23 Ağustos 2015 Pazar

255- ATATÜRK'Ü ANLAMAK VE ANLATMAK...

MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’Ü ANLAMAK VE ANLATMAK

Mustafa Kemal ATATÜRK’Ü ne yazık ki anlayamadık. Anlayamadığımız için de anlatamadık…
Anlayamadığımız ve anlatamadığımız için de onu TAMAMLAMAK şansımız da olmadı…
Mustafa Kemal gençliğinde, güzel giyinmeyi, iyi yaşamayı seven, içen, gezen, müziğe meraklı birisidir.
Ama iki temel özelliği de vardır:
Görevini bilmek ve iyi yapmak.
Çökme ve dağılma yolundaki vatanını kurtarma çabasına yoğunlaşmak.
O’nun anlayışına göre İmparatorluğu yürütmek artık hayaldir.
Bizden olmayan toplum ve bizim olmayan topraklar için Türk kanı dökmemeliyiz.
Derlenip toparlanmalı, kendimizi kurtarmaya çalışmalı, maddi ve manevi kalkınmayı gerçekleştirmeliyiz…

Halinden memnun köleyi kimse özgürlüğüne kavuşturamaz.
Halkçılık; öncelikle halka, iyiyi, güzeli, doğruyu öğretmektir.
Bu da ancak, eğitimle mümkündür…
Halk, bilirse iyiyi ve doğruyu arayabilir…
Atatürk Devriminin iki temel taşı vardır:
Laiklik
Eğitim ve öğretim birliği
Laikliğe ne ölçüde önem verdiğimiz: ANAYASA MAHKEMESİ TARAFINDAN, “LAİKLİK KARŞITI EYLEMLERİN ODAĞI OLDUĞU HÜKME BAĞLANAN VE CEZALANDIRLAN” bir partiye ülke yönetimini bırakmamızdan bellidir…
ATATÜRK DEVRİMİNİN EN ÖNEMLİ HEDEFİ; EĞİTİM DÜZENLEMESİ İDİ…
HER TÜRK ÇOCUĞU, MÜSPET İLİMLER IŞIĞI VE DİSİPLİNİ ALTINDA YETİŞECEKTİ.
Bugün; Eğitim sistemimizin ve o sistemin yetiştirdiklerinin de durumu ortada…
Mustafa Kemal’in Milli Mücadeleyi birlikte yürüttüğü Meclis, hiç te ilerici değildi.
İçki yasağını bir din kanunu olarak çıkartmıştır…
Mustafa Kemal,  MİLLİ MÜCADELEYİ başlatırken, üç hedef ortaya koymuştur:
İşgalcileri yurttan kovmak.
Ömrünü tamamlamış, imparatorluğu ortadan kaldırmak.
Yıkılan imparatorluk yerine yepyeni bir Türk devleti kurmak
Mustafa Kemal, bu mücadelede yalnızca düşmanla boğuşmamıştır…  Her şeye karşın, zafere kadar dişini sıkmıştır…
Zaferden sonra, İzmir’de kendisini ziyaret eden gazetecilere: “YUNANLILARI DENİZE DÖKTÜK, ŞİMDİ ASIL DÜŞMANIN ÜZERİNE YÜRÜYECEĞİZ” demiştir.
Bu düşman, kara güç, kör inanç ve cehaletti…
Ancak, aynı gün, bir Medrese softası; TBMM’de zafer müjdesi veren Muhittin BAHA’YA: “YUNANLILARDAN KURTULDUK, BAKALIM MUSTAFA KEMAL’DEN NASIL KURTULACAĞIZ?” DİYEBİLMİŞTİR…
Mustafa Kemal ATATÜRK, kurduğu düzenle; kadınımızı cariyelikten erkeğimizi de kulluktan kölelikten kurtarmıştı…
Demokrasi adına bugün geldiğimiz noktada; KADINIMIZ YENİDEN KÖLELEŞME YOLUNDA, ERKEĞİMİZ DE KULLUK YOLUNDADIR…
DEMOKRASİ elbette, en ideal yönetim biçimidir… Ancak, DEMOKRASİ DÜZENİNİN DE OLMAZSA OLMAZLARI VARDIR:
TOPLUM VE FERDİN, YETERLİ EĞİTİMİ.
TOPLUM VE FERDİN, YETERLİ EKONOMİK REFAHA ULAŞMASI…
Toplum ve birey, yeterli düzeye gelmeden, DEMOKRASİ UYGULAMASI DA MÜMKÜN DEĞİLDİR…
Hiçbir yönetim, kendisini yok edecek özgürlüğü, hiç kimseye veremez…
Bu yönetim demokrasi olsa bile…
TÜRKLÜĞÜ YOK EDECEK, ÜLKEYİ BÖLECEK, MİLLETİ PARÇALAYACAK ÖZGÜRLÜĞÜ NASIL VERİRİZ?
BUNUN ADI BARIŞ OLUR MU?
1908 DEMOKRASİSİ, TÜM BALKANLARI YİTİRMEMİZE YOL AÇMIŞTIR…
1946 DEMOKRASİSİ, ATATÜRK DEVRİMLERİNİN YOK EDİLMESİNE NEDEN OLMUŞTUR…
ŞİMDİKİ DEMOKRASİ DE; TÜRKLÜĞÜ YOK ETMEYE, ÜLKE’Yİ BÖLÜNMEYE, MİLLETİ PARÇALANMAYA GÖTÜRMEKTEDİR…

Ahmet AVCI
İZMİR

Hiç yorum yok:

Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar