BİR DOSTUN, DOSTLUĞU
VE
DOSTLUK ÜZERİNE SERENAT!
Hoş beşten sonra
“FITIK AMELİYATI olacağını” söyledi.
Ne diyeceğimi
bilemedim…
Telefonu
kapatınca; düşündüm…
Komutanım,
Öğretmenim, Dostum; gönlü ve zihni genç olsa da, 82 yaşında yaşam mücadelesi
verecekti…
Şekeri de vardı…
Daha önce de ciddi bir operasyon geçirmişti…
Ve geçmişte bir
hastane serüveninde; CÜZDANINI YİTİRİNCE; cüzdanından yalnızca benim telefon numaram
çıktığından bana ulaşılmıştı…
1977 yılında
başlayan ilişkimiz; yoğunlaşarak; emir komuta bağından öteye geçerek kadim
dostluğa dönüşmüştü…
Tekrar ben aradım;
“HASTAHANENİN ADINI VE AMELİYAT SAATİNİ” SORDUM…
Söyledi, “ama
gelmene gerek yok” dedi…
Eşini aradım, o da
teşekkür ederek; gelmene gerek yok dedi…
Kararsız halde idim…
Doğrusu 55 km
uzakta da olsam, konuklarım da olsa, gitmemek içime sinmiyordu…
Bir süre sonra;
ortak bir dostumuz, bana ileti yazarak; “OSMAN BEYİN AMELİYAT OLACAĞINI,
DUYDUĞUNU VE KENDİSİNDEN BAŞKACA DA HABER ALAMADIĞINI” bildirdi…
Bir ara uyandı…
İki gözü de görmeyen
bu ortak dost; ISRARLA SAĞLIĞINDAN ENDİŞE ETTİĞİNİ VURGULUYOR VE BENDEN BİLGİ
İSTİYORDU…
23 Temmuz günü,
artık, Komutanıma sormadan doğruca HASTAHANEYE gittim…
Ameliyat için
sırasını bekliyordu…
Beni görünce
gözlerinin içinin parladığını hissettim…
Eşini de eve
göndermişti ve yalnızdı…
Ameliyat için
görevli geldi, birlikte hazırladık ve sedyeye yatırdık…
Sessizce
Komutanımı izliyordum…
Metindi, kendine
güveni tamdı, hiçbir endişe izi yoktu…
Asansöre kadar dua
ederek yanında yürüdüm…
Ve uğurladım…
Saat; 14.20
Durumu eşine ve
ortak dostumuza bildirdim…
Yatağını ve
eşyalarını toparladım…
Başucunda; TÜRKİYE
CUMHURİYETİ ANAYASASI KİTABI duruyordu…
Emekli Albay
olarak, Ankara Hukuk Fakültesini de bitiren Komutanım’ın okuma merakını da
bakış açısını da bilirdim…
Elbette
şaşırmadım…
Beklenenden uzun
sürdü dönüşü.
Zaman zaman
kafeteryaya giderek monitörden, işlemleri izledim…
Ve dostumuzla
eşini bilgilendirdim…
Bu arada yazım
dostlarından da arayanlar olmuştu…
Facebook
gruplarına da, haberleşme grubuna da bilgi verilmişti…
Saat 18.130’da
dönebildi…
Görevlilerle
birlikte yatağına yerleştirdik…
İlk sözü: “Ya Avcı,
bu hallere de mi düşecektik?” oldu.
Sonra da “ilgili
yerlere bildirebilirsin” dedi…
Komutanımın eşi de
geldi…
Ağrısı vardı,
Hemşireler geldiler, ağrı kesici, serum, kontrol gibi gerekenleri yaptılar…
Eşinin de benim de
kalmamı istemedi.
“Hamret abla
gitsin ben kalırım” dedim. İtiraz etmedi…
Ağrısı dinince,
uykuya daldı…
Ben de sandalye
üzerinde düşüncelere daldım:
1977 yılı; Osman Türkoğuz, Albay rütbesiyle Manisa
İl Jandarma Alay Komutanı ben de Yüzbaşı rütbesiyle İl merkez Jandarma Bölük
Komutanı…
Manisa Asayişi en
bozuk illerden…
Terör kol geziyor…
12 Eylül’ün
taşları döşeniyor…
Demirci, Soma; Akhisar,
Turgutlu, Salihli, Alaşehir hatta Merkez ilçede sayısız zorlu operasyonlara
birlikte katıldık…
Meslek yaşamında
kendilerinden çok şey öğrendim…
Askerliği,
jandarmalığı, insanlığı hatta Türkçemizi kullanmayı kendisinden öğrenmiştim…
Hem Komutanım, hem
de Öğretmenimdi…
Komtan’ımdan 1979
yılında ayrılmıştım ama bağımız kopmamıştı…
Yıllar süren asker
arkadaşlığı emeklilikte dostluğa dönüşmüştü…
Sohbet ettik…
Konu yine Manisa
idi…
“DEMİRCİ DAĞI”ndan
da söz ettik…
“MANİSA GARINDAKİ
ÇINAR AĞACI”NDAN DA SÖZ ETTİK…
Hatta güncel
konuları irdeledik…
VE SABAH OLDU…
Doktorlar, genel
durumun iyi olduğunu ve taburcu edileceğini bildirdi…
Hamret Ablam
gelince de görevimi ona devrettim…
Komutanıma şifalar
dileyerek gönül rahatlığı içinde ayrıldım…
Evine geçip durumu
normale dönünce de; Üyesi olduğu haberleşme gruplarına ve yine üyesi olduğu
FACEBOOK gruplarına şu kısa notu paylaştım:
BİR BİLGE KİŞİ OSMAN TÜRKOĞUZ…
E. j.Kd. Albay (KHO-1953) 23 TEMMUZ GÜNÜ
BAŞARILI BİR FITIK AMELİYATI GEÇİRMİŞTİR...
Eski Alay Komutanım, şimdi de dostum olan
OSMAN TÜRKOĞUZ'UN ameliyat öncesinde de sonrasında da yanında idim.
Gece de refakatçi
olarak kaldım...
Sağlığı iyidir...
Sağlığı iyidir...
Biraz önce de TABURCU edilmiş ve evinde istirahata
çekilmiştir...
Hastanede yaşananları görünce; SAĞLIĞIMIZIN DEĞERİNİ DAHA İYİ ANLIYORUZ...
Hastanede yaşananları görünce; SAĞLIĞIMIZIN DEĞERİNİ DAHA İYİ ANLIYORUZ...
Sağlığımıza dikkat edelim...
NOT:
ANKARA HUKUK FAKÜLTESİNİ DE EMEKLİ ALBAY OLARAK BİTİREN KOMUTANIMIN; HASTAHANE YATAĞININ BAŞINDA HANGİ KİTAP VARDI BİLMEK İSTER MİSİNİZ?
ANKARA HUKUK FAKÜLTESİNİ DE EMEKLİ ALBAY OLARAK BİTİREN KOMUTANIMIN; HASTAHANE YATAĞININ BAŞINDA HANGİ KİTAP VARDI BİLMEK İSTER MİSİNİZ?
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI...
Bu
yazıyı neden yazdığımı merak edenler olabilir…
Osman
TÜRKOĞUZ, bu yazım üzerine; “DOSTLUK ÜZERİNE SERANAT” başlığı ile bir yazı
kaleme almış…
Asıl
amacım o yazıyı sizinle paylaşmaktı…
OSMAN TÜRKOĞUZ
osmanturkoguz@gmail.com.
İzmir, 25 Temmuz 2013
DOSTLUK ÜZERİNE SERENAT!
“Eski alay komutanım, şimdi de DOSTUM olan OSMAN TÜRKOĞUZ’UN
ameliyatı öncesinde ve sonrasında yanında idim. Gece de refakatçi olarak
kaldım” Ahmet Avcı, 24 Temmuz 2013.
DOST kelimesini duyduğumda; otomatik olarak, aklıma olumlu ve de olumsuz
olaylar ve kişiler gelir. Öncelikle şu çok kullanılan ve hayatta daha çok kötü
örnekleri olan sözün sözlük anlamına bakalım:
DOST: i.ve S.Farsça DÛST: Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi
görüşülen kimse, Düşman karşıtı.
3/erkek ve kadının evlilik dışı ilişki kurduğu
kimse.
4/Bazı hayvanların sahibine gösterdiği sevgi
için kullanılır.
5/Bir şeye düşkün olan, aşırı ilgi duyan kimse.
Dostlar şehit, biz gazi, TDK. Türkçe sözlük, S.399/400.
Dostun dostuna yaptığını düşman düşmanına yapmaz: Ostüzü.
Türkiye Cumhuriyetinin tüm erklerinin sahibi ve
bir gün önce söylediklerinin bir gün sonra tam tersini söyleyen ve yaptırtan
Sayın Recep Tayyip Erdoğanımız. ”Kardeşim ve en yakın Dostum Ekselans Beşar
Esad” der…
Bir süre sonra: ”Beşer Eset mutlaka bir kaç hafta
içinde gitmelidir!” der…
Aynı söylemler giden Arap yöneticileri için de
söylenmişti.
Bay Recep Tayyip Erdoğan gibi dostun varsa
düşmanına gerek yoktur.
Bakınız Eski dostlarına yaptıklarına. O, korktuklarına
ve emir kulu olduklarına dostum der!
Böyle dostluklara SÜRETÂ DOSTLUK DENİR.
”Yosun tutmuş taşlar gibi/Uçup giden kuşlar gibi/Eski
dostler, eski dostlar!” Ünlü bir şarkı.
”Dost elinden yüreğim yaralıdır” Ertuğrul Günay’ın
ve Başsavcımız Recep Tayyip Erdoğan’ımızın Başyardımcısı Menkup Latif
Şener.
Dost ve Dostluk üzerine üretilen söylemler, yaşanmışlardan çıkartılmıştır.
”İki dost devlet gibi!” Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği Dış İşleri Komiseri Molotof Berlin’e gelerek
Almanya-Sovyetler Birliği dostluk Antlaşmasını imzaladı!”
“Türkiye-Sovyetler Birliği dostluk antlaşması
Yirmi beş yıl daha uzatıldı!”
”Adam zengin olduktan sonra iki çocuk anası gül
gibi karısının üstüne bir de dost tutmuş!”
”Dostu ile bir olarak bir yıllık eşini öldürmüş, cinayet
suçunu da dostunun üstüne atmış!”
DOSTLUK: Hiçbir çıkara dayanmadan; eylemleri ve davranışları bir olan, iki ayrı
kişiliğin hayata bakışları ve olayları yorumlaması benzer özellikler taşıyan
duygu ve aklı bağlılığıdır. Bu konuda aklımda iki önemli örnek vardır:
Senelerce önce dostluğa örnek olarak okuma kitaplarında iki Gencin öyküsü
anlatılırdı: Olay milattan çok önceleri Siraküze şehrinde geçmiş.
Siraküze Tiranı bir genci ölüme mahkûm etmiş.
Kaderine razı olan Genç adam, Tirandan uzak bir yerleşim yerinde yaşayan Yaşlı
anasını son kez ziyaret ederek hayır duasını almak için iki gün izin istemiş.
Tiran: ”Kaçarsın, geri gelmezsin!”Diyerek izin
vermemiş. Ol Gencin arkadaşı; ”onun döneceğine ben kefilim. Dediği gün ve
saatte dönmezse beni asarsınız!”Demiş.
Tiran bu öneri üzerine ol Gencin anasını görmesine
izin vermiş. İki gün yağmur yağmış, dönüş saati geçtiği halde ufukta idamlık
gençten bir görüntü yokmuş.
-Tiran:”Enayilik ettin, dostun seni aldattı!” Diyerek,
Kefilin asılmasını emretmiş.
Darağacına çıkartılan genç kefil:
-
BENİM
ARKADAŞIM MUTLAKA GELİR, HİÇ ŞÜPHENİZ OLMASIN!” DEDİĞİ SIRADA ÇOK UZAKLARDAN : ”İnfazı
durdurun, geliyorum!” Diye bir ses duyulmuş. Sırılsıklam, elbiseleri
parçalanmış idamlık Genç, darağacına çıkarken:”Seller köprüyü yıkmış, ırmaktan
geçmek için çok uğraştım, onun için de tam vaktinde gelemedim!”Demiş.
Tiran, darağacına çıkarak:
-”Beni de aranıza dost olarak alırsanız, idamı
durdururum!”Demiş ve darağacından üç kişi olarak yere ayak basmışlar.
Hz. Muhammed’in vahiy kâtiplerinden Müslüman olmuş bir Yahudi, kendi dinine
dönerek Hz. Muhammed’i çok kötülemiş. Abdullah Mukaffa/Birkaç tane bu isimde
Yahudi var/Abdullah Mukaffa, Bir arkadaşı ile otururken; Halifenin adamları
Abdullah
Mukaffa’yı cezalandırmak üzere iki arkadaşın yanına gelerek: ”Abdullah
Mukaffa hanginiz?”Diye sorduklarında, her ikisi de ayağa kalkarak ve yemin
ederek: ”Abdullah Mukaffa benim!”Demişlerdir.
Bizim dostluğumuz da böylesinedir.
1 yorum:
Gerçekten onun dostuydunuz. Yıllardır ben ve diğer edebiyatçı dostlarımız da bu soylu dostluğa tanıktık. O şimdi bu dünyadan göç etti. Ama gönüllerde bıraktığı izler asla silinmeyecek ve unutulmayacak. Siz sayın Ahmet Avcı bey, onu ilk kez siz bize tanıttınız. Her daim onun bir adım gerisindeydiniz. Bunu severek, isteyerek, büyük bir özveri ve sadakatle yaptınız. Bizde sizi hayranlıkla izlemiştik.Onunla ilgili bir çok anıyı, bize edebi bir üslupla aktardığınız ilk yıl, 2009 gözlerimin önüne düştü şu an. Posta kutumda bir hazine gibi saklıyorum hala.Hatta, özel bir arşiv dosyamda sakladığın Osman Albayımızın benimle yazışmalarını da... Çünkü onlar çok anlamlı, mizahi, edebi, tarihi değeri olan yazılardır.
Ve siz gerçekten Atatürk'ün Ocağındaki Aslanlarıydınız. Sizle daima gurur duyduğumu bilmenizi isterim. Eminim ki onu bir dost olarak o kadar mutlu ettiniz ki, başka birine gereksinimi olmadı. Çünkü o çok özel ve bilge birisiydi. Tek adamdı. Dualarımda olacak kişiydi.
Aziz ruhu önünde saygıyla eğiliyorum. Ruhu şad olsun. Size ve ailelerinize sabırla sağlık dileklerimle.Saygıyla
Yorum Gönder