SARIKAMIŞ HAREKÂTI: 22 ARALIK 1914
BİRİNCİ DÜNYA
SAVAŞINDA DOĞU CEPHESİ
Birinci Dünya
Savaşı’nın Başlatılmasının 104. yıl dönümünde hala acısını içimizde
hissettiğimiz “Sarıkamış FACİASI”NI hüzünle anıyoruz…
1 AĞUSTOS 1914 ‘de
başlayıp 11 Kasım 1918’de sona eren Birinci Dünya Savaşı; 26 devletin katıldığı
4 yıl üç ay on gün sürmüş ve beş kıtada etkili olmuştur.
Başlangıçta Avrupalı devletlerin bir iç hesaplaşması olan bu Savaş, sömürgelerin etkisi ile Afrika ve Asya’ya yayılması ve Osmanlı Devleti’nin de savaşa katılması ile bir genel (DÜNYA) savaş halini almıştır.
Başlangıçta Avrupalı devletlerin bir iç hesaplaşması olan bu Savaş, sömürgelerin etkisi ile Afrika ve Asya’ya yayılması ve Osmanlı Devleti’nin de savaşa katılması ile bir genel (DÜNYA) savaş halini almıştır.
Osmanlı İmparatorluğu,
bu savaşı başlatmamış ama istemeyerek de olsa bu savaşa katılmıştır.
Bu Savaşta; Zavallı
Anadolu, beş cepheye, durup dinlenmeden kan can pompaladı. O kadar ki dört yıl
süren savaşın sonuna doğru, yaşı kaç olursa olsun, kilosu 45’i geçen her genç
cepheye sürülmüştür.
Savaş çıktığı zaman,
iş başında bulunan Osmanlı Hükümeti, bu büyük felaketin dışında kalmaya karar
vermişti. İtilaf (Anlaşma) Devletleri de Osmanlı Devletinin savaşa girmesini
istemiyorlardı.
Bu savaşa Osmanlının
Ruslarla birlikte girmesi olanaksızdı. Bundan ötürü İtilaf Devletleri
Osmanlının hiç değilse yansız kalmasını sağlayarak, kendi karşılarındaki
cephenin genişlemesini önlemek istemektedirler. Hatta bu yolda gizli
görüşmelerle Osmanlıya bazı ödünler vermeyi bile kabul edebileceklerini
bildiriyorlardı.
İttihatçıların Hükümetinde özellikle sivil kanada mensup olanların istekleri de yansız kalmaktı. Ama devletin kaderinde en büyük rolü üstlenmiş olan Enver Paşa hiç de öyle düşünmüyordu. Ona göre savaşa Almanya’nın yanında girmek, İmparatorluğun kurtulması için son şans idi.
İttihatçıların Hükümetinde özellikle sivil kanada mensup olanların istekleri de yansız kalmaktı. Ama devletin kaderinde en büyük rolü üstlenmiş olan Enver Paşa hiç de öyle düşünmüyordu. Ona göre savaşa Almanya’nın yanında girmek, İmparatorluğun kurtulması için son şans idi.
Enver Paşa, savaşı
Almanya’nın kazanacağına inanmıştı. Eğer onların yanında yer alınırsa, pek çok
konuda önemli çıkarlar sağlanabilirdi.
Öncelikle Balkan
Savaşlarında yitirdiklerimiz geri alınabilirdi. Almanlar, Rusları çökertince
de, Kafkaslardaki Türkler bağımsızlaşır, Biz de oradan Orta Asya’da yaşayan
Türklere ulaşarak, Büyük Turan İmparatorluğunu kurma olanağını bulabilirdik. Ve
savaşı kazanan tarafta bulunursak, pek çok ekonomik çıkarlar da elde
edebilirdik.
Enver Paşa’nın bu
düşüncelerini kimse bilmiyordu. Ancak O, Almanlarla sürekli gizli ilişkiler
içinde idi. Hatta savaşın çıktığı günlerde, Almanlarla gizli işbirliği
anlaşması bile imzalamıştı.
Büyük Savaş
başlamıştı: bir tarafta; Almanya ile Avusturya-Macaristan, öteki tarafta;
Rusya, İngiltere ve Fransa olmak üzere tüm büyük güçler birbirleriyle
çarpışıyordu.
Almanya ile yaptığı anlaşmayı gizli tutan Osmanlı Hükümeti Tarafsızlığını ilan etti ve ittifak devletlerinin Büyük Elçileriyle ilişkiyi sürdürdü.
Almanya ile yaptığı anlaşmayı gizli tutan Osmanlı Hükümeti Tarafsızlığını ilan etti ve ittifak devletlerinin Büyük Elçileriyle ilişkiyi sürdürdü.
Ancak yine de
İngiltere (Donanma Bakanı Churchill); tersanelerinde teslime hazır durumda olan
ve parası peşin olarak ödenmiş Sultan Osman ve Reşadiye adlı savaş gemilerine
el koydu.
Üyelerinin çoğunluğu
yansızlık isteyen Osmanlı Hükümeti, Eylül başında Kapitülasyonları kaldırdığını
açıklayacaktır. Cesurca verilen bu kararı İtilaf devletleri hoş karşılamasa da
Osmanlının yansızlığını bozmamak için itiraz etmediler.
Ancak, Almanya ve Avusturya- Macaristan Devletleri Kapitülasyonların kaldırılmasına uzun süre direndiler. Böylece çıkarlar dostluğun önüne geçmiştir.
Almanlar, öte yandan da yansızlığımızı bozarak kendilerine katılmamızı da istemektedirler.
Almanlar, Batı Cephesinde çakılıp kalmışlardı.
Ancak, Almanya ve Avusturya- Macaristan Devletleri Kapitülasyonların kaldırılmasına uzun süre direndiler. Böylece çıkarlar dostluğun önüne geçmiştir.
Almanlar, öte yandan da yansızlığımızı bozarak kendilerine katılmamızı da istemektedirler.
Almanlar, Batı Cephesinde çakılıp kalmışlardı.
Doğuda Ruslara karşı
sağlanan başarı da o bölgede üstün ve güçlü birlikler bulundurmayı zorunlu
kılıyordu.
Savaşın bir an önce
bitirilmesi için; İtilaf Devletlerinin güçleri bölünmeli cepheleri
genişletilmeli idi. Bunun da tek çaresi Osmanlının kendi yanlarında savaşa
girmesi idi.
Almanlar, Türk’ün
kanıyla kendi çıkarlarına bir an önce ulaşmak istiyorlardı. Almanların bir
başka hesabı da; Halife de sayılan Osmanlı Padişah’ının ilan edeceği bir
“KUTSAL CİHAT” sonucu İngiliz ve Fransız sömürgelerindeki, milyonlarca
Müslüman'ın ayaklanmasını sağlamaktı.
Almanya bir olupbitti
ile Osmanlıyı savaşa sokmak istemektedir. Bunun için de Enver Paşayı
kullanmaktadır.
Osmanlı Balkanlarda
müttefik bir devlet bulmadan savaşa girmek istemez.
İngiliz Donanmasından kaçarak, Osmanlı Devletine sığınan Ve YAVUZ ve MİDİLLİ adları verilen iki Alman gemisi; Mürettebatı birlikte Osmanlı DONANMASINA katılmıştı…
İngiliz Donanmasından kaçarak, Osmanlı Devletine sığınan Ve YAVUZ ve MİDİLLİ adları verilen iki Alman gemisi; Mürettebatı birlikte Osmanlı DONANMASINA katılmıştı…
Ve bu gemilerin
Komutanı Amiral Soushon Osmanlı donanmasının başına getirilmişti…
22 Ekimde, Enver’in Amiral Souchon’a verdiği gizli emirde; “Türk Donanması, Karadeniz’de, deniz hâkimiyetini sağlayacaktır. Rus donanmasını arayınız ve onu nerede bulursanız, ilan-ı harpsiz, hücum ediniz.” (Halil Menteşe’nin anıları; Hürriyet vakfı, İstanbul, 1988)
22 Ekimde, Enver’in Amiral Souchon’a verdiği gizli emirde; “Türk Donanması, Karadeniz’de, deniz hâkimiyetini sağlayacaktır. Rus donanmasını arayınız ve onu nerede bulursanız, ilan-ı harpsiz, hücum ediniz.” (Halil Menteşe’nin anıları; Hürriyet vakfı, İstanbul, 1988)
Savaşa girmeye karşı
olan Nazırlara da Padişah’a Yüksek rütbeli Komutanlara ve Sadrazam Sait Halim
Paşa’ ya bilgi verilmemişti.
Şeker Bayramının
arifesi olan 29 Ekim günü Alman Amiral Souchon Komutasında, hem Alman hem de
Türk askerlerinin görev yaptığı Osmanlı Donanmasının Rusya’nın Karadeniz’deki
limanlarına saldırması ve birçok Rus savaş gemisini batırması herkesi şaşkına
çevirdi.
Sadrazam Sait Halim
Paşa istifaya kalkıştı. Aralarında Maliye Bakanı Cavit ile Posta Nazırı Ermeni
kökenli Oksan Efendi’nin de bulunduğu dört bakan istifa etti.
2 KASIM 1914’te; Rusya, 5 KASIM 1914’te de İngiltere ve Fransa Osmanlı’ya savaş ilan etti.
2 KASIM 1914’te; Rusya, 5 KASIM 1914’te de İngiltere ve Fransa Osmanlı’ya savaş ilan etti.
Osmanlı da; 11 KASIM
da cihat ilan edildi ve 12 KASIM 1914’te aynı devletlere savaş ilan etti.
Osmanlı Devleti,
Birinci Dünya Savaşına girer girmez Doğu Cephesi açıldı.
Bu cephenin açılmasını İTTİFAK GRUBU DA, İTİLAF GRUBU DA istiyordu.
Bu cephenin açılmasını İTTİFAK GRUBU DA, İTİLAF GRUBU DA istiyordu.
Ruslar, Berlin
Anlaşması ile kendisine verilen Doğu Anadolu’daki Kars, Ardahan ve Batum’u
ilerideki savaşlar için bir hazırlık üssü haline getirmişti.
Ruslar, Osmanlıya
savaş ilan edince; Doğu Anadolu’daki diğer illeri ellerine geçirmeyi ve olanak
bulurlarsa, Müttefikleri İngiltere’den önce Basra Körfezine inmeyi
planlamaktadırlar.
Enver Paşa ise, ani
bir baskınla bu Rus güçlerini dağıtıp, öncelikle Kars, Ardahan ve Batum’u
kurtarmayı hedeflemektedir.
Ardından Osmanlı
birlikleri Güney Kafkasya’ya girip, oradaki Müslümanları Ruslara ve Ermenilere
karşı ayaklandıracaklardı. Bunları da gerçekleştirdikten sonra Turan yolu
açılmış olacaktı.
Orta Doğu'da elden
gitme tehlikesi yüksek “petrol” bölgeleri yerine “Kafkas Petrolleri” Osmanlı
yöneticilerini ileri harekâta yöneltiyordu. Ancak düşünceleri gerçekleştirecek
bir alt yapı yoktu.
1914 yılı
sonbaharında, Ruslar Sarıkamış’a güçlü bir Garnizon yerleştirilmişler ve demir
yolu döşeyerek, her türlü ulaşımı kolaylaştırmışlardı.
Osmanlı'da ise
Ankara’dan öteye demir yolu hattı bulunmadığı gibi karayolları da yetersizdi.
Ruslar, Sarıkamış
çevresinde yığınak yapmaya başladılar ve ileri harekete geçtiler.
Doğu Bölgesi'nin ikmali; Trabzon limanından sağlanmaya çalışılıyordu. Ancak deniz gücü de zayıftı.
Doğu Bölgesi'nin ikmali; Trabzon limanından sağlanmaya çalışılıyordu. Ancak deniz gücü de zayıftı.
Ruslar, savaştan önce
gerekli hazırlıkları yapmışlardı.
Osmanlılar da ise
savaş başladıktan sonra bile askerin ihtiyacı karşılanmamıştı.
Askeri güç bakımından
da Ruslar üstündü.
Osmanlı, Doğu
Karadeniz halkını teşkilatlandırarak çete savaşı hazırlığında idi.
1 KASIM 1914’te Rus
saldırısı ile savaş başladı.
Ruslar; Kars,
Sarıkamış üzerinden sınırı aşarak, Narman, Eleşkirt ve Doğubayazıt’ı ele
geçirmek için, saldırıya geçmişler, Pasin ve Aras Boyundan Eleşkirt’e
ilerlemişlerdi.
Bu Cephede; Hasan
İzzet Paşa’nın Komutasında; 9. 10. ve 11. Kolordular ile bir Süvari Tümeninden
oluşan, 3. Ordu vardı. Resmi belgelere göre; bu ordu, - Jandarma ve Menzil
Birlikleri hariç- 97 bin kişi kadardı.(ATASE ARŞİVİ , Kls. 2 Dos, 8-B F. 4,
4-2)
Erzurum Köprü Köy ’de
Rus harekâtı durduruldu. Ancak Rusları söküp atmak mümkün olmadı..
3. Ordu Komutanı Hasan
İzzet Paşa, kış koşullarında, yarı aç, yarı çıplak, bir savunma ordusuyla
düşmanın üzerine daha fazla gitmeyi uygun bulmadı.
Enver Paşa, bir
kuşatma Harekatı ile Rus Ordusunun yok edilmesini, böylece 40 yıldır düşman
elindeki Karsın Ve Sarkamış’ın
kurtarılmasını istiyordu.
Osmanlı Orduları
Genelkurmay birinci Başkanı Fridrich Bronsart von Schellendorf ve Müttefik
Alman subayları da bu düşüncedeydi.
Enver Paşa,
Genelkurmay İkinci Başkanı Albay Hafız Hakkı Bey’i durumu incelemesi için
Erzurum’a yolladı.
Hafız Hakkı Bey, 2
Aralık’ta Erzurum Köprüköy’e geldi.
Burada 3. Ordu K. Hasan İzzet Paşa ve Kurmaylarıyla görüştü.
Ordu Komutanı H. İzzet
paşa, 10. Kolordu K. Ziya Paşa ile 9. Kolordu K. Ahmet Fevzi Paşa, o koşullarda
bir harekata karşı çıktılar. ( Ali İhsan SABİS, Harp Hatıralarım)
Enver Paşa, Alman
Bronzard Paşa ile birlikte 13 Aralık’ta 3. Ordu Karargahının bulunduğu
Köprüköy’e geldi.
15 Aralıkta, Sarıkamış
Harekatı için toplantı yaptı. O toplantıda, Hasan İzzet Paşa, şunları söyledi:
“ 3. ORDU,SARIKAMIŞ’TA
RUSLARA KARŞI BİR HAREKATA HAZIR DEĞİLDİR. ORDU ZAYIFTIR. EKSİKLERİ ÇOKTUR.
YİYECEĞİ YOKTUR. ASKERLERİN ÇOĞU YAZLIK ELBİSELİDİR. HER YER KARLA
KAPLIDIR.SOĞUK, SIFIRIN ALTINDA 40 DERECEYİ BULUYOR. ASKERİ MAHFEDERİZ.”
Enver paşa, öfkeyle
konuştu:
“KÖPRÜKÖY VE AZAP’TA
RUSLARI YENENLER BU ASKERLER DEĞİLMİ? KİMSE, ‘GİYECEĞİMİZ, YİYECEĞİMİZ YOK’
DEMİYOR! HEPSİ ‘SALDIRALIM’ DİYOR.
İŞTE BURADAKİHERKES,
‘SALDIRALIM’ DEMİYOR MU?”
Hasan İzzet Paşa,
Enver Paşanın sözünü keserek, “SENDEN KORKUYORLAR DA ONDAN” dedi.
Bunun üzerine; çok
sinirlenen Enver Paşa, “DUA EDİN Harbiye’den hocamsınız! Yoksa sizi divan_ı
harbe verirdim” diyerek toplantıyı bitirdi.
10. Kolordu Komutanı
Ziya Paşa’yı emekli edip yerine Albay
Hafız Hakkı’yı Paşa yaparak atamış, 9. Kolordu Komutanı Ahmet Fevzi Paşayı da
emekli ederek, yerine Ali İhsan paşayı getirmişti.
11. Kolordu
Komutanlığına da Abdülkerim Paşayı atamıştı.
Harekata karşı çıkan
3. Ordu K. Hasan İzzet Paşa, 18 Aralık’ta istifa etti.
19 Aralık’ta Enver
Paşa, 3. Ordu Komutanlığını üzerine aldı.
22 ARALIK 1914’te
Taarruzu başlattı.
3. Ordu'nun bir bölümü Allahuekber dağlarını yürüyerek aşacak ve Sarıkamış kuşatılacaktı.
Ama kimi Komutanların “Sarıkamış’a ilk giren olma” hayaliyle kendi başlarına hareket etmeleri, Hafız Hakkı Paşanın kaçan Rus birliklerini takip ederek, kuşatma hattını gereksiz yere genişletmesi ve on binlerce askeri kışlık donanımı olmadan karlarla kaplı Allahuekber Dağlarına tırmandırılması büyük felaketi getirdi.
Birliklerimizin bir
bölümü Allahuekber Dağlarını aşarak, Sarıkamış’a girmeyi başarmasına karşın
Ruslar tarafından yok edildiler.
Ama asıl facia
dağlarda yaşandı.
Ruslara karşı henüz
tek bir kurşun bile atmamış olan on binlerce askerimiz soğuktan donarak, sonsuz
bir uykuya daldı. Binlercesi de TİFÜS’TEN kırıldı.
25 ve 26 Aralık
günlerinde de durumumuz daha da kötüleşti.
27 ARALIKTA Ruslar,
taarruzu durdular.
Enver Paşa ölümden zor
kurtuldu.
3 Ocak 1915’te her
şeyin bittiğini anlayan Enver Paşa, Albay Hakkı Paşa’yı 3. Ordunun başına
geçirdikten sonra, Erzurum’a döndü.
Daha birkaç gün önce
on binlerce askeri Allahuekber dağlarına süren Hakkı Paşa, 4 Ocakta geri
çekilme emrini verecek ve Sarıkamış Harekâtı böylece büyük bir hezimetle ve
hüzünle noktalanacaktı.
Bir kaç gün sonra Ordu
Komutanı Hakkı Paşa da Tifüsten ölecektir.
Harekât sırasında 63 bin dolayında Türk askeri; soğuktan, açlıktan, salgın hastalıktan ve çatışmalarda yaşamını yitirmişti ya da esir düşmüştü.
Rus kaybı da 28 bin idi.
Harekât sırasında 63 bin dolayında Türk askeri; soğuktan, açlıktan, salgın hastalıktan ve çatışmalarda yaşamını yitirmişti ya da esir düşmüştü.
Rus kaybı da 28 bin idi.
İşin ilginç yanı;
Sarıkamış Harekâtı sırasında Avrupa da muharebelerin durmuş olması idi, yani
aceleye gerek yoktu.
Sarıkamış Harekâtında;
90 Bin Askerden, 12 bin asker geriye dönebildi.
15.000 esir verilmişti.
15.000 esir verilmişti.
Dönenler de hastalıklı
idi.
Ruslar da 16.000 ölü
ve 12.000 yaralı vermişti.
Kafkas cephesinde ki
bu çöküntüden sonra, Doğu Anadolu ve Karadeniz kıyıları Rus saldırılarına açık
hale geldi.
Çanakkale Muharebesi
başlayınca yardım da gönderilemedi.
Ruslar 1915 yılı
sonlarına kadar hareketsiz kaldılar.
Doğu Anadolu’da ki
Ermenilerin, Ruslara yardım etmesi ve devlet yardımının gelmeyişinin etkisi ile
Ruslar; Erzurum ve Artvin’den Trabzon’a (Giresun’da Harşit suyuna kadar),
Güney'den de Erzincan, Gümüşhane ve Bayburt’a kadar olan bölgeyi işgal ettiler.
Bölge halkı göç etmek
zorunda kaldı. (Trabzon’dan 320 bin kişi göç etmişti)
Enver Paşa, basına
sansür uygulayarak, Sarıkamış dramını gizleyebildi. Kamuoyu Sarıkamış dramını,
ancak Harekata katılmış olan 9. Kolordu Kurmay Başkanı Emekli Yarbay Köprülülü
Şerif (İlden)’in 1922’de önce Akşam Gazetesinde çıkan daha sonra kitap olarak
basılan “SARIKAMIŞ” adlı eserinden öğrenebildi.
Sarıkamış Harekatı’nın 104. Yıldönümünde tüm Şehitlerimizi şükran ve saygı ile anıyoruz…
Sarıkamış Harekatı’nın 104. Yıldönümünde tüm Şehitlerimizi şükran ve saygı ile anıyoruz…
Ahmet AVCI
22 ARALIK 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder