PARALEL DEVLET
AKP siyasetçileri son zamanlarda; “PARALEL DEVLET” deyimini dillerinden düşürmez oldular…
Her nedense 17 ARALIK- HIRSIZLIK VE YOLSUZLUK OPERASYONUNA kadar bu deyim yalnızca BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ PKK’NIN SİYASİ KOLU “KCK” için kullanılırdı…
17 Aralık operasyonu BAKANLARA, ÇOCUKLARINA VE AKP SİYASİLERİNE VE İŞBİRLİKÇİLERİNE UZANINCA; O güne kadar kader ve suç ortaklığı yaptıkları malum CEMAATİ “paralel devlet” yapılanması olarak ortaya koydular…
Günümüzde; MECLİSTE GRUBU BULUNAN BİR SİYASAL PARTİ, SEÇİMDEN SONRA; “ÖZERKLİK” İLAN edeceklerini açıkladıkları halde, HÜKÜMETTEN HER HANGİ BİR TEPKİ GELMEMEKTEDİR…
Önümüzde ki “asıl tehlike ve PARALEL DEVLET” yapılanması bu değil mi?
DEVLETİMİZİN UNİTER YAPISI VE MİLLETİMİZİN BİRLİĞİ ÜLKEMİZİN BÜTÜNLÜĞÜ” AÇIKÇA TEHDİT edilirken, Başbakan’dan ve Hükümet sözcülerinden herhangi bir açıklama duyulmamaktadır…
Seçim sürecinde, bu konudaki kararlılığın daha da ciddiyet kazanacağı görülmektedir…
Devletimizi ve Milletimizi uyanık olmaya çağırıyorum…
https://www.facebook.com/photo.php?fbid=660608383997151&set=a.147825028608825.29800.124002157657779&type=1&theater

Emekli askerim, Albay rütbesi ile emekli olduktan sonra; Ege Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümünde Okutmanlık yaptım. BİLGİ, GÖRGÜ VE ÖNGÖRÜLERİMİ; BU BLOGDA OKUYUCULARLA PAYLAŞMAK İSTİYORUM. ÖNERİ,UYARI VE YORUMLARINIZ BENİM İÇİN DEĞERLİDİR. ATATÜRK'ÜN İZİNDE YÜRÜYECEĞİMİ VURGULAYARAK, "BİLGİ SAHİBİ OLUNMADAN FİKİR SAHİBİ OLUNMAYACAĞINI" HATIRLATMAK İSTİYORUM.
18 Şubat 2014 Salı
10 Şubat 2014 Pazartesi
230- MİLLİ ORDUYA "KUMPAS" KURANLARA NE YAPILACAK?
MİLLİ
ORDUYA “KUMPAS” KURANLARA NE YAPILACAK?
Başbakan ve yakın çevresi; “CEMAAT GÜDÜMÜDÜNDEKİ ÖRGÜT, YARGI ELİYLE ‘Mili ORDUYA’ KUMPAS KURDU” demişti…
“Sahte
ihbar mektuplarından, sahte delillerden, ayarlanmış yargıçlardan” söz edilmişti…
“İAHANET
ÇETESİ” açıklanacaktı…
HATTA
“BİRÇOK KİŞİ SUÇSUZ YERE DEMİR PARMAKLIKLAR ARDINDA” denilmişti…
YENİ
HAZIRLANAN; DEMOKRATİKLEŞME PAKETİNDE; “KUMPAS”I ORTADAN KALDIRACAK, BİR HÜKÜM
GÖREN VAR MI?
TÜRK
HALKI; “KUMPAS KURULARAK, ZİNDANLARA ATILANLARIN, ÖZGÜRLÜKLERİNE KAVUŞMALARINI
VE BU KUMPAS’I KURANLARDAN HESAP SORULMASINI” beklemektedir!
Yeni
safsata: "AKP darbecileri
serbest bırakacak…"
BU
İDDİA DA CEMAATE AİTMİŞ…
“ÖRGÜTÜN
İNLERİNE” GİRMEKTEN SÖZ EDEN İRADE; BU SAFSATAYA BOYUN EĞMEK ZORUNDA MI
KALIYOR…
BELLİ Kİ PARALEL YAPI, AKP’NİN
HÜCRELERİNE KADAR GİRMİŞTİR…
ŞANTAJ VE TEHDİT HALA İŞE
YARAMAKTADIR…
ÖZELLİKLE DE “BALYOZ VE ERGENEKON”
SÖZ KONUSU OLUNCA; KUMPAS GÖZ ARDI EDİLMEKTEDİR!
GÖRÜNEN O Kİ, AMAÇ; “17 ARALIK’TA
ORTAYA SAÇILAN HIRSIZLIK VE YOLSUZLUKLARIN ÜZERİNİ ÖRTMEK VE PARALEL YAPI
DENİNEN ÖRGÜTLENMENİN KENDİLERİNE DAHA FAZLA ZARAR VERMESİNİ VE “BİRLİKTE
İŞLEDİKLERİ SUÇLARIN ORTAYA ÇIKMASINI ÖNLEMEKTİR…”
10 ŞUBAT 2014
Ahmet AVCI
222- METİN FEYZİOĞLU KONFERANSI!
METİN FEYZİOĞLU KONFERANSI:
MENEMEN DE KUBİLAY’I ANMA VE İRTİCAYI DURDURMA ETKİNLİĞİNE
KATILAN TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI METİN FEYZİ OĞLU KÜLTÜR MERKEZİNDE BİR
KONUŞMA YAPTI…
Yoğun ilgi gören ve izleyicilerin çoğunun ayakta izlediği bu
konuşma; dinleyiciler üzerinde derin
izler bıraktı…
Ben şahsen gururlandım, umutlandım, geleceğe olan güvenim arttı,
halka olan inancım büyüdü…
Bir Demokrasi ve Siyaset
şöleni izledik…
Ülkemizin yetiştirdiği bu
değerle gurur duydum…
Karşımızda tam bir bilim,
siyaset ve devlet adamı vardı…
Giderek devleşen bir HALK
ADAMI, bir bilge vardı…
Bilen, yapabilen
yaptırabilecek cesur, yiğit bir hukukçu…
İçinden geçtiğimiz bu kara ve
karanlık dönemde; Feyzioğlu gibi bir kişinin Barolar Birliği Başkanı olmasını
Ülkemiz için bir şans olduğunu değerlendiriyorum…
Bu konferansta aklımda
kalanları aşağıya alıyorum…
Saygılarımla…
Ahmet AVCI
Ben Türk Milletinin bir ferdiyim.
Görev emrimi Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE
HİTABESİ’NDEN ALIYORUM…
Bu
ülkenin insanları olarak; Yabancı ideoloji ve liderlere bakmamalıyız…
Bizler
Atatürk’ün askerleriyiz...
Laikçiliği
de Milliyetçiliği de iyi biliriz ve yaşamımız pahasına koruruz...
Aziz
vatanın kaleleri zapt edilmiş olsa bile, tersanelerimize girilmiş olsa bile, küllerimizden
yeniden doğarız…
Bu millet
yok edilemez…
Umudu
yitirmeyin…
Cumhuriyet
tarihinin en büyük yolsuzluk soruşturması yürütülüyor…
Ayakkabı
kutusuna dolarlarını dolduranlar, ayakkabıları Van depremzedelerine gönderseler
ya…
Yolsuzluk
dosyasının kapatılmasına izin vermeyeceğiz…
Yolsuzluğa
bulaşanların yakasını bırakmayacağız…
Mutlaka bu
millet, yolsuzlukların hesabını bağımsız ve tarafsız yargıda soracaktır…
“Suçsuzluk
karinesini” sonunda hatırladılar…
“Lekelenmeme
Hakkı’nı öğrendiler...
Ya gezi eylemlerinde yitirdiklerimizin
babası ne olacak, onun hakkı yok muydu?
Bir
başsağlığı, bir geçmiş olsun dileği bile göndermediler…
Suçlu
polise işlem yapmadılar…
Polis, Bakan
çocuklarına ulaşılınca… Polisi tarumar ettiler…
“Polisle
gurur duyan” pankart sahipleri, şimdi neredeler…
Bugün de
aynı pankartı asar mı?
Türk
Milletinin zekâsıyla alay etmesinler...
“Suçsuzluk
karinesi, savunma hakkı ve lekelenmeme hakkını” anımsamaları da önemlidir…
Yolsuzluklarının
kapatılmaması için birlikte çalışacağız…
Yargıyı
idarenin emrine veren yönetmeliğin kaldırılması için dava açtık baro olarak... .
Yargının
yargı erkine sahip çıkmalıdır…
YARGININ
İDARENİNEMRİNE GİRMESİNE İZİN VERMEMELİDİR…
YOLSUZLUKLA
MÜCADELE EDERKEN… İNSANLARIN YATAK ODALARINA KAMERA KONULMASINA KARŞIYIZ…
Siyaset
gizli kameralarla şekillendirildi…
Biz buna
karşıyız…
Birlikte
karşı koyalım…
Bize
karşı yapılan zulümleri unutmayız…
Unutmayalım…
Amma,
karşımızdakilere aynı davranışı reva görmeyeyiz…
Biz namusluyuz…
Demokrasiye
inanırız…
Yolsuzlukla
mücadele ediyor diye, aynı görevlinin;
Kardak Kahramanlarını ve terörist başını getireni zindana atışını yok
sayamayız...
“Biz kaç
kişiyiz” diyen Tuncay Özkan’ı, gerçekleri haykıran Doğu Perinçek’i, oğlunun cenazesine bile hasret kalan fatih Hilmioğlu’nu,
Üç milyon dolarla gemisiyle yurda dönen komutanın kaçma şüphesiyle zindan konmasını
yok sayamayız…
Bunları
yaşatanların bugün kahraman ilan edilmesini görmezden gelemeyiz…
Yolsuzlukla
mücadele her savcının görevidir…
A ve B seçeneğe
mahkûm değiliz…
Çıkar kavgasını
yargı üzerinden kavga yapanlar, Ülkemiz ve rejimimiz üzerinden gizli hesapları
olanlar, bizim tercihimiz olmamalarıdır…
Ya bir
yol bulacağız ya da yolu kendimiz yapacağız…
Siyaset
yargının arenasında sergilenmektedir…
Sandıktan
çıkan, sandıkla gitmelidir…
Gidecektir…
Cumhurbaşkanı
kavgası yüzünden ortaya çıkan kavganın tarafı olmayacağız…
Ama ortaya
dökülen pisliklerin takipçisi olmalıyız…
Bu kavga olmasaydı
kutudaki dolarlar meydana çıkmazdı…
Bu
kavgada daha çok yolsuzluk ortaya çıkacaktır…
Bunun yolsuzluğun
yargılaması acilen yapılmalıdır…
Biz, zindandakiler için istediğimiz hakları bunlar
için de isteriz…
Bir
tertemiziz…
Namusluyuz…
Liderimiz
Atatürk’tür…
Biz
cumhuriyet aşığıyız…
Cumhuriyet
ve vatan uğrunda çok şehitler verildi…
Demokratik
laik üniter devlet hedefimizdir...
Cumhuriyetimizin
temel ilkeleri anayasamızın ilk üç maddesindedir…
Bunu bile
tartışmaya açtılar…
Faşist
askerler bile o ilkelere dokunamadılar…
İlk üç
madde değişiklik isteyenler hangi maddeden rahatsız oldular…
Cumhuriyetten
mi?
Laiklikten
mi? Türk milletinden mi, rahatsız oldular?
En zor
dönemden geçiyoruz…
Yaşam
damarlarımıza bu ölçüde basılmadı…
Akılcı olmak
zorundayız…
Coşkuya
kapılıp akılsız hareket etmeyelim
Coşkulu, heyecanlı ama akılcı olmalıyız…
Sandıkla
gelen sandık la gitmelidir. Göndermeliyiz…
Ne
çekiyorsak, başımıza darbelerden geldi…
Darbeler
olmasaydı, köklü siyasi partilerimiz
olurdu…
Köklü
Sivil Toplum Örgütlerimiz olurdu…
% 10
barajı olmazdı…
Faşist YÖK
yönetimi olmazdı…
Mucize
çözüm önermiyorum…
Çok
çalışın, halkın içinde olun…
Mazeret
yok…
Şikâyet
yok…
Sızlananlar,
söylenenler hiçbir seçimi kazanamaz…
Birlikte
demokrasi ve hukuk devleti için, vatan için çalışmalıyız…
Sandığın
başında durarak, sandığa sahip çıkarak, hileyi önleriz…
Sandığa
sahip olamayan, devlet yönetimine heveslenemez…
Oyu çalan
kadar, çaldıran da suçludur…
Demokrasi
için mücadele edenler, keşke demokrasi olsaydı diyemez…
Meclise
giremiyorsak…
Kahveler,
meydanlar, camiler bizim…
Emeklilikler
askıya alınmıştır…
Görev başına,
evlatları, torunları için Atatürk’ün bize gösterdiği hedef için sahada çalışmak
zorundayız…
Birleşe
birleşe birleşe kazanacağız…
Dayanışma
içinde olacağız…
Artık
uçurumun kenarındayız…
Atatürk;
“Beni görmek demek yüzümü görmek demek değildir… Benim fikirlerimi anlıyor ve
uygulayabiliyorsanız benimlesiniz” demektir…
Atatürk’ün
Getirdiği, çağdaş rejime sahip çıkmalıyız…
Söz
konusu vatansa gerisi teferruattır…
Evlatlarımız
ve torunlarımız için başarmalıyız…
Camiye
dolar mı toplanıyor…
Nifak
sokuluyor aramıza buna da izin vermeyelim...
Destek
olmalıyız birebirimize...
Bölücülük
yapanlara karşı ırkçılık değil, Atatürk Milliyetçili ile yanıt verelim…
Irkçılık
ve bölücülüğü reddeden, Kültür ortaklığına dayanan Atatürk milliyetçiğini yaşama
geçirmeliyiz…
Dinin; siyasetin
malzeme yapılmasını önlemeliyiz…
Bunun
yolu dini inkâr değildir…
Kucaklayıcı
olmalıyız…
Cumhuriyetin
kuruluş felsefesini iyi özümsemeliyiz…
ÇÖZÜMLER…
Sivil
Toplum örgütleri; ÜLKE SORUNLARINI DERT EDİLMELİDİR…
ATANAMAYAN
ÖĞRETMENLER DE,
SİGORTASIZ
İŞÇİLER DE,
SAĞLIK
DESTEĞİ OLMAYAN DA, STÖ’lerinin görev alanı olmalıdır…
TÜM
SİYASİ PARTİSİ ÜZERİNDE BİR KUTUP YILDIZI OLMALIYIZ…
SİVİL
TOPLUMÖRGÜTLERİ; KÖKLÜ YERLEŞİK ve TABANA YAILMIŞ OLURSA; TALEP EDEBİLEN VE
ÇÖZÜM ÜRETEN BİR ÖRGÜT OLUR...
TAŞERONLAŞMAYA
ÇÖZÜM olunmalı…
ATANMAYAN
ÖĞRETMENLERİN EMEĞİ SÖMÜRÜLEN KİTLENİN PARÇASI OLMALI…
11 MİLYON
EV KADININA İSTİHDAM aranmalı…
15 MİLYON
ENGELLİ için YAŞAMI KOLAYLAŞTICI ÇÖZÜM OLUŞTURULMALI…
İşte o
zaman, Siyasi Partilerin de STÖ’lerinin de destekçileri alanlara sığmaz…
AMAÇ
SİYASETİ ETKİLEMEK…
HALKIN
İSTEKLERİNİ ALIR, ÇÖZÜMLERİ ALIR, SİYASİ MEKANIZMAYA TAŞIR…
SİYASET
TE ÜLKE YÖNETİMİNE TASIR…
KATILIMCILIK
BUDUR...
YÜKSELEN
STÖ BUNU BAŞARIRSA; SİYASET TE DE ETKİN
OLUR…
AYNA
PAYDA DA BULUŞMALIYIZ…
GEZİ
SÜRECİ…
İKTİDARIN
DESPOTLAŞMASINA, TOTALİTERMESİNE, İKTİDARIN YATAK ODASINA kamera sokma
GİRİŞİMNE; tepki olduğu kadar, Siyasi arenada gerekli tepkinin görülmemesine de
TEPKİ olarak doğmuştur…
MUHALEFET
SAFLARINDA KENDİNE YER BULAMADIĞINDAN ENERJİ PATLAMASI YAŞANDI…
Gezi
süreci iyi okunmalıdır…
GEZİ
SÜRECİ AKABİNDE… BU EYLEME dayanarak, OY DEVŞİRME DÜŞÜNCESİ YANLIŞTIR…
GEZİCİDEN, ADAY yapma DÜŞÜNCESİ YANLIŞTIR... .KOLAYCILIKTIR…
GEZİNİN
TEMSİL ETTİĞİ TEMİZ DEĞERLERİ YOK SAYIP, KİRLETTİLMEMELİDİR…
GEZİ
RUHU; YOKSULLUĞA, RÜŞVETE, YOLSUZLUĞA, AVMLERE,
TEPKİDİR…
ATATÜRK
DÜŞMANLIĞINA TEPKİDİR…
SİYASİ
PARTİLER ANTİDEMOKRATİKTİR…
ANTİ
DEMOKRATLIĞA TEPKİDİR…
KOLAYCI
ÇÖZÜM MUCİZE ÇÖZÜM YOK…
İNANDIĞIM
VE DOĞRU BİLDİĞİM ÇÖZÜMLERİ İLETİRİM…
ÇALIŞMAKÇOK
ÇALIŞMALIYIZ…
PROFESYONEL
SİYASETÇİLERİ ARANIZDA BARINDIRMATYIN…
AMATORLERİ
ORTAYA ÇIKARTIN ONLARILA YÜRÜYÜN.
HALKA
İNMEK NEDEMEK… BU SÖZ YANLIŞTIR… HALKA HAKARETTİR…
DOĞRU
OLAN HALKA ÇIKMAKTIR…
HALKLA
BÜTÜNLEŞMELİYİZ…
YAPABİLİRİZ…
GÜVENİYORUM SİZE...
BU HALK
BİLİNÇLİDİR…
YAPABİLİRİZ...
BU HALK
İNSAN YERİNE KONULMAK İSTİYOR...
İŞ VE AŞ
VE İNSAN GİBİ YAŞAMAK İSTİYOR...
SAĞLIK
HİZMETİ İSTİYOR…
KİMSEYİ
KENDİMİZDEN UZAKLAŞTIRMAYALIM...
MAKARNA
VE KÖMÜR DAĞITIMININ SOSYAL BİR HİZMET OLDUĞUNU UNUTMAYALIM…
SOSYAL
DEVLET, ANAYASAMIZ GEREĞİDİR...
ANADOLU
VE RUMELİ MÜDAFAFAİHUKUK RUHUNU CANLANDIRMALIYIZ...
HALKI
ÇABAMIZA ORTAK ETMELİYİZ…
BİZİM DİNİMİZ,
İNANCIMIZ MEZHEBİMİZ, FARTKLI DA OLSA BİZ TÜRK MİLLETİYİZ…
TEK KOLUZ
TEK YÜREĞİZ…
UMUTSUZLUĞA
YER YOK…
BİZ
KAZANACAĞIZ…
7 Şubat 2014 Cuma
229- ADANA İL JANDARMA ALAY KOMUTANI ADLİ BİR OLAYDAN ÖTÜRÜ GÖREVDEN ALINMIŞ!
ADANA İL JANDARMA ALAY KOMUTANI ADLİ BİR OLAYDAN ÖTÜRÜ GÖREVDEN ALINMIŞ!
Adana’da MİT’e ait TIRLARIN aranması
sonrasında Adana İl Jandarma Alay Komutanı Albay Özkan Çokay’ın görevden
alındığını basından öğreniyoruz…
İşin Hukuki yanını tam bilmemiz mümkün değil,
ancak eski bir Jandarma Subayı olarak elbette bizim de söyleyeceklerimiz var:
1. Jandarma ve Polis görev alanları ve
sorumluluk bölgeleri her il ve ilçede Mülki amirin onayı ile belirlenmiştir…
Bu görev bölgeleri ADLİ görevlerin de yetki
ve sınırını ortaya koyar…
2. Jandarma’nın Hukukumuza göre belirlenmiş üç
görevi vardır: ASKERİ, İDARİ VE ADLİ GÖREVLER.
İDARİ GÖREV: SUÇUN ÖNLENMESİNE YÖNELİK
GÖREVLERDİR…
ADLİ GÖREV: SUÇ İŞLENDİKTEN SONRA YAPILACAK
İŞ ve İŞLEMLERE YÖNELİK GÖREVLERDİR…
Yani: Suç işlenmemesi için alınan önlemlere
ilişkin iş ve işlemler; İDARİ görev, suç işlendikten sonraki iş ve işlemler de;
ADLİ görevlerdir…
3. JANDARMA; İdari görevleri bakımından; Mülki
Amir’e (Vali- Kaymakam), Adli görevleri bakımından; Adli Amir’e (Cumhuriyet Savcısı- yetkili Yargıç), askeri
görevler bakımından da Askeri Amir’e bağlıdır…
4. İdari ve Adli amirler; Polis ve Jandarma’ya
kendi yetki bölgelerinde, 1. Maddede
vurgulanan sınırlar dışına çıkarak da görev verebilirler… Yani; Polise;
jandarma bölgesinde, Jandarmaya da Polis bölgesinde görev yaptırabilirler…
5. İl jandarma Alay Komutanı’nın; MEVCUT HUKUK
SİSTEMİMİZE GÖRE “ADLİ” GÖREVİ YOKTUR…
Yani; suç işlendikten sonra, artık yetki de
sorumluluk ta Cumhuriyet Savcısı’nındır…
Güvenlik güçleri, tüm iş ve işlemleri Savcı
adına yaparlar…
Bir soruşturma ve arama işleminde; İl
Jandarma Alay Komutanı emir veremez, ADLİ MAKAMIN VERDİĞİ KARARI DA
ENGELLEYEMEZ…
İl jandarma Alay Komutanı, ADLİ BİR KONUDA İFADE
bile alamaz…
Adli Görevi yapma yetki ve sorumluluğu ADLİ
KOLLUĞUNDUR…
Jandarma’da adli yetkiyi; İLÇE JANDARMA
KOMUTANLIĞI VE BAĞLILARI KULLANIR VE İLÇE JANDARMA KOMUTANI ‘HÂKİMLER KANUNU’NA
TABİDİR…
Böylesi bir HAK; İL JANDARMA ALAY KOMUTANI’NA
verilmemiştir…
Konunun bu boyutunun da bilinmesini istedim…
UNUTMAYALIM Kİ; HERKES HUKUKA UYMAK
ZORUNDADIR VE HUKUK; GÜN GELİR HERKESE LAZIM OLUR…
Saygılarımla…
7 OCAK 2014
Ahmet AVCI
2 Şubat 2014 Pazar
228- BÖLÜCÜ TERÖR KURBANI E. KORGENERAL HULUSİ SAYIN
BÖLÜCÜ TERÖR KURBANI E. KORGENERAL HULUSİ SAYIN
E. Korgeneral HULUSİ SAYIN; 30 OCAK 1991 tarihinde; Bölücü Terör Örgütü tarafından şehit edilmiştir…
E. Korgeneral Hulusi SAYIN, DEVLETİNE VE MİLLETİNE YAPTIĞI HİZMETİN BEDELİNİ CANI İLE ÖDEMİŞTİR…
GÖEREVİ GEREĞİ YAPTIĞININ ANLAMINI VE DEĞERİNİ ANLAYAN BÖLÜCÜ KÜRT ÖRGÜTLERİ, KENDİ ÜZERLERİNE DÜŞEN GÖREVİ YAPMIŞTIRLARDIR…
YA TÜRK MİLLETİ VE TÜRK DEVLETİ?
BU KAHRAMAN EVLADININ DEĞERİNİ VEREBİLMİŞ MİDİR?
BÖLÜCÜ KÜRTLERLE YAPILAN GÖRÜŞMELERİ GÖRDÜKÇE; ŞEHİTLERİMİZE OLAN SAYGIM VE DUYDUĞUM MİNNET, DAHA DA ARTMAKTADIR!
Emrinde çalışmayı onur saydığım kahraman E. Korgeneral Hulusi SAYIN’I Şehit edilişinin 22. Yıl dönümünde rahmet ve şükranla selamlıyorum…
Ahmet AVCI
Korgeneral Hulusi Sayın, 28 Nisan 1926, Elazığ’da doğdu. 30 Ocak 1991’de Ankara’da şehit edildi…
Cinayeti üstlenen, Dev Sol ‘Bildiri’de şöyle diyordu: KÜRT HALKINA VE ULUSAL GÜÇLERİNE KARŞI YÜRÜTÜLEN KARŞI-DEVRİMCİ SAVAŞIN KURMAYLARINDAN KÜRDİSTAN KASABI, KONTRGERİLLA ŞEFİ FAŞİST GENERAL HULUSİ SAYIN'I CEZALANDIRDIK.
HULUSİ SAYIN'I CEZALANDIRDIK; ÇÜNKÜ O, ÖLÜMÜ DEFALARCA HAKETMİŞ BİRİDİR.
Onun cezalandırılması, Kürt halkının mücadelesini boğmak isteyenlere ders olsun!
Faşist General Hulusi Sayın, Özel Harp uzmanı olarak Kürdistan'da Kontrgerilla'yı teşkilâtlayan kişidir.
Her türlü Kontrgerilla taktiği onun plânları ve yönlendirmesi ile uygulanmış, işkence, terör, cinayet, katliam, sürgün... Akla gelebilecek her türlü zorbalık ve vahşet onunla birlikte Kürt insanının yazgısı haline gelmiştir.
Sıcak takip adı altında Irak içlerine yapılan ve Kürtleri kıyıma uğratan operasyonları yöneten kişi de odur.
O, Kürdistan için bir "kasap", Kürtler için çağdaş bir DEHAK'tır.
Yakın çevresi tarafından bile "gaddar" olmakla suçlanan bu halk düşmanı, faşist ideolojinin bilinçli bir savunucusu, Kürt halkının baş düşmanlarından biriydi.
Kürdistan'daki fiilî yönetim dönemi bittikten sonra da Başbakanlık Başdanışmanı olarak bu bölgede etkin bir rol oynamaya devam etmiştir.
Onu cezalandırarak kim olursa olsun Kürt halkına karşı işlenen suçların cezasız kalmayacağını gösterdik.
Hiçbir güç Kürt halkının kendi kaderini tayin etmesini engelleyemez. KÜRDİSTAN KÜRT HALKININDIR! YAŞASIN TÜRK VE KÜRT HALKLARININ KURTULUŞ MÜCADELESİ! YAŞASIN TÜRK VE KÜRT HALKLARININ KARDEŞLİĞİ!
KAHROLSUN ARAP, KÜRT, TÜRK HALKLARINA KARŞI SAVAŞ AÇANLAR! YAŞASIN HALKLARIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ! ***
Korgeneral Hulusi Sayın, 28 Nisan 1926’da Elazığ’da doğmuştu. 1945 yılında Askerî Lise’den, 1948 yılında Harp Okulu’ndan, 1950’de Piyade Okulu’ndan, 1952’de Jandarma Subay Okulu’ndan ve 1964 yılında da Harp Akademisi’nden mezun olmuştu.
İlk görevi Gemerek İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı olan Hulusi Sayın, 1956 yılında Reyhanlı Hudut Bölük Komutanlığı yapmış.
1959 yılında İtalyan Jandarma Teşkilâtı Carabinieri de bir yıl süreyle görevde bulunmuş. Türkiye’ye döndükten sonra 1972 yılına kadar Jandarma Genel Komutanlığı karargâhında Harekât ve İstihbarat şubelerinde çalışmış.
1974 yılında Tuğgeneral olduktan sonra Mardin Sınır Tugay Komutanlığı’na atanmıştı.
1978 yılında Jandarma Genel Komutanlığı Yar Başkanı iken emekli edilen Hulusi Sayın, haksız eylemden emekli edildiği gerekçesi ile idare aleyhine dava açmış.
1980 yılında davayı kazanarak TSK’ya dönmüş ve 1978 yılından geçerli olmak üzere Tümgenerallik hakkı kazanmış. Jandarma Eğitim Tümen Komutanlığı’na atanmış, ardından 1985 yılında Korgeneralliğe terfi ederek, Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanlığı yapmıştı.
1987 yılında, PKK’ya karşı etkili bir mücadele yürüten Olağanüstü Hal Bölgesi Jandarma Asayiş Kolordusu’nu kurmuş. 1988 yılında görevi 1 yıl uzatılmış… Bu görevini 30 Mart 1989 tarihinde Korgeneral İsmail Selen’e devretmiş…
Jandarma Genel Komutan Yardımcılığına atanmıştı.
1989 yılı 30 Ağustos’unda emekliye ayrılan Hulusi Sayın, aynı yılın Ekim ayında dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından Başbakanlık Güvenlik Baş Müşavirliği görevine getirilmişti.
Evli ve 4 çocuk babasıydı.
E. Korgeneral HULUSİ SAYIN; 30 OCAK 1991 tarihinde; Bölücü Terör Örgütü tarafından şehit edilmiştir…
E. Korgeneral Hulusi SAYIN, DEVLETİNE VE MİLLETİNE YAPTIĞI HİZMETİN BEDELİNİ CANI İLE ÖDEMİŞTİR…
GÖEREVİ GEREĞİ YAPTIĞININ ANLAMINI VE DEĞERİNİ ANLAYAN BÖLÜCÜ KÜRT ÖRGÜTLERİ, KENDİ ÜZERLERİNE DÜŞEN GÖREVİ YAPMIŞTIRLARDIR…
YA TÜRK MİLLETİ VE TÜRK DEVLETİ?
BU KAHRAMAN EVLADININ DEĞERİNİ VEREBİLMİŞ MİDİR?
BÖLÜCÜ KÜRTLERLE YAPILAN GÖRÜŞMELERİ GÖRDÜKÇE; ŞEHİTLERİMİZE OLAN SAYGIM VE DUYDUĞUM MİNNET, DAHA DA ARTMAKTADIR!
Emrinde çalışmayı onur saydığım kahraman E. Korgeneral Hulusi SAYIN’I Şehit edilişinin 22. Yıl dönümünde rahmet ve şükranla selamlıyorum…
Ahmet AVCI
Korgeneral Hulusi Sayın, 28 Nisan 1926, Elazığ’da doğdu. 30 Ocak 1991’de Ankara’da şehit edildi…
Cinayeti üstlenen, Dev Sol ‘Bildiri’de şöyle diyordu: KÜRT HALKINA VE ULUSAL GÜÇLERİNE KARŞI YÜRÜTÜLEN KARŞI-DEVRİMCİ SAVAŞIN KURMAYLARINDAN KÜRDİSTAN KASABI, KONTRGERİLLA ŞEFİ FAŞİST GENERAL HULUSİ SAYIN'I CEZALANDIRDIK.
HULUSİ SAYIN'I CEZALANDIRDIK; ÇÜNKÜ O, ÖLÜMÜ DEFALARCA HAKETMİŞ BİRİDİR.
Onun cezalandırılması, Kürt halkının mücadelesini boğmak isteyenlere ders olsun!
Faşist General Hulusi Sayın, Özel Harp uzmanı olarak Kürdistan'da Kontrgerilla'yı teşkilâtlayan kişidir.
Her türlü Kontrgerilla taktiği onun plânları ve yönlendirmesi ile uygulanmış, işkence, terör, cinayet, katliam, sürgün... Akla gelebilecek her türlü zorbalık ve vahşet onunla birlikte Kürt insanının yazgısı haline gelmiştir.
Sıcak takip adı altında Irak içlerine yapılan ve Kürtleri kıyıma uğratan operasyonları yöneten kişi de odur.
O, Kürdistan için bir "kasap", Kürtler için çağdaş bir DEHAK'tır.
Yakın çevresi tarafından bile "gaddar" olmakla suçlanan bu halk düşmanı, faşist ideolojinin bilinçli bir savunucusu, Kürt halkının baş düşmanlarından biriydi.
Kürdistan'daki fiilî yönetim dönemi bittikten sonra da Başbakanlık Başdanışmanı olarak bu bölgede etkin bir rol oynamaya devam etmiştir.
Onu cezalandırarak kim olursa olsun Kürt halkına karşı işlenen suçların cezasız kalmayacağını gösterdik.
Hiçbir güç Kürt halkının kendi kaderini tayin etmesini engelleyemez. KÜRDİSTAN KÜRT HALKININDIR! YAŞASIN TÜRK VE KÜRT HALKLARININ KURTULUŞ MÜCADELESİ! YAŞASIN TÜRK VE KÜRT HALKLARININ KARDEŞLİĞİ!
KAHROLSUN ARAP, KÜRT, TÜRK HALKLARINA KARŞI SAVAŞ AÇANLAR! YAŞASIN HALKLARIN ÖZGÜRLÜK MÜCADELESİ! ***
Korgeneral Hulusi Sayın, 28 Nisan 1926’da Elazığ’da doğmuştu. 1945 yılında Askerî Lise’den, 1948 yılında Harp Okulu’ndan, 1950’de Piyade Okulu’ndan, 1952’de Jandarma Subay Okulu’ndan ve 1964 yılında da Harp Akademisi’nden mezun olmuştu.
İlk görevi Gemerek İlçe Jandarma Bölük Komutanlığı olan Hulusi Sayın, 1956 yılında Reyhanlı Hudut Bölük Komutanlığı yapmış.
1959 yılında İtalyan Jandarma Teşkilâtı Carabinieri de bir yıl süreyle görevde bulunmuş. Türkiye’ye döndükten sonra 1972 yılına kadar Jandarma Genel Komutanlığı karargâhında Harekât ve İstihbarat şubelerinde çalışmış.
1974 yılında Tuğgeneral olduktan sonra Mardin Sınır Tugay Komutanlığı’na atanmıştı.
1978 yılında Jandarma Genel Komutanlığı Yar Başkanı iken emekli edilen Hulusi Sayın, haksız eylemden emekli edildiği gerekçesi ile idare aleyhine dava açmış.
1980 yılında davayı kazanarak TSK’ya dönmüş ve 1978 yılından geçerli olmak üzere Tümgenerallik hakkı kazanmış. Jandarma Eğitim Tümen Komutanlığı’na atanmış, ardından 1985 yılında Korgeneralliğe terfi ederek, Jandarma Genel Komutanlığı Kurmay Başkanlığı yapmıştı.
1987 yılında, PKK’ya karşı etkili bir mücadele yürüten Olağanüstü Hal Bölgesi Jandarma Asayiş Kolordusu’nu kurmuş. 1988 yılında görevi 1 yıl uzatılmış… Bu görevini 30 Mart 1989 tarihinde Korgeneral İsmail Selen’e devretmiş…
Jandarma Genel Komutan Yardımcılığına atanmıştı.
1989 yılı 30 Ağustos’unda emekliye ayrılan Hulusi Sayın, aynı yılın Ekim ayında dönemin Başbakanı Turgut Özal tarafından Başbakanlık Güvenlik Baş Müşavirliği görevine getirilmişti.
Evli ve 4 çocuk babasıydı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)