25 Kasım 2010 Perşembe

41-ANTALYA GEZİSİ NOTLARIM

Ahmet AVCI
FETHİYE
13 KASIM 2010


ANTALYA GEZİSİ
08–09–10–11–12 KASIM 2010

KHO 1968 Devresi ANTALYA grubunun yaptığı düzenleme ve DEVREMİZİN mensuplarından 153 kişinin katılımı ile 8 KASIM 2010 Pazartesi günü ANTALYA TOPKAPI PALAS otelinde toplandık.
Antalya Grubunun yaptığı düzenlemenin mükemmelliği, Hava Limanından itibaren kendini gösteriyordu.
Oteldeki, karşılama ve Otel odalarına yerleşme çok iyi planlanmıştı.
Başta Bülent Mastar Paşa olmak üzere tüm emeği geçen arkadaşlarımıza; bizlere böylesi bir tatil yaşattıkları için ailece şükranlarımızı sunarız…
Açık yüreklilikle belirtmeliyim ki ailece geçirdiğimiz en güzel tatildi…
Antalya Grubunun yükselttiği çıtayı umarım ve dilerim diğer grup yönetimleri de dikkate alırlar…
Ömer HAYYAM’ın çok beğendiğim bir dörtlüğü var:

Dünya dediğin bir bakışımızdır bizim.
Ceyhun Nehri kanlı gözyaşımızdır bizim.
Cehennem boşuna dert çektiğimiz günler,
Cennetse gün ettiğimiz günlerdir bizim…

Gerçekten Antalya’da geçirdiğimiz beş günümüz de; “Gün ettiğimiz günler” den oldular… Bu beş günü, yaşanmış günlerimize ekledik…
Ağrılarımızı, günlük dertlerimizi, sızılarımızı, çocuklarımızı ve torunları unuttuk. Şekerimizi, kolesterollerimizi, tansiyonlarımızı da önemsemedik…
Aslında; bu hoşluklara itirazı olanlar da vardı: Çoğunluk, “Cennet gibi bir yermiş” derken, arkadaşımız Günay da (soyadını yazmayayım, bu kral arkadaşımın çapraz sorguya alınmasını istemem) “Her şey iyi de bildiğimiz CENNET’TE başka şeyler de olmayacak mıydı?” deyiverdi…
Herkes biri birine bakarken, konu uzmanı arkadaşımız Mehmet UÇMAN, durumu açıklayınca; anladık ki evet, bir eksiklik var… Ama sorun yapmak da gerekmez…
Tavla partileri, izlemeyenler için büyük kayıp. Mevlüt Yeşilyurt, İsmet Balaban, Fevzi Moray, Fazıl Çetintaş’ın, tavla maçlarının sonuçlarını Hasgül arkadaşımızdan dinlemek gerek…
Türk Hamamı ve Jakuzi keyfini de Baki Özalp ile Salih Oruç arkadaşımız çıkartmış.
Okey partilerinde uyuklayanı da sormayın söylemem…
Lokanta ve yiyecek seçimleri hanımlara aitti. Ama İtalyan lokantasına gidemedik…
Kremlin Otelini de hanımların yardımı ile fark edebildik.
Sabah yürüyüşlerini aksatmayanlar da vardı: Bülent Olçun ve Eşi, Akın Çakmak ve eşi, Ercan Birol ve eşi, Nevin Güreycan ve Salih Oruç Soycan Duran…
İkinci baharlarını yaşayan Halit Sazak ve İsmet Balaban’ını mutlulukları gözlerinden okunuyordu…
Huysuz İhtiyarları hiç fark edemedim… Sanki hepsi ‘‘İkinci Baharlarını’’ yaşamaktaydılar…
Kadir Bağlan arkadaşımı biraz keyifsiz gibi gördüm.
Günay Kral’ı ne zaman görsem, ya denize gidiyor ya da denizden geliyordu.
İsmet Balaban’ın bildik sesi duyulmadı ama sabahları “ballı yoğurt” yediği kulaklara fısıldandı.
Zaferle BRİÇ oynayamadığımız gibi, izleme fırsatı da bulamadık.
Hasta arkadaşlarımız, Ercüment Güngör ve Veli Tütüncü ile Dinçer Özyünlü Hocamızın mesajları hepimizi duygulandırdı.
Toplu akşam yemeği ve 10 KASIM’DA düzenlenen Atamızı anma törenine eşlerimizle birlikte katıldık.
Otel Yönetiminin bu jesti, bizleri ayrıca etkiledi.
Arkadaşlarımızın bir bölümü üç gün, diğer bölümü de beş günde ayrıldı…
Rüya âleminden çıkarak, mutluluk içinde tatilimizi bitirip, asıl yuvalarımıza hareket ettik.


Hiç yorum yok:

Blog Arşivi

Katkıda bulunanlar