İZMİR
İKTİSAT KONGRESİ
17 ŞUBAT
1923
17 ŞUBAT
1923’te toplanan İZMİR İKTİSAT KONGRESİ Ekonomik TAM BAĞIMSIZLIĞIMIZIN
TEMELLERİNİ ATMIŞ OLSA DA ne yazık ki Devrim TARİHİMİZ’DE hak ettiği yeri
bulamamıştır…
Osmanlı
Devletinin ekonomisi, kuruluşundan yıkılışına kadar, tarıma dayalı idi…
Osmanlı,
topraklarını genişletmesine karşın, Rönesans ve Reformu görmezden geldiği gibi
SANAYİ DEVRİMİ’NE de uzak kaldı…
Devlet
gücü zayıflayınca; GANİMET VE VERGİ KAYNAKLARI DA KURUDU…
Ekonomisinin
gelişmesini KAPİTÜLASYONLARA BAĞLADI…
Böylece
de EKONOMİK KALKINMANIN TEMELİ OLAN SERMAYE BİRİKİMİ GELİŞMEDİ, SANAYİLEŞME DE
OLMADI.
1839
TARİHİNDEN SONRA siyaseten BATI’YA yönelen Osmanlı 1855 yılından itibaren de
ekonomik olarak borçlanmaya başlamıştır. Yüksek faizle alınan borçlar,
ekonomiyi geliştirme yolunda değil de verimsiz alanlarda kullanılınca işe
yaramamıştır.
Osmanlı
Devleti, 1876 yılında, aldığı borçların faizini bile ödeyemez hale gelmiştir.
1880’de de resmen iflasını açıklamıştır…
Alacaklı
devletler, OSMANLI MALİYESİNİ denetim altına almak için “DÜYUN-İ UMUMİYE”Yi
(genel borçlar yönetimi) kurdu.
Ekonomik
bağımsızlığını yitiren Osmanlı’nın egemenliği de artık tartışmalıdır…
Osmanlı,
Balkan Savaşlarıyla da, en bereketli topraklarını yitirmiş, ardından girdiği
BİRİNCİ DÜNYA savaşı ile de tüm kaynaklarını tüketmiştir.
Milli
Mücadele işte böylesine tükenmiş bir ülkede başlamıştır.
KURTULUŞ
SAVAŞI’NIN BU OLUMSUZLUKLAR İÇİNDE, KAZANILMASI BİR MUCİZEDİR…
Kurtarılan
yurt köşeleri yakılıp yıkılmıştır.
Anadolu
hepten yoksullaşmıştır.
ÜLKE,
baştan sona yeniden kurulmalıydı. Her alanda atılım gerekli idi…
Üretimin
ve devlet gelirinin arttırılması zorunluydu.
Bunun
için de ekonomik canlanmanın sağlanması şarttı.
Ancak;
EKONOMİYE, HANGİ ÇEVRELERLE VE NASIL BİR GELİŞME SAĞLANACAKTI?
CUMHURİYET
KURULMADAN BUNUN ARAYIŞINA GİRİLDİ…
17 ŞUBAT
1923 tarihinde İZMİR’DE İKTİSAT KONGRESİ toplanması kararı verildi…
İzninizle, Kongre
öncesini bir görelim:
Kurtuluş Savaşı’nın Askeri aşaması 9 Eylül 1922’de ZAFERLE sonuçlanmış, Mudanya MÜTAREKESİ imzalanmış, Saltanat Kaldırılmış, Padişah Vahdettin Ülkeden kaçmış, İstanbul, TRAKYA Ve Boğazlar hala İşgal altında, Lozan Görüşmeleri devam etmekte…
14 Ocak
1923’te Mustafa Kemal kuracağı parti hakkında temaslar yapmak, yapılacak
atılımlar konusunda aydınları yoklamak, İstanbul Basınının ileri gelenlerini
aydınlatmak ve Orduyu denetlemek, halkın dertlerini yakından incelemek için
uzun bir Yurt gezisine çıktı.
Tedavi için daha önce İzmir’e göndermiş olduğu Annesi Zübeyde Hanım, aynı gün İzmir’de öldü. Mustafa Kemal, Annesinin cenazesine gelemedi…
Mustafa Kemal’in yurt gezisine çıkışını fırsat bilen muhalifler; 15 Ocak’ta; Afyonkarahisar Mebusu Hoca şükrü imzasıyla ”Hilafet-i İslami’ye ve Büyük Millet Meclisi” adlı bir broşür yayımladılar. Hilafet kurumunun korunmasını istediler.
Ana
fikir: ”Halife Meclisin, Meclis Halife'nindir.”
Mustafa Kemal, verdiği yanıtta; ”Meclis’in Halife’ye değil, Millete ait olduğunu, Hilafetin dinle ilgisi olmadığını, kendisi öldürülmedikçe başladığı Devrim ve ilerlemenin durdurulamayacağını” açıkladı.
Yurt
gezisini sürdüren Mustafa Kemal Paşa, 27 Ocak’ta İzmir’e gelmiş, 29 Ocak 1923
tarihinde de Latife hanımla evlenmiştir.
Kararlaştırıldığı
gibi 17 Şubat 1923 günü başlayan İZMİR İKTİSAT KONGRESİNE katılmıştır.
Tarihimizde;
ekonomik sorunların çok ayrıntılı biçimde ve toplumdaki belli başlı kesimlerin
temsilcileri tarafından tartışılıp görüşüldüğü ilk toplantı budur…
Her
önemli işimizde olduğu gibi, bu konunun öncüsü de Mustafa Kemal Paşa olmuş ve
KONGREYİ o açmıştır.
Bu Kongrede
yaptığı konuşmada:
“SİYASAL
ZAFERLER, NE KADAR BÜYÜK OLURSA OLSUNLAR, EKONOMK ZAFERLERLE
TAÇLANDIRILMAZLARSA, MEYDANA GELEN ZAFERLER KALICI OLAMAZ, AZ ZAMANDA SÖNER”.
“EKONOMİ DEMEK, HER ŞEY DEMEKTİR. YAŞAMAK İÇİN, MUTLU OLMAK İÇİN, İNSANLIĞIN
VARLIĞI İÇİNE GEREKLİ İSE O DEMEKTİR…”
Mustafa
Kemal PAŞA, bu konuşmasında; ekonomik sistemin ilkelerini de ortaya koymuştur…
Siyasal Bağımsızlık
gibi ekonomik bağımsızlığı da hedef olarak ortaya koymuştur…
Kongreye
seslenişi şöyle sürdürmüştür:
“GERÇEKTEN
MEMLEKETİN VE ULUSUN İHTİYACINA UYAN EN ESASLI PROGRAM ÜZERİNDE
BÜTÜN ULUSUN BİRLİK VE AHENK İÇİNDE ÇALIŞMASI GEREKLİDİR. YÜKSEK KURULUNUZ BU
ESASLARIN EN DEĞERLİLERİNİ İNŞALLAH BULUP ORTAYA KOYACAKSINIZ.
ARKADAŞLAR, BENCE YENİ DEVLETİMİZİN YENİ HÜKUMETİMİZİN BÜTÜN ESASLARI EKONOMİK
PROGRAMDAN ÇIKARILMALIDIR…”
Çiftçi,
işçi, tacir ve sanayici temsilcilerinden 1135 kişinin katıldığı kongre Mustafa
Kemal Paşa’nın yukarıdaki istek ve dilekleri doğrultusunda çalışmıştır.
Kongre’de
ÜLKEN’NİN bütün ekonomik ve mali sorunları görüşülmüş, tartışılmış ama O’nun
istediği program hazırlanamamıştır…
Kongrede
her kesim, kendi dertlerinin çözümüne öncelik tanınmasını istiyordu…
Ülkemizde
yetenekli ve bilgili uzman iktisatçılar henüz yetişmemişti.
Pek çok
ekonomik kavram bilimsel açıdan tanınmıyordu.
Tüm bu
nedenler, istenen programın yapılmasını engellemiştir…
Ama
kongrede ilk kez, bütün ekonomik sorunların, dertlerin sıkıntıların konuşulup
tartışılması çok yararlı olmuştur.
Ayrıca
kongrede temel bir ilke de kabul edilmiştir. TAM SİYASAL BAĞIMSIZLIĞIN YENİDEN
KURULDUĞU VE EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞIMIZIN LOZAN'DA TARTIŞILDIĞI SIRADA VARILAN BU
İLKE KARARI ÖZELLİKLE GÜNCEL VE DİPLOMATİKTİR.
BU İLKE
ŞUDUR: EKONOMİK BAĞIMSIZLIĞIN HER KESİMİN MENSUPLARI TARAFINDAN TİTİZLİKLE
KORUNACAĞINA AND İÇİLMİŞTİR. (MİSAK-I İKTİSADİ)
BÖYLECE
“ULUSAL EKONOMİ İLKESİNE” gidiş gerçekleşme yoluna girmiştir.
Türkiye,
İKTİSAT KONGRESİ’NDEN beş ay sonra LOZAN BARIŞ ANTLAŞMASI İMZALANDI.
Ve
Cumhuriyet İlan edildi…
BİLİNDİĞİ
GİBİ, LOZAN DA TÜM KAPİTÜLASYONLAR KESİN BİÇİMDE KALDIRILMIŞ, YABANCI
DEVLETLERİN YURDUMUZDAKİ HER TÜRLÜ AYRICALIĞI SONA ERMİŞTİ.
Böylece
içilen AND’IN amacı gerçekleşmiş oluyordu: EKONOMİK BAĞIMSIZLIK TA
KAZANILMIŞTI.
Ya bugün;
Mustafa Kemal ATATÜRK’ÜN bizlere kazandırdığı, Siyasal Bağımsızlıktan da
Ekonomik bağımsızlıktan da söz edecekler beri gelsin…
Hatta
Milletin birliğinden ve Vatanın bütünlüğünden dem vuracaklar da…
Ulu
Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK;
Devriminin
önemli aşamalarından olan İzmir İktisat Kongresinin açılışının 92’nci yıl
dönümünde aziz hatıran önünde saygı ile eğiliyor ve mahcubiyetimizi
bildiriyorum…
Ne yazık
ki size layık olamadık, hem sahiplenemedik, koruyamadık, hem de değerlerini
bilemedik…
Affet
bizi ATAM…
Ahmet
AVCI
İZMİR
17 Şubat
2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder