13 Ocak 2012 Cuma

94- BİR KİTAP: 1984


BİR KİTAP

“1984”

Yazarı: George Orwell
Yayınevi: Can Yayınları
Çevirmen: Nuran Akgören
Basım Yeri / Tarihi: İstanbul / Mart 2001
Sayfa Sayısı: 256

KİTAP HAKKINDA
George Orwell, "1984" adlı eserinde despotizmin (zorbalık) egemen olduğu bir dünyayı anlatır.
Bu ütopyaya göre, dünya eşit güce sahip üç bloka ayrılmıştır.
Yönetenler tek egemen güçtür.
İnsanlar yöneticilerin korkusu ile sinmiş, özgürlükler kaldırılmış, ahlâki ve insani duygular yok edilmiş, düşünme ve düşündüğünü söyleme yasaklanmış, yaşam tüm güzelliklerini yitirmiştir.
Hiç kimse birbirine güvenememektedir.
Çoğu kişiler casustur. En yakınlarını yönetime gammazlama bir ödev haline getirilmiştir.
Bireylerin kişilikleri tamamen silinmiştir.
Orwell bu eserinde, gelecek üzerine korkularını dile getirmiştir.
İnsanları, modern dünyayı etkileyebilecek sorunlar üzerinde düşünmeye yöneltmek istemiştir.

“1984”
“1984”, Yazar George Orwell’in 1940’larda yazdığı ve kimilerine göre totaliter, kimilerine göre ise demokratik (!) bir toplumu canlandırdığı bir kurgu romandır. 

Ve tabi ki Sizin de kesinlikle ve kesinlikle bildiğiniz gibi, 70 yıllık bu eserin bugünkü uygulamalarla hiçbir ilgisi, benzerliği ve bağlantısı yoktur!
Okumuş olanların affına sığınarak Okumayanlar için kısacık bir özet:
 
Zamanın birinde büyük bir ülkede Büyük Abi’nin yönetiminde yeni ve ileri bir demokrasi kurulmuştur.
Abi dünyanın en büyük lideridir. Demokrasi Onun yönetiminde başarıdan başarıya koşmaktadır. Tarih her gün yeniden yazılmaktadır. Yazılan her şey zafer ve başarıdır. Çünkü asla ve asla başarısızlık söz konusu olmamaktadır. (Olsa bile, Bunlar söz konusu edilemez, sorgulanamaz, bunlardan şüphe duyulamaz. Bunun aksini iddia edenler sessizce ikna edilir.)
Bu ileri demokrasi yalnız dış düşmanlarına karşı değil, içerdeki inatçı ve uslanmaz muhaliflerine karşı da darbe üzerine darbe indirmektedir.
Kamu görevlisi Winston da dışarıya belli etmese de gizli ve onulmaz bir muhaliftir. Abi’ye ve Partiye gönülden biat etmemektedir. Durum, yetenekli kuşlar tarafından ilgili yerlere fısıldanır.
Tutuklanan Winston, Abi’nin ve ekibinin bütün şefkatli yaklaşımlarına rağmen ne muhalefetten vazgeçmekte ne de Abi’ye iltihak etmemektedir. Yani muhaliflik gibi büyük bir suç işlemeye devam etmektedir.
Öte yandan Abi çok akıllıdır. Kaz gelecek yerden tavuk esirgemez. O’na göre Winston harcanamayacak kadar değerli ve özel bir yemdir. O’nun direncinin kırılması pek çok münafık muhalifin de demokrasiye kazandırılması anlamına gelecektir. O halde Winston’ın kazanılması için ne gerekirse yapılmalıdır.
Yapılır da… 
Sorun; psikolojik tedavi, siyasi eğitim ve Tarafsız Yargı yoluyla halledilecektir. Winston rejimin kalesi olan Sevgi (Propaganda) Bakanlığının lüks, konforlu (fakat biraz nemli ve karanlık!) hücrelerinde ilgililerin şefkatli ellerine bırakılır.
Üzerinde kuduz farelerle yüz yüze getirilmek gibi masum ve insancıl deneylere varan uygulamalar yapılır. Bu uzun ve zahmetli tedavi, eğitim ve yargılamalardan sonra Sevgili İleri Demokrasimiz bu zor işin de üstesinden gelir.
Abi yine kazanmıştır.
Kitap bu mutlu gelişme ile sona eriyor.
İşte Sevgi Bakanlığı koridorlarındaki sahne ve son paragraf.
“(Winston) Afişteki dev boyutlu yüze baktı. O bıyığın altında kalan gülüşün nasıl bir gülüş olduğunu anlayabilmesi için kırk yıl geçmişti.
Yazık! Acı ve gereksiz bir anlayışsızlık!
Kırk yıl, o sevgi dolu yürekten uzak tutmuştu kendini. Boşu boşuna!
Cin kokulu iki gözyaşı damlası burnunun iki yanından aşağı süzüldü.
Neyse ki her şey yoluna girmişti sonunda.
Çatışma sona ermiş, kendisine karşı giriştiği savaşı kazanmıştı. Abi’yi çok seviyordu.”



Hiç yorum yok:

Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar