Ahmet AVCI
3 MART 2013
TÜRK DEVRİMİNDE ÖNEMLİ
BİR AŞAMA
HİLAFET’İN
KALDIRILMASI
EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN
BİRLEŞTİRİLMESİ
”Bir ülkede, iki çeşit
eğitim, iki çeşit insan yaratır. Bu da Ulusal Birliğin sağlanmasına en büyük
engeldir” YASA GEREKÇESİ
3 MART 1924 tarihi Türk
Devrim tarihi bakımından önemli bir dönüm noktasıdır.
Cumhuriyet tarihimizin
en esaslı devrimi, 89 yıl önce bugün yapılmıştır.
Ulusal Kurtuluş Savaşı başarı ile sonuçlanmış, Saltanat kaldırılmış, Lozan
Barış Antlaşması imzalanmış ve Cumhuriyet ilan edilmiştir.
Osmanlı Devletinin kabul ettiği Mondros Mütarekesi ve Sevr Barış Antlaşması,
tarihe karışmıştır. Böylece, 1919–1923 yılları arasında, elde edilen Askeri ve
Siyasi alandaki bu başarılardan sonra Türk Devleti yeni bir döneme girmiştir.
BU ARTIK BARIŞ DÖNEMİDİR.
Türk Ulusunun bu yeni barış döneminde, Modern ve Çağdaş ölçülerde, KALKINMASI
gerekiyordu. Bunun için de Türk Devleti; modern, çağdaş, laik bir yapıya
kavuşmalıydı.
Kurtuluş Savaşının kazanılması ve barışın sağlanması; Türk Ulusu'nun yeni bir devlet ve
yaşama sistemine kavuşması ortamını hazırlamıştır.
Bu dönem, Türk Ulusunun Modern ve Uygar bir ulus, Türk Devletinin de
Modern, çağdaş ve laik bir devlet olma dönemidir.
Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, 1 Mart 1924 günü TBMM’nin 5’inci Yasama
Yılını açış konuşmasında, şu üç noktayı belirtmişti: “CUMHURİYETİN KORUNMASI,
ÖĞRETİMİN BİRLEŞTİRİLMESİ, DİNİN SİYASETE ALET EDİLMEKTEN KURTARILMASI
GEREKLİDİR.”
Bu tarihi konuşma sonrasında; resmi ve anayasal organlar devreye girmiştir.
Ertesi gün, Halk Fırkası Grubunda, bu üç esasta anlaşma sağlanmış ve parti
disiplini devreye sokulmuştur.
3 Mart günü Meclise üç önerge sunuldu. Önerge sahibi; Urfa Mebusu Şeyh Saffet
Efendi ve 53 arkadaşı idi.
· Hilafetin Kaldırılması,
· Öğretimin Birleştirilmesi,
· Şeriye, Evkaf ve Harbiye-i Umumiye Vekâletlerinin kaldırılması,
3 Mart 1924’te çıkartılan Yasalarla:
429 Sayılı kanunla,
Şeri’ye ve Evkaf Vekâleti ile Vekâleti kaldırıldı. (Yerine Diyanet işleri
Başkanlığı, Vakıflar genel Müdürlüğü kuruldu)
Erkan-ı Harbiye Vekâleti kaldırıldı. (yerine Genel Kurmay Başkanlığı
kuruldu)
430 sayılı Kanunla; Tevhid-i Tedrisat (öğrenim birliği) Kanunu kabul
edildi.
431 Sayılı kanunla;
Halifelik kaldırılarak, Osmanlı ailesinin erkek ve kadın tüm üyelerinin ve
damatlarının dönmemek üzere yurt dışına çıkartılmalarına karar verildi.
Padişahlık yapmış tüm
kişilerin, taşınır ve taşınmaz tüm malları Millete kalmıştır.
Aile üyelerinin ise,
şahsi mallarını bir yıl içinde, elden çıkartmaları, aksi durumda, hükümetin bu malları
satarak, bedellerini kendilerine gönderileceği, karara bağlandı.
HİLAFET’İN KALDIRILMASI:
Hilafetin kaldırılmasına ilişkin önergenin gerekçeleri:
“İç ve dış politikada iki başlılık sürmektedir.
“İç ve dış politikada iki başlılık sürmektedir.
Türkiye bağımsızlık ve
Milli yaşamında ortaklık kabul edemez.
Padişah ailesi, Halifelik
kisvesi altında Ülke varlığına zarar vermektedir.
Halifelik ilk İslam yönetimlerinde, ” Hükümet” anlamındadır.
Din ve dünya işlerini
birlikte yürütür.
Bugün çağdaş İslam hükümetleri bu işi
üstlenmiştir. Dolayıyla ayrıca Halifelik makamına gerek yoktur.”
Bu karar hemen
uygulanacaktı.
Ertesi gün Son Halife ABDÜLMECİT ve
ailesi Yurt dışına çıkartıldı. Diğer Hanedan üyelerine de yurdu terk etmeleri
için, on günlük süre tanındı. Böylece Halifelik kesin olarak tarihe karıştı.
Şeriye ve Evkaf
Vekâleti kaldırıldı.
*Hilafetin kaldırılması öncesinde; Mustafa Kemal’e Halifelik önerildi ancak
reddetti.
**Şeriye Vekâleti: Devletin tüm işlemlerinin dine uygun olup olmadığını
denetliyordu.
*** Evkaf Vekâleti: Dini nitelikli Vakıfların işlemlerini yürütüyordu.
****16–6- 1952’de Hanedanın kadın üyelerine, 15–5-1974’te de erkek üyelerine
Yurda dönmek için izin verilmiştir.
EĞİTİM VE ÖĞRETİMİN BİRLEŞTİRİLMESİ:
Türk Devriminin amacı
çağdaşlaşmak, çağdaşlaşmanın gereği de geleneksel toplum yapısını değiştirerek;
açık, katılımcı, etkin, duyarlı, laik, bilinçli çağdaş bir toplumu
oluşturmaktır. Bu yeni oluşumda, bu değişimde, geleneksel toplumun, direnç
odakları en büyük engellilerdir Bu engeller,
ortadan kaldırılmadıkça, yasalarla sağlandığı varsayılan haklar, söylemlerdeki
aydınlık sözler, kâğıt üzerinde boşlukta kalır.
Bu yeni düzenlemelerle;
Laiklik yolunda önemli adımlar atılmış ve Rejimin sağlam temeller üzerine
oturtulması sağlanmıştır.
Bir toplumun
kalkınabilmesi, sağlam bir toplumsal yapıya sahip olabilmesi, sıkı sıkıya
eğitimine bağlıdır. Bu nedenle, özellikle devrimci rejimler, eğitim sistemine
büyük önem verirler. Rejimin sürekliliği ve amacın gerçekleşmesi, kuşakların
eğitilmesi ile olur.
Tevhid-i Tedrisat
Kanunu’nun hazırlanmasındaki amaç:
1. Eğitim
ve Öğretime milli bir karakter vermek.
2. Eğitimde çağdaşlaşma, laik ve milli bir yapının oluşmasını sağlamak.
3. Eğitim ve Öğretimin tek elden yönetilmesini sağlamak.
4. Eğitimi devlet denetimine almak.
5. Ulusal çıkarlara uygun bir eğitim sistemi oluşturmaktı.
3 Mart 1924 tarihli
Öğretim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) Yasası, Cumhuriyeti koruyacak ve
ilerletecek kuşakların yetiştirilmesi için atılmış en önemli adım idi.
Öğretim ve eğitim milli
ve laik bir eksene oturtuldu, eğitimde kültür ve ülkü birliği çerçevesinde,
Cumhuriyetçi nesiller yetiştirme yolu açıldı.
Ve eğitimde artık;
yanlış inançlara, batıl düşüncelere, taassuba ve irticaya yer verilmeyecektir.
Eğitim Birliği Yasasının
gerekçesi; bir toplumun ulus olmasını tek başına sağlayabilir niteliktedir.
Gerekçenin ana ekseni; ”Bir
ülkede, iki çeşit eğitim, iki çeşit insan yaratır. Bu da Ulusal Birliğin
sağlanmasına en büyük engeldir”.
Mustafa Kemal, 22 Eylül
1924’te öğretmenlere hitap ederken; “Dünyada her şey için,
medeniyet için, hayat için başarı için en hakiki yol gösterici, ilimdir,
fendir. İlmin, fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir,
dalalettir.” diyerek tutulacak yolu
göstermiştir.
Milli Eğitimin hedefi:
“Çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin sınırı ne olursa olsun,
öncelikle, Türkiye'nin Bağımsızlığına ve
kendi benliğine, Milli Geleneklerine, düşman olan unsurlarla mücadele etme
lüzumu öğretilmelidir.” olarak belirlenmiştir.
Ne yazık ki, ülkemizde,
“Eğitim Birliği Yasası”nı tam uygulayamadık. Birçok alanda olduğu gibi eğitimde
de geriye gittik.
ARTIK EĞİTİM VE
ÖĞRETİMİN AYRIŞTIRILDIĞINI VE ATATÜRK DEVRİMİNİN BU TEMEL ÖGESİNİN, ANAYASANIN
DEĞİŞMEZ HÜKMÜ HİÇE SAYILARAK YOK EDİLDİĞİNİ,
HATTA SULTANLIK
HEVESLİLERİNİN BULUNDUĞUNU, ATATÜRK’ÜN UNUTTURULMAYA ÇALIŞILDIĞINI,
ESERLERİNİN YOK
EDİLMEKTE OLDUĞUNU,
YÜREĞİMİZ ACIYARAK VE
BAŞIMIZ YERE EĞİLEREK İZLİYORUZ...
YAZIK, ÇOK YAZIK…
89 YIL ÖNCE; TÜRK’ÜN ANAYURDUNDA, İNSANCA YAŞAM YOLUNU AÇANLARI VE
MİLLETİNİ ÇAĞDAŞ UYGARLIK HEDEFİNE ULAŞTIRMAK İÇİN ÇABA HARCAYANLARI, SAYGI VE
MİNNETLE ANIYORUZ…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder