İZMİR’İN İŞGALİ, UYUYAN DEVİ
UYANDIRDI!
15 MAYIS 1919
YUNANLILARIN İZMİR’İ İŞGALİ VE
İŞGALİN MİLLİ MÜCADELEMİZ BAKIMINDAN ANLAMI…
Birinci Dünya Savaşı sonrasında;
Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasıyla, Yunanlılar, Megali İdea adı
verilen “Büyük Yunanistan” yaratma düşünün gerçekleşmesinin artık çok yakın
olduğuna inanmışlardı.
1913 İkinci Balkan Savaşı’ndan sonra
da Batı Trakya dışında (Bulgaristan almıştı) bugünkü sınırlarına erişmiş,
Ege’de de On iki ada dışındaki tüm adaları elde etmişti. (İmroz ve Bozca ada
hariç)
Birinci Dünya Savaş’ının
başlamasıyla; ülkesini BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NIN dışında tutmaya çalışan Kral
Konstantin’in aksine Başbakan Venizelos, İngilizlerin yanında yer almak için çaba
harcamıştır.
Venizelos’un
düzenlediği bir tertiple; Kral Konstantin, oğlu Aleksandros lehine tahttan
çekilmek zorunda kalmış ve Yunanistan’dan ayrılmıştır.
Yunanistan, artık görünen zaferden
pay almak için savaşa katılacak Avusturya ve Bulgaristan’la savaşacaktır.
Mondros Ateşkes Antlaşmasından
sonra; yapılacak genel barışın temel ilkelerini saptamak üzere 1919 yılı Ocak
ayında Paris’te; İtilaf Devletleri ve ona bağlı olan devletlerin (27 devlet)
katıldığı büyük bir KONFERANS toplandı. Doğal olarak bu konferansa dört büyük
devlet egemendi. (İngiltere, ABD, Fransa, İtalya)
Savaş sırasında yapılan plana göre;
Anadolu’nun Ege ve Akdeniz Bölgeleri, İtalyanlara bırakılmış ise de İngiltere
artık; İtalya gibi güçlü bir DEVLETE söz konusu bölgelerin verilmesini kendi
çıkarlarına aykırı bulmaktadır.
Bu nedenle de Batı Anadolu’nun büyük
bölümü güçsüz ve sürekli İngiltere’nin güdümünde bulunabilecek Yunanistan’a
verilmeliydi.
BÖYLECE; İTİLAF DEVLETLERİ SAFINDA
1917 ORTALARINDA BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞINA GİREN YUNANİSTAN’A VERİLMİŞ SÖZ DE
YERİNE GETİRİLMİŞ OLACAKTI.
İZMİR’İN İŞGAL EDİLMESİ: 15
MAYIS 1919
İşgal
öncesinde İzmir’de ki 17. Kolordu K. ve Vali Vekili Nurettin Paşa işgale karşı
tedbirler alıp, Müdafaa-i Hukuk Cemiyetinin kurulmasına yardım edince, İtilaf
Devletleri Osmanlı Hükümetine baskı yaparak Nurettin Paşanın yerine Ali Nadir
Paşayı, Valiliğe de Kambur İzzet Bey’in atanmasını sağlamışlardır.
Yeni Vali İzmir’deki MİLLİ
ÖRGÜTLENMEYİ engellemeye çalıştı, ancak bölge halkı tehlikenin farkında idi.
İzmirliler, işgalden bir gece önce
Bahri Baba parkında toplanarak, İşgal girişimini protesto ettiler. REDD-İ İLHAK
ilkesini ortaya attılar.
14 Mayıs günü İtilaf devletleri İzmir’in kritik noktalarına asker çıkardılar ve
15 Mayıs 1919'da Yunan birlikleri İzmir’e çıktı.
Ve katliama da başladı.
İLK TÜRK KURŞUNUNU HASAN TAHSİN
ATTI.
Bu kahraman ve “Zito Venizelos” diye bağırmayan Albay Fethi Bey öldürüldü.
Bu arada şehirde rast gele
öldürülenlerin sayısı bilinmiyor.
Ayrıca; YUNAN MEZALİMİNİ tasvip
etmeyen ve tenkit eden Yunan Albayı Mazarakis de yunan askerlerince öldürüldü.
EGE’DE ARTIK, ACI KANLI DÖNEM BAŞLAMIŞTIR.
İZMİR’İN İŞGALİ ANADOLU’DA UYUYAN DEVİ UYANDIRDI.
İZMİR’İN
İŞGALİNİN ANLAMI:
İşgal ve Yunanistan’ın ölçüsüz
tutumu, Kuvayı Milliye’nin doğuşunu ve Milli Mücadelenin örgütlenmesinin fitilini
ateşlemiştir…
İdeolojik bir yönü olmayan Anadolu
İhtilali, Mustafa Kemal’in kafasında, Siyasi sistemi, değiştirerek ülkeyi
kurtaracak yeni bir rejim kurmayı hedeflediğinden, İzmir’in işgali ve Osmanlı
Hükümeti’nin işgal karşısındaki tutumu, ihtilal liderlerinin çok işine
yaramıştır.
·
Halka "dış düşmanı" hedef göstererek devlet düzeni dışında
bir organizasyon kurmak olanak ve fırsatını vermiştir.
·
Sonra da bu organizasyonu, ülke haklarını korumayan hükümete karşı
işletmek, Anadolu İhtilalinin stratejisinin temelini oluşturma fırsatını
vermiştir.
İzmir’in işgali, Mustafa Kemal
Paşa’ya bu fırsatı vermese idi, ihtilalın en büyük dayanağı olan Orduyu bile
İstanbul yönetiminden ayırmak zor olurdu.
İyi bir rastlantı ile İzmir’in
işgali ile Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a çıkması zaman bakımından da denk
düşmüştür.
Fırsatlardan yararlanmayı bilen
İHTİLAL LİDERİ, ilk aşamada, Ülkeyi düşman işgalinden kurtaracak kişi rolünde
görülmüş ve İHTİLALCİ kimliğini gizlemiş olmasına karşın, İzmir’in işgalini
hükümete karşı alabildiğine kullanmıştır.
DURUM BÖYLE OLMASA İDİ, HÜKÜMETİN
ASİ İLAN ETTİĞİ, ORDU İLE İLİŞİĞİ KESİLMİŞ BİR OSMANLI ESKİ PAŞASININ
ARKASINDAN GİDECEK PEK AZ BABAYİĞİT ÇIKARDI.
1919 Türkiye’sinin koşulları, böyle
bir ihtilal için fazla elverişli değildi.
İZMİR’İN İŞGALİ,
TÜRK İSTİKLAL SAVAŞININ GERÇEK CEPHESİNİ VE SAVAŞILACAK ASIL DÜŞMANI ORTAYA
KOYMUŞTUR.
Kuzeydoğu sınır bölgesinden (BATUM;
KARS; ARDAHAN), İngilizler çekilmişler ve yerlerini Ermeni kuvvetlerine
bırakmışlardı. Bu cephede yalnız Ermenilerle savaşmak söz konusu idi.
Güney de ise İngilizler, Antep, Urfa
Maraş gibi birkaç yeri işgal etmişler ve sonra da Fransızlara bırakmışlardı.
İtalyanlar, büyük bir işgalci güç
olarak görünmüyorlardı. Antalya ve Konya’da bulundurdukları küçük
birlikler, fazla bir endişe yaratmıyordu.
İngiliz, Fransız ve İtalyanların
Anadolu’nun değişik yerlerinde bulundurdukları KONTROL SUBAYLARI ve Samsun ve
Ankara gibi bazı yerlerdeki küçük işgal birlikleri, bu devletlerin Türkiye ile
yeni bir savaşa girişmeyeceğini gösteriyordu.
Büyük devletler, yenilmiş Osmanlı
Devletine zafer programlarını, siyasi yollarla ve hazırlıkları süren barış
antlaşması ile kabul ettireceklerin umuyorlardı.
Fakat Yunanlıların BÜYÜK KUVVETLERLE
Anadolu’ya çıkmaları, kendilerine verilen bölgeyi kendi topraklarına katmak için
gerekirse savaşmak niyet ve kararında olduklarını belli etmişlerdi.
Türkiye her şeyden önce, kendi
topraklarından bu küçük devleti atmak zorunda idi. Bunu yapamadıktan sonra,
büyük devletlerin emellerine karşı durulamazdı.
ÖYLE İSE; TÜRK KURTULUŞUNUN
SAĞLANMASI İÇİN GİRİŞİLECEK KURTULUŞ SAVAŞININ ASIL CEPHESİ BATI ANADOLU’DA
KURULMUŞ DEMEKTİ. DOLAYISIYLA SAVAŞILACAK DÜŞMAN DA BELLİ OLMUŞTU.
Türk Kurtuluş Savaşının planı bu
gerçeğe göre hazırlanabilirdi.
BÖYLECE İZMİR’İN YUNANİSTAN
TARAFINDAN İŞGALİ KURTULUŞ SAVAŞININ HEM GEREKÇESİNİ, HEM HEDEFİNİ, HEM
DE YÖNTEMİNİ ORTAYA KOYMUŞTUR.
İzmir ve Tüm Anadolu’ya büyük acılar
yaşatan: İZMİR’İN İŞGALİNİN 94’ÜNCÜ YILINDA; BAŞTA HASAN TAHSİN VE ALBAY FETHİ
BEY OLMAK ÜZERE TÜM ŞEHİT VE GAZİLERİMİZİ MİNNET VE RAHMETLE ANIYOR,
SAYGILARIMLA SELAMLIYORUM…
Ve 1919 ‘MİLLİ RUHU’NUN
kaybolmamasını diliyorum!
15 MAYIS 2013
Ahmet
AVCI
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder