HUDUT NAMUSTUR…
Antakya- Altınözü- Asi Nehri boyunda ben de Sınır
Komutanı olarak görev yaptım…
Bizim Dönemimizde; Sınır görevi çok ağırdı...
Ve olanaklar da çok sınırlıydı...
Ama "HUDUT NAMUSTU".
"HUDU"DU KORUYAMAMANIN MAZERETİ
OLAMAZDI...
Askerlerimiz insanüstü çabayla bu görevi yerine
getirirlerdi...
Çok basit bir örnek vereceğim:
Mehmetçik; akşam yemeğini; güneş batmadan yer ve
nöbet ya da devriye bölgesindeki görevini hava kararmadan alırdı...
Bu görev sabah ortalık aydınlanıncaya kadar
sürerdi...
Sabah ortalık aydınlanınca; bölgesinde iz kontrolü
yapardı...
İz ve VUKUAT yoksa, gece de herhangi bir başka
olay olmamışsa, karakoluna dönerdi.
Yemeğini yer ve istirahata çekilirdi...
Gündüz başka bir görev çıkmazsa akşam bu görev
tekrarlanırdı...
Tatil yok.
Bayram yok...
Yağış yok...
Sıcak soğuk yok...
İzin de yok...
Tatil de yok, bayram da yok…
Hasta olmak da yok…
Vatan var...
O DA NAMUS...
Bir de KAÇAKÇI KURŞUNLARI...
SURİYE ASKERLERİNİN KURŞUNLARI...
Hudut görevini; Emekli Jandarma Albay OSMAN
TÜRKOĞUZ, Kızıltepe Jandarma Sınır Alay komutanı iken; 'SINIRLARDA MEHMEDİM'
şiiri ile çok güzel anlatmıştı...
Tüm MEHMETÇİKLERİMİZİ gönülden selamlıyorum…
Komutanım Osman TÜRKOĞUZ’UN hoşgörüsüne sığınarak
Ve ANTAKYA- ALTIÖZÜ- ASİ NEHRİ BOYUNDAKİ görüntü üzerine yüreğim sızlayarak, bu
şiiri paylaşıyorum…
29 MAYIS 2013
Ahmet AVCI
Not: Yukarıda sözünü ettiğim çalışma temposuna
rütbeliler de uyardı...
OSMAN TÜRKOĞUZ
SINIRLARDA MEHMEDİM
YÜREĞİNİ YASTIK YAPMIŞ TA ARKASINA;
GÖZLERİ ELLERİNDE DÜRBÜN.
YAĞMURLA, RÜZGÂRLA, KARLA BERABER,
GECELERİN ARKASINDA,
MEVZİDEDİR MEHMEDİM.
KAÇAKÇI KURŞUNLARI GELİR ZİYARETİNE,
KATIK YAPAR DA KURU EKMEĞİNE,
ULUSUNUN TÜM SEVGİSİNİ KATAR.
GECELER BOYU SINIRDADIR MEHMEDİM;
AYLA BERABER,
GÜNEŞLE YATAĞINA YATAR.
SİLAH SESLERİ BÖLER GECEYİ,
BAZAN ÜÇE, BAZAN DA DÖRDE.
KIRK MİLYON OLUR DA MEHMEDİM,
ÖYLE VURULUR, ÖYLE ÖLÜR,
ÖYLE DÜŞER, DÜŞERSE DERDE.
NE BİR ANA BULUNUR,
NE DE BİR BACI YANINDA.
KIRK MİLYON TÜRK UYUR GECELERİ,
MIŞIL, MIŞIL,
UYKUSUZ MEHMEDİMİN ARDINDA.
VURULUR MEHMEDİM,
KIŞ ORTASINDA, YAZ BAŞINDA.
VURULUR MEHMEDİM,
YILDIZLARIN VE AYIN TANIKLIĞINDA;
GECELER AYDINLANIR KANINDA;
TOPRAK VATAN OLUR CANINDA
BİR SİGARA GİBİ TÜTTÜRÜR,
UZUN KIŞ GECELERİNİ.
YALNIZLIK TA ÇEKİLİR Mİ HİÇ,
KAR OLMASA, YAĞMUR OLMASA,
KAÇAKÇI KURŞUNLARI DA OLMASA.
TESBİH YAPAR DA MEHMEDİM,
SABIR, SABIR ÇEKER,
YA TESKEREYİ YA DA ÖLÜMÜ.
VURULUR ÖLÜR MEHMEDİM,
BAZAN GECENİN ORTASINDA,
BİLİR AMA MEHMEDİM BİLİR,
KIRK MİLYON TÜRK UYUR GECELERİ,
MIŞIL, MIŞIL,
YARALI MEHMEDİMİN ARKASINDA.
SU UYUR, TAŞ UYUR, DÜŞMAN UYUR DA,
UYMAZ SINIRDA BENİM MEHMEDİM.
VURULUR, ÖLÜR DE BENİM MEHMEDİM;
AK GÜVERCİNLER GİBİ RUHUNU;
SELAM, SELAM, SELAM DİYE,
ULUSUNA GÖNDERİR.
(Kızıltepe; 1977)
Çeşmealtı,19 Mayıs 2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder