TARİHİ
KOCATEPE “ANIT FOTOĞRAFIN” ANISI:
BÜYÜK
TAARRUZ SABAHI AFYON KOCATEPE'DE. (26.AĞUSTOS.1922 SAAT 5.30)
Etem
Tem, Afyon Kocatepe'de yarattığı "anıt fotoğrafı" nasıl
çektiğini, ülkenin kaderini belirleyen o sabahı ve ardından gelen günlerde
neler yaşandığını Fikret Otyam ile
1960 yılında yaptığı söyleşide (Ulus
Gazetesi, 4 Aralık 1960, Ankara) şöyle anlatmıştı:
"
O sabah Kocatepe'de bulunuyorduk. Taarruz, şafak vakti saat beşte başlamıştı.
Mustafa Kemal Paşa, günler ve geceler süren yorgunluğuna rağmen ayakta,
vaziyeti adım adım takip ediyor, direktifler veriyordu.
Bir
ara kumandanlardan ayrıldı. Tek başına, kayalıklar arasında dalgın ve düşünceli
dolaşmaya başladı. Zaman zaman sahra dürbünleriyle düşman cephesine
bakıyordu...
Bir
aralık o kayalık tepenin ucuna geldi. Hafifçe eğilmişti. Başparmağı
dudaklarının arasındaydı...
Hemen
objektifimi çevirdim, adeta nefes almayacak kadar bir sessizlik içinde
deklanşöre bastım, resmini çektim. Saat 11'di..."
***
Dağlarda
tek tek
Ateşler yanıyordu
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki,
Şayak kalpaklı adam,
Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
Güzel, rahat günlere inanıyordu
....
Ateşler yanıyordu
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki,
Şayak kalpaklı adam,
Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
Güzel, rahat günlere inanıyordu
....
Ve
gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
Birdenbire beş adım sağında O'nu gördü.
Paşalar O'nun arkasındaydılar.
O, saatı sordu.
Paşalar: "Üç" dediler,
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
Eğildi, durdu.
Bıraksalar,
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak,
Birdenbire beş adım sağında O'nu gördü.
Paşalar O'nun arkasındaydılar.
O, saatı sordu.
Paşalar: "Üç" dediler,
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
Eğildi, durdu.
Bıraksalar,
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak,
Ve
karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.
Kocatepe'den Afyon ovasına atlayacaktı.
....
(Nâzım
Hikmet, Kuvayı Milliye Destanı'ndan)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder