüştür.
       Osmanlı egemenliğinde bulunan HALKLAR, uluslaşma sürecine girmişler ve bağımsızlık mücadelelerine başlamışlardı.
          Kendi ulusal bağımsızlıkları için mücadele eden Balkan Halkları, aslında “Türk Rönesans’ı” için de elverişli bir ortam zemin hazırlıyorlardı.
Özellikle Makedonya Avrupa merkezlerine olan yakınlığı, halklar mozaiği niteliğindeki nüfus yapısı, ulusçu akımlara sahne oluşu ve nihayet önemli bir Türk Kitlesi barındırması nedeni ile Türk Ulusçuluğunun mayalanması için uygun bir tekne idi.
            Nitekim buradaki Türk Asker ve Sivil Aydınlar, bağımsızlıkçı hareketlere karşı mücadele ederlerken, ”Milliyetçi” düşüncelerle de tanışma olanağını buldular.
            Çok uluslu İmparatorluğu kurtarmak isteyen Jön Türklerin resmi Tezi; Osmanlıcılık idi, ama alttan alta gelişen ideolojileri Milliyetçilik (TÜRKÇÜLÜK) olacaktı.
            İkinci Meşrutiyet döneminde, özellikle Balkan Savaşları, ulusçu düşüncelerin kavranması bakımından bir okul oldu.
Ulusal Bağımsızlık için çarpışan bu güçlerden gelen kıvılcımlar, Osmanlı ordusunda da Milliyetçi meşaleleri tutuşturdu. 
Öyle ki, ”Savaşa Osmanlı olarak giden Sultanın askerleri, cepheden Türk olarak dönmekte idiler.”
Kaybedilen toprakların kısmen ya da büyük çapta, Türk olmayanların yurdu oluşu, elde kalan yerlerde ise Türklerin çoğunlukta olması, uluslaşmanın ve ulusal düşüncenin maddi zeminini hazırlamaya başladı.
Böylece Türk Halkı kendi varlığının bilincine, Meşrutiyet’i izleyen on yıllık dönemde vardı.
          Balkan ve Ermeni Ulusçuluğu; Osmanlıcılık Akımının sonunu getirdi.
Müslüman Halkları (Araplar, Arnavutlar) saran “Ulusçuluk” akımı da “İslam Birliği” düşüncesinin sonunu getirdi.
      Birinci Dünya Savaşı yenilgisi ile de Turancılık düşü son bulmuştu.
            Birinci Dünya Savaşı yenilgisi ve ağır “Mütareke” koşulları, olumsuz ve karanlık bir tablo çizmişti. Ama siyasal ve ideolojik bir devrim için elverişli bir ortam da doğmuştu.
            Arap topraklarının kaybı ile doğal-ulusal -sınırlar doğuvermişti.
“Ulusal Toplum” ve “Ulusal Vatan”  olguları kendirlini göstermişti.
Millet: Geçmişte bir arada yaşamış, gelecekte de birlikte yaşama isteğinde olan, aralarında; ortak bir tarih, gelecek, kültür birliği, yaşam biçimi ve hayat görüşü bulunan, felaket ve mutlulukları ortaklaşa paylaşabilen, insan topluluklarına denilir.

ATATÜRK’ÜN MİLLİYETÇİLİK İLKESİ:

Mustafa Kemal’e göre:” Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye Halkına; Türk Milleti” denir.
            Atatürkçülüğün, birlik ve beraberlik doğrultusundaki ilk temel ilkesi Milliyetçiliktir.
            Milliyetçilik: Milletini sevmek, Hak ve hukukunu koruyarak, yücelmesi ve yükselmesi için çaba harcamak, Ulusal çıkarları; kişi, zümre, sınıf ve yabancı çıkarlarının üstünde tutmaktır.
            Türk Milliyetçiliği: Türk Ulusunun tüm bireyleriyle;
1.    “Ben Türküm” diyebilmenin mutluluğunu duyması,
2.    Amaçta, ülküde, inançta, dilde ve kültürde; ”Türklük Bilincine” ulaşması.
3.    Ülke ve Ulus bütünlüğü ile Devletin geleceği için birlikte çalışma erdem ve özverisini göstermesi.
4.    Yönetim, ekonomi, iç ve dış siyaset ve kültür alanlarında; bağımsızlık doğrultusunda gelişmeye ve çağdaşlığa katkıda bulunmasıdır.

BU İLKE ÇAĞDAŞ OLABİLMENİN, ÇAĞDAŞLIĞA YÖNELEBİLMENİN İLK VE EN VAZGEÇİLMEZ AŞAMASIDIR.
Atatürk Milliyetçiliği ırkçı değildir. Irkçı yayılmacılığı ve Turancılığı ülke içinde de dışında da reddeder. Başka uluslara saygı duyar, kendi ulusuna da saygı ister. Dünyadaki ulusal kurtuluş eylemlerini dış siyaset olarak destekler.
            Ulusal sınırlar içinde yaşayan ve Türk ulusunun refah ve mutluluğu, Vatanın bütünlüğü için kader birliği içinde olan herkesi Türk sayar.
            Atatürk’ün Milliyetçiliği; Laiktir ve bütünleştiricidir. Ulusu, dinsel, mezhepsel, etnik ve kültürel ayrılıklara itecek her düşünce ve eyleme karşıdır. Bu bütünlüğü sağlayıcı; siyasal, kültürel, yönetsel,  ekonomik, toplumsal tüm önlemlerin alınmasını, ayrılık ve ayrıcalıklar yaratacak engellerin ortadan kaldırılmasını ön görür. (Dini, toplumsal, ekonomik).
Milliyetçilik, Toplumsal, siyasal, kültürel içeriği yanında; ekonomik yönü de olan bir ilkedir.
Ülkedeki yeraltı ve yer üstü kaynaklarının işletilmesinde, sanayinin kurulup geliştirilmesinde, iç ve dış ticarette Milliyetçiliği ve Bağımsızlığı ön görür, bu doğrultuda karar alınmasını ve eyleme geçilmesini ister.
Günümüzde Milliyetçilik ya da Ulusalcılık; Ulusal çıkarları, öteki ulusların kendi çıkarlarını savunduğu ölçüde, eşit ve adil olarak savunmaktır.
            Milliyetçiliğin sağladığı yararlar:
1.   Kurtuluş Savaşının kazanılmasını sağlamıştır.
2.   Ülke din, mezhep, ırk gibi ayrım öğesi olan kavramalardan korunarak, Milli birlik ve Beraberlik sağlanmıştır.
3.   İç ve dış tehditlere karşı “Milli Bütünlük” sağlanmıştır.
Ahmet AVCI
İZMİR
26 OCAK 2013

KAYNAKLAR:
1.   Prof. Dr. Ahmet MUMCU- ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILAP TARİHİ
2.   Prof. Dr. Ergün AYBARS- TÜRKİYE CUMHURİYETİ
3.   SUNA KİLİ- TÜRK DEVRİMİ’NİN KÖKENİ
4.   BÜLENT TANÖR- KURTULUŞ VE KURULUŞ

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar